21-) Kaza

570 54 21
                                    

Yeni bölüm!!

Geçen bölüme vote veren, yorum yapan herkese teşekkürler 💕

Gözlerimi bir kez daha kırpıştırıp turuncu ışığın aydınlattığı tavana baktım. Kuzey'in hayatındaki gerçekleri öğrenmek göğsümün üzerine tonlarca ağırlık bırakmıştı.

Konuşmamızın üzerinden yaklaşık dört saat geçmişti ve ben hâlâ kendime gelemiyordum. Sokakta uyuyan küçük bir çocuk hayal etmeden duramıyordum. Kuzey ise şu an benim kolumda yatmıştı ve kafasını göğsüme yaslayıp uyumaya başlamıştı. Anlattıkları yorgun bedenimin uykuya olan ihtiyacını sömürmüş, beni düşüncelerimin arasına itmişti.

Bir gündür neredeyse hiçbir şey yemediğim için midemden sesler geliyordu aslında duyduklarım beni yeterince doyursa da bu sesler artık sinirimi bozmaya başlamıştı. Birşeyler yemek düşüncelerimden arınmama yardımcı olabilir, beni tekrar uykunun kollarına bırakabilirdi.

Kuzey'in yüzüne kısa bir an bakıp onu uyandırmamaya dikkat ederek kolumu başının altından yavaşça çektim. Parmak uçlarında kapıya ilerleyip ahşap dolabın üzerindeki mumlardan birini alıp odadan çıktım.

Kar taneleri yerini yağmur damlalarına bırakmıştı.

Mutfağa girip tüm dolapları kurcalasam da birkaç küflenmiş yiyecek dışında hiçbir şey bulamamıştım. Karavan da yiyecek vardı. Gecenin karanlığı sokağa yansıyor sarı karavan gri bulutlar sayesinde görünüyordu. Mutfak penceresinden yolları kontrol ettim fakat ne bir aylak ne de başka bir şey göremiyordum.

Kimin olduğunu bilmediğim bir ceketi üzerime geçirdikten sonra dolabın üzerindeki el fenerini aldım. Çalışıyordu fakat ışık oldukça zayıftı. Kenara bıraktığımız bıçaklardan birini alıp belime sıkıştırdıktan sonra karavanın anahtarını da ceketin geniş cebine koydum.

Kapıyı sessizce araladığımda soğuk rüzgar içeri doğru uçuştu ve saçlarımı geriye savurdu. Yağmur damlalarının ıslattığı toprak kokusu ciğerlerime akarken tam karşımda, birkaç metre ileride duran karavana baktım.

Kapıyı aralık bırakıp hızlı adımlarla karavana ilerledim ve ceketin cebinden çıkardığım anahtarla kapıyı açtım. İçeri girip kapıyı kapattığımda yağmur taneleri karavanın metal yüzeyine düşüp tok sesler bırakmaya devam ediyordu.

El fenerini üstteki dolaplara doğrulttum ve birkaç paket yiyecek gözüme ilişti. Parmak uçlarımda yükselip elimi uzattım ve kısa bir uğraş sonucunda paketlere ulaşıp ceplerime sıkıştırdım. Evden biri uyanabilirdi ve onun da karavana kadar gelip ıslanmasını istemiyordum.

Karavanın kapısını tekrar araladım ve siyah topuklu botlarım su birikintisine bastı. Elimdeki anahtarları kavrayıp kapıyı kitlemeye çalıştım ama zayıf ışık bir anda kapanınca kilit yerini görmek iyice zorlaştı. Yağmur taneleri hızını artırdı ve iri damlalar üzerimi ıslatmaya devam etti.

Yüzüme yapışan ıslak saçları kenara iteceğim sırada bir el sımsıkı ağzıma kapandı ve sırtım güçlü bir bedene çarptı. Neye uğradığımı şaşırırken
“Hşş sakın ses çıkarma.”dedi yabancı gelen erkek sesi. Ağzıma kapadığı elini çekmese de biraz gevşetti. Diğer eli boynumda duruyordu ve sırtım göğsüne yapışmıştı.

“Elimi çekeceğim sakın ses çıkarma.” diye beni uyardığında başımı hızlıca salladım. Mikael'in adamları peşimizi bıraktığına göre bu adamla daha önce hiç karşılaşmamıştık.

Beni bıraktığı an hızlıca ona doğru döndüm ve parmaklarım saniyeler içinde kapdişonun yakalarını kavradı. Sırtını karavana çarpıp belime sıkıştırdığım bıçağı hızlıca çekip boğazına yasladım.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin