Binanın içinde tekrardan belirmişlerdi. Ayaklarının altındaki, her köşesinde "WARPHARD" yazan camdan zemin yavaş sönmeye başlamış, hissizleşmişti.
Bunun yanı sıra kupkuru görünen derilerindeki siyahlıklar hemen olmasa da yavaştan soluyor, giderek pembeleştikleri için resmen yanık izini andırıyordu.
"İğrenç, iğrenç! Bu diğerinden daha da kötü... En azından diğerinde gözlerimiz bir iki dakika kör oluyordu! Bundaysa resmen parçalandım, tekrardan yapboz gibi birleştirildim!" demişti, ona bakan askerleri umursamayan çekik gözlü çocuk.
"Ne yapıyorsun?" demişti sessizce, çekik gözlü çocuğun yanı başındaki yüzünün önününe düşen kan kırmızısı saçları olan kız, "İçeride söyle ne söyleyeceksen tamam mı? Chan!" bu esnada on tane parmağını kırarcasına çıtlattığı için askerler onun ne söylediği duyamamış, kaldı ki ağzını bile açtığını suratına düşen kızıl saçlarından görememişlerdi.
Camdan zemini geçmiş, duvarlarının her köşesine altın işlemelerle resimler çizilmiş olan geniş ve bir o kadar da ferah olan koridorda ilerlemeye başlamışlardı.
Bu koridorda, sürekli başka yollara sapıyor, ilerledikçe ilerliyorlardı; fakat bir türlü sonuna ulaşamıyorlardı.
Genişçe koridorda yürüyen sürüdeki herkes daha önce bu kadar büyük bir yer görmemiş gibi kafasını, etrafında resmen bir tam tur döndürüyor, hayranlıkla işlemelere ve resimlere bakıyordu.
On dakikalık yürüyüşün sonunda, koridorun duvarlarına yapılan altın işlemeli resimlerin seyrekleşmesiyle artık koridorun sonuna varabilmişlerdi.
Önlerindeki büyük demir kapıyı açmış, içeriye süzülürcesine girmişlerdi...
Birçoğu ufak bir hayal kırıklığına uğramıştı, önlerinde yaklaşık otuzar tane odanın açıldığı daracık, bir hol vardı.
Bu dar hole ulaştıran, genişçe koridora nazaran bu yolun sonunu daha net şekilde görebiliyorlardı.
Onların kapının önünde belirmesiyle, sağ taraftan karşılarına bir kadın fırlamıştı.
Diğer kadınlardan farklı olarak onun kolları değil, boynu ve çenesi mekanikleşmişti.
Ağzını açmış o tıkırtılı metalik sesiyle konuşmaya başlamıştı:
"Hepiniz bir üst kademedeki odalarınıza geçeceksiniz," demişti, herkesin duyabileceği seviyede bağıran kadın.
Aslında bu koridor boyunca da bu kat boyunca da yalnızca D sınıfları vardı dolayısıyla az önce söyledikleri tamamen anlamsızdı.
"Unutmadan, odalarınızın şubesi eski okulunuzdakiyle aynı olacak! Ayrıca Akşama doğru D kademesi yani şimdiki E kademesinin de okula gelmesiyle yarından itibaren bu dönemki ilk dersleriniz başlayacak."
Herkes kadını iyice dinlemişti. Bu esnada birçoğu içinden "Bir günlük tatil!" diye sevinmişti.
Zırhlı askerler, diğer çocukları odalarına yerleştirdikleri esnada Genç Beşli, yardıma ihtiyaç duymadan hol'ün girişinin yanı başındaki D3 yazan odaya girmişlerdi.
Darmadağınık saçları, uykulu gözleri olan ve bunla beraber bir o kadar da sinirli görünen diğer oğlanlardan biri odalarının kapısını kapatırken kırarcasına çarpmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redaria
Ciencia Ficción"Âdeta bitmek bilmeyen bir savaştan çıkmış gibiydiler. Dağılmışlar, yanmışlar, bitmişler ve belki de ölmüşler... Doğrusu özgürlüğe, özgür olmaya erişmek bu kadar zor olmamalıydı! İşte tam o esnada ölüm gibi, kan gibi, tüm kırmızılığıyla gökyüzü ve...