•●○•●○•●○•
Caminin önüne geldiğimizde arabadan gelen bir erkek sesiyle aniden durdum.
"Küçük! Buralarda market var mı? "
"Evet efendim. Beni takip edin." derken meydanın solunda kalan köy bakkkalına doğru koşmaya başladım.
Bakkalın önünde durduğumda çok yorulmuş ve terlemiştim.
Kapılar açıldığında biraz önceki ablayla iyi giyimli bir abi arabadan indi. Ablanın saçları koyu kahverengiydi. Abi ise siyah saçlı ve dizlerinde pantolonu vardı Hasan abi ona kapri diyordu. Köyde hiç giymemişti ama abide çok garip duruyordu.
"Burası köyümüzün bakkalı. "
"Dalga mı geçiyorsun bizimle sen? Sana market sorduk bu pis fareli kümesi değil! " dedi abla hafif bukleli saçlarını yüzünden çekerken.
"Biz herşeyimizi buradan alırız. Hem Nuri amca çok temizdir fare olmaz ki bu..."
"Sus be sus hala konuşuyor terbiyesiz şey."
Neden bana sürekli terbiyesiz diyordu bu abla? Ben ne yapmıştım bu kadar kötü? Gözlerim dolmuştu.
"Özür dilerim abla ben şeyyy.."
"Ne ablası yılışık çocuk. "
"Yeter Nuran, bak çocuk kan ter içinde kaldı para verelim de hiç değilse kendine bir su ile çikolata alsın. " dedi abi cebinden para çıkarıp bana doğru uzatırken.
" Teşekkür ederim abi niyetliyim"
"Neylisin neylisin?"
"Oruç tutuyorum." diyebildim sadece.
"Vay be bu yaşta imanlı genç he."diyerek kıkırdadı isminin Nuran olduğunu öğrendiğim abla.
Oruç tutmanın komik bir şey olduğunu bilmiyordum. Bilmiyordum ve inanmıyordum. Hala inanmıyorum. Yine de bir şey söylemeden koşmaya başladım.
Sonunda vardığımızda çok yorulmuştum. Keşke lastik ayakkabılarımı giyseydim. Bir an aptalca düşünüp arabayla gideceğimi zannetmeseydim şimdi ayaklarım bu kadar acımazdı.
Kafamı kaldırıp baktığımda az önceki abi bana elinde para uzatıyordu.
"Tamam küçük, teşekkür ederiz. Al bunu yaptığının karşılığı. İftarlık bir şeyler alırsın. "
"Yok abi sağol. Ben karşılıklı olarak getirmedim sizi buraya. Alamam."
Biz yardımı karşılıklı yapmazdık ki. Tamam, Şükran Teyze bize arada ekmek veriyordu ama bu birşeylerin karşılığı değildi. Yoğurdu da süt fazla gelince getiriyordu.
Galiba bu insanlar köyümüze zor alışacaklardı.
"Ay yeter. Ne mızmız şeysin sen böyle al da çekil git artık. Görüntüyü bozuyorsun." Dedi Nuran abla.
"Nuran. Yüklenme fazla."
"Gönder şunu Faruk."
Koşarak evin önünden ayrıldım. Köşeyi dönünce yürümeye başladım. Faruk abi beni korumuştu. O Nuran abladan daha iyi birisiydi. Acaba Nuran abla onun karısı mıydı? Eğer öyleyse Nuran ablayla nasıl anlaşıyordu ki? Kötü bir kadın... Dedem bu düşündüğümü duysa bana kızar "Asıl sen böyle konuşursan kötü kız olursun." derdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Bir İyilik Yap
Ficción GeneralYeni Bölüm: Pazar Bu kitabı birlikte yazıyoruz. Hem öksüz, hem yetim. Hem çocuk, hem torun. Hem köylü, hem zehir gibi Hem kimsesiz, hem terbiyeli. Hem yoksul, hem karun kadar zengin. Nasıl mı oluyor? Nurgül'ün hayatı bu kitabın içinde.