18-)Gece

661 53 10
                                    

Yeni bölüüüm!

İyi okumalar♥

Bileklerimdeki eller canımı acıtmaya devam ederken biraz daha çırpındım. Her defasında başımıza daha korkunç bir olay geliyordu ve bu sefer bu durumdan nasıl kurtulacağımızı bilmiyordum. Bir şekilde gitmemiz gerekiyordu.

“Sizin gibi kızlara yakışıyor mu böyle davranışlar?” diye sordu iri adam. Sesinin altında gizlenmiş bariz bir alay vardı.

“Bize zarar veremezsin.” dedim kendimden emin bir şekilde. Şu durumda neye güvendiğimi bende bilmiyordum.

Arkamda bileklerimi tutan adam canımı acıtacak bir şekilde  kollarımı biraz daha geriye çekti. “Öyle mi?” diye sordu daha sonra alayla. Kollarım çırpındıkça daha çok acıyordu.

“Sizi kasabaya götürmeden önce biraz eğlensek mi acaba?” dedi Evrimi tutan adam. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve kolumdaki sızıyı umursamadan bir kez daha çırpındım.

“Bırak beni!” diye bağırdı Evrim kendisine dokunmaya çalışan adama. Öfke tüm bedenime yayılmıştı. Biraz daha çırpındım şu an ölmekten daha kötü bir durum varsa bu adamların eline düşmüş olmaktı. Esmer adam bir eliyle ellerimi kavradı ve diğer eli boynumdan göğsüme doğru ilerleyince çığlık attım. Çığlığım işe yaramasa da ilerideki ağaçların arasından yükselen ses hepimizi durdurdu.

Yükselen silah sesi kurtulmamız için mi yoksa durumumuzun daha korkunç bir hal alması için mi bir işaretti bilmiyordum. Havaya sıkılmış bir mermiydi.

İri adam Evrimi tutan adama kaşıyla bir işaret yaptı. “Git bak, dikkatli ol.” adamın elleri Evrimin kollarından çekildiği an iri adam Evrimi yakaladı ve elindeki siyah parlak silahı Evrimin şakağına yasladı daha sonra da sesin geldiği tarafa doğru çevirdi.

Adam karlı toprakta botlarının izini bırakarak ağaçların arasına ilerledi. Birkaç saniye derin bir sessizlik oluştu. Fırtına öncesi sessizliği andıran bu durum ağaçların arasından yüksek bir bağırma sesiyle bozuldu.

“Git yardım et ona çabuk!” diye bağırdı beni tutan adama. İyice panik yapmış görünüyordu. Aklıma bir tek bizi kurtarabilecek Kuzey geliyordu ancak evden çıkmaya niyeti yok gibiydi. Bu durumda başkası şu an buradaydı.

Esmer adam temkinli adımlarla ilerlerken Evrimi tutan adam bana uyarıcı bir bakış attı.

“Sakın hareket etme yoksa ölür.” dedi Evrimi kastederek. Yere düşen yaydan gözlerimi hemen çektim Evrimi hiçbir şekilde tehlikeye atamazdım.

Yine aynı sessizlik ortama çöktü ve yine bu sessizliği bir bağırma sesi çürüttü.

Evrimi tutan adam iyice gerilmişti. “Pekala oyun oynamak istiyorsun demek!” diye bağırdı.

“Eğer üç saniye içerisinde silahını atıp karşıma çıkmazsan ikisinden birini vuracağım ” dedi. Gözlerim korkuyla açılırken Evrimi de yanıma diz çöktürdü ve geri çekildi. Silah ikimizin arasında duruyordu adamın işaret parmağı tetikteydi ve yapacağı ufacık baskı ikimizden birinin hayatını bitirecekti.

“Bir!” diye bağırdığında ellerim titremeye başladı. Korktuğum şey neydi? Kendi ölümüm mü? Yoksa Evrimin ölmesimi? 

“İki!” adamın sesi ormanlık alanda yankılanıyor içimi titretiyordu. Soğuk kara saplanan diz kapaklarım bedenimi taşıyamayacak haldeydi. Soğuk rüzgar dağınık saçlarımı geriye savurdu. O kısacık zaman diliminde Evrimle göz göze geldik.

“Üç!” gözlerim bir daha açılmamak ister gibi sımsıkı kapandı ve silah sesi tüm ormanda yankılandı. Bedenimde bir acı hissetmeyi bekledim,bekledim ama canım yanmıyordu. Kalbim yerinden fırlarcasına atmaya başladığında istemeyerek gözlerimi araladım ve Evrime baktım.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin