3.3

3.4K 190 47
                                    


İyi okumalar.

««••»»««••»»««••»»

Bora'nın karakola hızla girdiği an tüm gözler ona dönmüştü. Az önce dayanamayıp tekrar karakola gelmiştim ve bir ümit ile haber beklemeye başlamıştım tekrar Mert'ten.

Sevdiğimden..

Ne zaman ona böyle tutulmuştum, aşık olmuştum bilmiyordum. O kadar hızlı olmuştu ki ben bile fark etmemiştim. Oysa o benden nefret ediyordu başlarda. Ama şimdi nefret etmediğini biliyordum. Nasıl benim ona karşı davranışlarım değiştiyse, onun da bana karşı değişmişti.

Bora hızla Mert'in babasının yanına koştu. Elinde siyah bir kutu vardı. Herkes ona odaklanmış meraklı gözlerle onu izliyordu.

Yine dikkati kendine çekmeyi başardı.

Mert onu sevdiği için içimde ister istemez ona karşı bir öfke vardı.

"Merhaba, ben Mert'in arkadaşıyım amca. Şey diycekt-

"O elindeki kutu ne oğlum?

"K-kutu? Haa bu ben size bunu getirmek için geldim. Yaklaşık 10 dakika önce kapımda buldum. İçinde bir fotoğraf var bende kutunun ve resimlerin üzerinde parmak izi bulabileceğinizi düşündüm."

Mert'in babası yavaşça kutuyu açtı ve içindeki resmi çıkarıp incelemeye başladı. Mert'in annesi, ve o gün onları mağazadan çıktıklarında gülüşerek gördüğüm kız -kuzeni olduğunu öğrenmiştim- Mert'in babasına doğru koştu. Mert'in babası elindeki resmi düşürdüğünde herkes hep bir ağızdan konuşmaya başladı.

-Ender amca ne oldu?

-Ender amca n'oluyor?

-Amca bir şey söylesene!

Mert'in annesi yerden fotoğrafı aldığında donup kalmıştı. Deli gibi merak ediyordum ama gidemiyordum amınakoyayım. Daha ailesi kim olduğumu bile bilmiyordu ve 3 gündür buradaydım.

Sonra karakol koridorlarında acı bir çığlık yankılandı.

-OĞLUM!

Oğlum kelimesini duyunca daha fazla dayanamayarak bende yanlarına gidip fotoğrafı elime alıp bakmaya başladım. Resimde Mert'in ağzı yüzü dağılmış bir resmi vardı. Yanındaki çocuğu ise tanımıyordum. Zaten onu düşünecek halde değildim. Gözüm dönmüştü. Mert'in arkadaşları konuşuyordu fakat kulağıma sesleri uğultu halinde geliyordu.

-Lan Aral bu!

-N-ne bu Aral değil mi?, gibi konuşmalara daha fazla dayanamayıp bağırdım hepsine;

-Sikecem lan Aralınızı!, şu an sorun o siktiğimin Aralı değil. Mert'i görmüyor musunuz lan orada! Ne halde görmüyor musunuz?!, dediğimde hepsi susmuştu. Sonra Doğukan bir anda üzerime atlayıp yakama yapıştı.

-Kimsin lan sen!? Kim oluyorsun da onun içim bu kadar endişeleniyorsun?! Amacın ne lan senin. Gebertirim oğlum seni. Bahçede Mert'e dediklerini kimse unutmadı lan. Sen hangi hakla günlerdir burada bekliyorsun. Siktir git lan. SİKTİR GİT! , dediğinde ellerini yakamdan çekti ve hırsla karakoldan çıktı.

Okyanus ve Aybars da onun peşinden çıktığında tüm gözler bana dönmüştü. Mert'in babası yavaş adımlar ile üstüme doğru geliyordu. Biz kavga ederken kutuyu birine parmak izlerine bakması için yollamış olmalılardı çünkü ortalarda görünmüyordu. Mert'in babası dibime geldiğinde konuştu;

-Bak oğlum kaç gündür buradasın, acımızdan kim olduğunu bile sorgulayacak vaktimiz yoktu. Ama sende bir boklar olduğu belli. Az önce Doğukan bahçede Mert'e dediklerini kimse unutmadı, derken ne demek istedi oğlu , dedi kelimelerin bazılarını teker teker vurgulayarak. Açıkçası korkmuştum ve ne diyeceğimi bilmiyordum. Tam ağzımı açmıştım ki Mert'in kuzeni olacak gerizekalı konuştu ve her şeyi mahvetti.

-Enişte hani Mert eşcinsel ya bu zırto herkesin içinde bunu söylemiş. Rezil etmiş Mert'i. Mert'te okulda bir şey olmasın diye yalanl-

-Ahsen!

-Ahsen ne yaptın!

-Ahsen kapa çeneni!

-Laaannn!

Herkes şaşkınlık içinde Ahsen'in söylediklerini dinlerken bir anda karakolu ölüm sessizliği kapladı. Mert'in arkadaşları bir anda kapıda belirmişti. Mert'in babasının ise kalp atışlarını duyabiliyordum. Yavaşça benden uzaklaşıp Ahsen'e döndü. Ahsen ise her şeyi yeni anlıyordu. Mert ona gay olduğunu ailesinin bilmediğini söylememiş olmalıydı.

Ve şu anda her şey tam anlamıyla mahvolmuştu.

İsminin Ender olduğunu öğrendiğim Mert'in babası, korkulacak derecede sakin bir şekilde konuştu.

-Eşcinsel mi dedin kızım?

-E-evet, y-yani hayır. Öyle e-eşcinsel değil. Farklı eşcinsel bu enişte.

-Ahsen evet mi, hayır mı!?

-E-evet , dedi Ahsen mahcup bir ifade ile yere bakarak. Mert'in babası düşünceli bir ifade ile tavana bakmaya başladı. Çok şükür koridorda bizden başka kimse yoktu, ve duymamışlardı.

-Aaayyğğhhh , diye bir ses geldiğinde herkes o sesin kaynağına döndüğünde hızla öne atılıp Mert'in annesini tuttum. Şu an burada durmam bile hataydı, yoksa az sonra Mert'in babası beni öldürebilirdi. Kadın düşerken tuttuğumda Mert'in babası bir anda bağırdı;

-Bırak! Dokunma karıma! , dediğinde korku ile yavaşça diğerlerine bırakıp karakolun çıkış kapısına doğru ilerledim. Ama kalın bir ses benim durmamı sağladı!

"Benim oğlumun durumunu düşünmeden önce kendini bir yargıla, ben nasıl bir adamım diye. Çünkü ben insanları yönelimlerine göre yargılayanlara "Adam" demem.

««••»»««••»»««••»»««••»»

Korkulan olmadı, Mert'in babası Mert'i yargılamayacak.

Peki ya annesi?

Ve bakalım Mert'e ne olacak?

Kendinize iyi bakın.




Siz Tek Ben Hepiniz | texting | boyxboy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin