ON BEŞİNCİ BÖLÜM: Geçmiş Kapanır

21 4 0
                                    


Kapı, gürültüyle kapatılmış ve hemen ardından odanın içinden duyulması güç bir takırtı sesi gelmişti. 

Kimse bir şeycikler fark etmemiş, herkes yataklarına düşünceli düşünceli uzanmıştı. Sarışın oğlan, kendini hafifçe silkelemiş ve yanı başındakilere uzun uzun bakmıştı:

"Arkadaşlar, beni yalnızca iki dakikacık dinleyebilir misiniz?"

"Ne oldu yine Kai?" dedi, aynı anda Chan ile Ellaris.

"Bak gördün mü birbirimiz için yaratılmışız! Nasıl güzel de birbirimizi tekrarlıyoruz," deyip bir kahkaha atıverdi, yüzünde her zamanki gibi güller açan Chan.

"Bence o değil de! Bu sözlerinden sonra, birazdan yanağında belirecek minik, tatlı, kalıcı izi düşünmeliyiz Chan," Ellaris'in gözlerinde tekrardan -şimdiye dek yalnızca Chan'e kötülük yaptığı zaman ortaya çıkan- minik zafer ışıltısı belirdi. "Bir çift '36' sayısı hımm gayet güzel dururdu değil mi?.." Ellaris son beş kelimeyi söyler söylemez ayağını birazcık kaldırmış ve ayağının dibinde yatan Chan'e fazlasıyla sert bir tekme atmıştı. 

Chan, yanağından yediği darbenin etkisiyle afallamış, "Redaria! Dönüyooo!" gibi bir cümle mırıldanmıştı.

"Neyse minik tartışmanız bittiğine göre lütfen beni dinleyin, sen de Agnes!" demişti Kai, hemen yanı başındaki, arkası herkese dönük şekilde yatan oğlana.

"İyi, tamam tamam!" dedi, söylene söylene doğrulmuş olan Agnes. Diğerleri gibi o da Kai'yın söyleyeceklerini bekliyordu.

"Bakın bundan neredeyse üç sene önce de size, dönem değişimi esnasında gördüklerimden bahsettim ya da fark ettiklerimden," demiş, kafasını bir aşağı bir yukarı sallayan gruba bakmıştı. 

"Özellikle de yere eski taşlarla yazılmış olan Başlangıç'ı size söylediğimi hatırlıyorsunuzdur. O zamanlar size söylediğimde pek umursamamıştınız ama şimdi bir tane daha gördüm! Yani gördük!" Sarı saçlarını birkaç saniye boyunca birbirine karıştırmış, odayı kısa bir sessizliğe gömmüştü. 

"Bu yazıyı da bir tepeye yazmışlar... Ve etrafında da bir heykele ait bir tane meşale, bir tane taç ve bir çeşit taştan tablet vardı! Tam olarak ikimiz de ne olduğunu anlamasak da tabletin üzerine 'INTIHAR HATIRASI'  yazılmıştı..."

"Tamam, iyi-güzel-hoş da bunların bize ne faydası var Kaires? Söyle bize arkadaşım, aydınlat bizi!" demişti bir sinirle, Agnes adındaki asık suratlı çocuk.

"Şöyle ki bakın hepimiz Yukarıdakiler denen bir çeşit topluluk olduğunu öğrendik, bunu ne kadar bize söylemese de Profesör Zoladac bir şekilde ağzından kaçırdı ve toparlayamadı."

"Yukarıdakiler demedi ki! 'Yukarıya çıkış yolunu bulabildiniz mi?' dedi. Hem yukarıya ulaşmaktan kastı her şey olabilir, belki askerle konuşurken kullandığı bir çeşit paroladır," demişti Ellaris.

"Ya tamam! Görevlilere onu dedi, ama nereden biliyorsunuz ki? Bu asker dediğimiz kişiler bayağı rütbeliydi, yani sizce de başarabildiniz mi şeklinde sormamış mıydı? Biliyorsunuz, kaç senedir eğitim görüyoruz, gökyüzüyle ilgili tek şey bile öğrenmedik! Hatta neden kırmızımsı onu bile bilmiyoruz!"

"Bak," dedi Ellaris, "o konuda bir şey diyemem, ama-" derken sözleri Agnes tarafından kesildi.

"Dün gece yarısı havada beliren o siyah, tuhaf parıldamaları gördüyseniz, bence yukarıya ulaşamama sebepleri onlar olabilir ama yinede YUKARIDAKİLER'in varlığına pek inanmıyorum."

RedariaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin