Tam 7 gün. 1 haftadır bu hastanedeydim. Annem başımdan ayrılmamıştı hiç. O gün ki olayı da üstelememişti.
7 gündür ağzımı açıp tek kelime etmemiştim.
1 haftada unuturmuydu ki insan konuşmayı?
Ama unutmamıştım. Az sonra Kurt odaya girdiğinde konuşacaktım.
Annem söylemişti. Kurt gelmişti.
Uyandığımı görünce gitmişti. Taburcu olduğum gün geliyordu. Ne diyecekti deli gibi merak ediyordum.
Konuşabilecek miydim merak ediyordum.
Kapı tıklatıldı.
Gir demedim.
Demesem de gireceğini biliyordum. Onun geldiğini biliyordum.
Girdi içeri. Kapıdan bana bakıyordu.
Tam gözlerimin içine.
İlk defa böyle görüyordum onu. Gözlerinde çok fazla duygu vardı.
Acı, üzüntü, pişmanlık.
Çökmüş bir haldeydi. Göz altları mosmor, gözleri kan çanağıydı. Saçı başı dağılmıştı.
Ama çok etkileyici duruyordu, özenle dağıtılmış gibi.
Ne dediğimi fark ettim hemen. Kendime gelmem gerekiyordu. Saçmalıyordum.
Yanıma oturdu yatakta. Bende doğruldum hemen. Yaram iyileşmişti neredeyse. Yani en azından artık acımıyordu.
-Taburcu oluyormuşsun, dedi. Sesi o kadar yumuşaktı ki bir an kaslarımın gevşediğini hissettim.
-Evet, dedim düz bir sesle.
-Acıyor mu?, dedi.
-Kalbim mi?, dedim.
Bu cevabı beklemediği için şaşırmıştı.
-Neden geldin?, dedim.
O ise o an şaşkınlıktan ağzımı açık bırakacak bir şey yaparak dizlerime yattı.
-N-ne yapıyorsun Kurt?, dedim. Şaşkınlıkla.
O ise beni duymamış gibi konuşmaya başladı
"Odada tek başına oturuyordu küçük oğlan. Az sonra olacaklardan habersiz önündeki dondurmadan kaşıklayarak çizgi filmini izliyordu. Acıyordu yaraları hâlâ, fakat alışmıştı." Dedi.
-Anlamıyorum, dedim.
-Şşh, dedi. Sadece dinle. Kafa salladım kabullenerek. Devam etti sonra;
Küçük bir çocuk hayatında almadığı yaraları aldığını düşünüyordu. Fakat çok daha kötüsünün olacağını bilmiyordu. Acılarını gizlemeye çalışıyordu. Hem fiziksel acılarını, hem ruhsal acılarını.
Çizgi filmleri çok seviyordu küçük çocuk. Hep oradaki karakterlere özenirdi. Mutluydu onlar hep. Fazla gerçek dışı. Levent babası girdi içeri sonra, oğlan çizgi film izlerken. Çok korkuyordu küçük oğlan Levent Babasından. Hep vuruyordu ona. Canı çok acıyordu. Sonra Kadir Babasına gidiyordu. Ona söylemek için. Bir annesi yoktu onun öpüp yaralarını iyileştirecek. İki tane babası vardı. İkisi de iyileştiremiyordu acılarını. Kadir Babası neden inanmıyordu ki çocuğa? Oysaki küçük çocuk onu çok seviyordu. Çocuk oturduğu koltukta dondurması yerken Levent Babası ona doğru gelmeye başlamıştı. Yine vuracak diye düşünüyordu çocuk. Elindeki kaşığı yere düştü. Zaman yavaşladı. Çocuk korkusundan televizyonun sesini duymuyordu artık. Sabah vurmuştu oysaki neden bir daha geldi ki vurmak için diye düşündü oğlan. Her gün bir kere dayak atardı ona nedensiz. Çocuk korku ile koltuğun kenarına sinmiş elleri ile yüzünü kapatmaya çalışıyordu. Gelecek darbeyi hafifletmeye çalışıyordu. Vurmadı adam ona. Çocuğun o yüzüne siper ettiği kolları sıkı bir şekilde tutup yere fırlattı. Geri döndü ve odanın kapısını kilitledi. Kaçmasın diye yaptığını sanmıştı çocuk, fakat oğlan kaçmıyordu ki artık. Kaçtığında üzerinde sigara söndürüyordu çocuğun. Adam çocuğun yanına geldi, sırtını çevirdi. Yine sırtında sigara söndüreceğini sanmıştı. "Yapma noluy Levent Baba kaçmayacağım sigaya söndüyme lütfen" diyerek ağlamaya başladı. Adam çocuğun kafasına sertçe vurarak susmasını söyledi. Denileni yaptı çocuk. Yoksa daha çok döverdi, biliyordu. Adam bir süre bir şey yapmadı çocuğa. Çocuk merakla yavaşça arkasına baktığında adamın kemerini çıkardığını gördü. Pantolonunu aşağıya doğru sıyırmaya başlıyordu. Tuvaletini yapacağını sandı çocuk kendi üstüne. "Lütfen üstüme yapma bir daha hiç konuşmayacağım söz" dedi. Adam yavaş hareketlerle oğlana doğru yaklaşmaya başladı. Oğlan gözlerini sımsıkı kapatarak önüne döndü tekrar. Adam oğlanın altındaki eşofmanı çıkarmaya başladı. Oğlan titriyordu. Konuşamıyordu. Ne yapacağını anlayamamıştı. O hiç ona tuvaletini yaptırmamıştı ki. Ama ağzını açamıyordu oğlan. Boxerını çıkarmaya başladı bu sefer. Oğlanın tişörtünüde hızlı bir şekilde çıkardığında kendi boxerını sıyırmaya başladı. Oğlan yerdeki halının soğukluğundan titremiyordu. Korkudan titriyordu. Adamın hala ne yapacağını anlayamamıştı. Tam ağzını açıp soracaktı ki kasıklarından gelen ani bir acıyla boğazı yırtılırcasına çığlık attı. Adam çocuğun ağzını bir eliyle kapatıp tekrar hızlı bir şekilde çocuğun içine girdi. Ağlıyordu oğlan. İçi çıkarcasına ağlıyordu. Bu hissettiği acı diğerleri gibi değildi. Adam birden çıktı içinden oğlanın. Halı tamamen kan olmuştu. Tiksinerek baktı adam. Bir anda yüzünü çevirdi çocuğun. Çocuğun ağlamaktan şişmiş ve kanlanmış gözleri adamın çıplak olduğunu görünce daha da irileşti. Adam birden elini çocuğun ağzından çekerek aletini ağzına soktu. Çocuk bir anda kusmaya başladı. Nefessiz kalana kadar öğürdü. Adam çekmişti çocuğun ağzından aletini. Kan kusmaya başlamıştı küçük çocuk. Adam birden tekrar ters çevirip tekrar içine girdi. Gerisi yok. Orada acıdan bayılmış çocuk..Uzun bir sessizliğin ardından devam etti.
-O çocuk bendim Mert.
Kalbim ağrıyordu. Az önceki duyduklarımı sindiremiyordum. Hangi cani yapardı bunu? Ufacık bir çocuğa nasıl kıymıştı? Bora tamamen çıkmıştı aklımdan. Beynimde Kurt'un söylediği kelimeler yankılanıyordu.
Bir tane gözyaşım Kurt'un dizme yatırdığı yüzüme düştü. Fark etti ama silmedi.
"Yapma noluy Levent Baba kaçmayacağım sigaya söndüyme lütfen"
"Lütfen üstüme yapma bir daha hiç konuşmayacağım söz"
"Lütfen"
"Lütfen"
Hep yalvarmıştı o şerefsize. O yüzdendi Kurt'un kimseye boyun eymediği. Kimseden bir şey istemediği.
-Mert, dedi sonra bana. Sesi titriyordu.
-Kimse benim saçımı okşamadı, sen saçımı okşar mısın?
««••»»
Ya ama hiç yorum gelmiyor üzülüyoruö.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siz Tek Ben Hepiniz | texting | boyxboy
Historia CortaMert: Sen hayatımda gördüğüm en sikimsonik beyinli homofobiksin Bora. Bora: Değilim lan değilim! -Bu mesaj silindi- Bora: Siktir lan şerro •Wattpadde ilk "Siz Tek Ben Hepiniz" adlı eserdir. kütüphanesine eklemeyen de ne biliyim « 25.06.18 »