28-)Alev

553 58 22
                                    

Yeni bölüüm!

Bir çift yeşil göz gözlerimde kalmaya devam ederken yardım çığlıkları kulaklarımda uğulduyordu. Yeşil gözler gecenin karanlığına karışıp koyu bir renk almaya başladığında beni hızlıca belimden kaldırdı ve saniyeler içinde yataktan kalktı. Kısa bir an ne yapacağını bilemez gibi adımları birbirine karışsa da sonrasında odanın kapısına doğru ilerlerledi. Aklına bir şey gelmiş gibi aniden durup bedenini bana doğru çevirdi ve işaret parmağını uyarı dolu bir şekilde doğrulttu.

"Aylin evde kalıyorsun." bir şey söylememe izin vermedi ve ahşap kapının metal kolunu çevirip odadan hızlıca çıktı. Ayak sesleri merdivene ilerledi ve daha sonra da dış kapının çarpılma sesi kulaklarıma ulaştı.

Sadece birkaç saniye odanın içindeki masa saatinin sesini ve kalbimin gürültülü ritmini bastıran bağırışları dinledim sonrasında ise hızlıca ayağa kalktım. Vurulan bacağıma yüklenmemeye özen göstererek odadan çıktım. Bu sırada Evrim'in ve Elliot'un kaldığı odanın kapısı aralandı ve Evrim hızlı adımlarla yanıma yaklaştı.

"Neler oluyor?" Gözlerimi kahverengi gözlerine dikip "Başkanın evi yanıyor." diye açıkladım. Sesimde içimdeki korkuyu bastırmaya çalışan bir sakinlik vardı.

"Gitsek iyi olacak." dedi Evrim ve merdivenleri hızlı adımlarla indi.

"Evde olduğunuzu bilmiyordum." Jack'in sesi aşağıdan geliyordu, kendisini göremiyordum çünkü dikişleri zorlamamak için basamakları işkence verici bir yavaşlıkla iniyordum.

Son basamağı da indikten sonra renkli askıdan ceketini alan Jack bana ters bir bakış attı. "Bizimle gelmeyi düşünmüyorsun değil mi?" diye sordu, aslında sorudan çok böyle olması gerektiğini belli eden bir ses tonuyla söylemişti. Gözlerimi devirirken bileğimdeki tokayla saçlarımı sıkıca bağladım.

"İdare edebilirim." dediğimde bir an itiraz edecek gibi oldu fakat Evrim buna izin vermeyerek kolumdan tutup "Gidelim haydi" dedi.

"Kıvanç ve Elliot nerede?" diye sordum dış kapıdan çıkarken.

Jack geceye karışan ve karanlık gökyüzünü delip geçen kızıl alevlere gözlerini çevirirken "Kuzey onları alıp evden çıktı." diye açıkladı. Gri duman ciğerlerime sızarken etraftaki insanların telaşlı çığlıkları kulaklarıma ulaşmaya devam etti.

Başkanın evi kaldığımız evin birkaç metre ilerisindeydi ve kalabalık net bir şekilde görülüyordu. İnsanlar kovalarla su taşıyor ve yangını söndürmeye çalışıyordu. Küçük çocuklar ağlıyordu ve neredeyse tüm halk sokağa dökülmüştü.

Adımlarımızı biraz daha hızlandırıp kalabalığa karıştığımızda bir el bileğime dokundu.

"Yanımdan ayrılma." kızıl alevler gözlerine düşmüştü, sesinde öfke yoktu sanki uyarısına rağmen geleceğimi biliyor gibiydi. "Kuzey bir şey yapmayacak mıyız?" diye sordum alevlere bakmayı sürdürürken. Diğer grubun komutanlarından biri insanları yangından uzak tutmaya çalıştığında bir kadın bağırarak "Başkan içeride!" dedi. Kuzey elimi bıraktı ve gözlerini gözlerime çevirdi.

"Geri geleceğim." gözlerim şaşkınlıkla aralandı ve bıraktığı elimle bileğini yakaladım.

"İçeri giremezsin!" içimdeki korku sesime yansıdı ve gözlerim istemsizce dolmaya başladı.

"Aylin.. söz veriyorum geri geleceğim." bir şey söylememe izin vermedi ve eve doğru ilerlemeye başladı. Komutanlardan biri elini Kuzey'in göğsüne koyduğunda Kuzey durmak zorunda kaldı. Aralarında kısa bir konuşma geçti sonrasında ise komutan kenara çekildi ve Kuzey'in bedeni alevlerin arasında kayboldu.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin