'BİR SÜRE,
Tatmin olmuş şekilde gülümseyip dudaklarımızı birleştirmek üzere bana daha çok yaklaştı.
Gözlerimi kapatıp kendimi bütün iradesizliğimle ona teslim etmiştim ki dudakları benimkilere tüy gibi değdiği anda durdu.
" Bugün şanslı günümde değilim anlaşılan." diye fısıldadığını duydum. Sonra da bir anda beni bırakmıştı.
Karşı kitaplıkta bana arkası dönük bir şekilde durduğunda tamamıyla dağılmış bir hâldeydim. Tam yanımızdaki koridordan gelen topuk seslerini bile ancak bittiklerinde anladım.
Bir kadın kontrol eder ve sinirli bir tavırla ikimize de birer bakış attı.
Panik yapıp ifademi toparlamaya çalıştım ama tek yapabildiğim daha fazla kızarmak oldu.
Kesinlikle her şeyi anlamıştı. Hatta görmüş bile olabilirdi.
REZİL OLMUŞTUM!
Rüzgâr gayet umursamaz, normal bir tavırla bana dönüp, " Bu senin aradığın kitap değil miydi hayatım?" diye sordu. Kadını görmemiş gibi davranıyordu.
Bir an 'hayatım mı?' diye soracak gibi olsam da rolünü anlayıp uymaya karar verdim ve başımı salladım. Elinden kitabı alırken gözlerine bakamıyordum.
" Hadi gidelim mi artık?"
Kadın sanki bir şeyler yapmaya devam etmeyeceğimizden emin olmak ister gibi bizim olduğumuz bölümde kitaplara bakar gibi dolaşmaya devam ediyordu. Boynuna asılı kimlik burada çalıştığının kanıtıydı.
Başımı sallayıp acelemi belli etmemeye çalışarak hareketlenen Rüzgâr'ın peşinden yürüdüm.
Kütüphaneden çıktığımızda da ona bakamamayı sürdürüyordum.
Nasıl bu kadar düşüncesiz davranabilmiştim?
Nasıl kendimi bu denli ona teslim edebilmiştim?
Nasıl kendimi bu kadar küçük düşürmüştüm asıl?!
RESMEN ONDAN BENİ ÖPMESİNİ İSTEMİŞTİM!
Utançtan gebermek üzereydim. Hem olanlardan, hem kendimden, hem de ondan, yani her şeyden utanıyordum.
Yürürken beni izlediğini hissedebiliyordum. Ama bu yaptığı şu anda çok rahatsız edici bir şeye dönüşmüştü.
Kaçmak istiyordum.
Neyse ki çok geçmeden arabaya binmiştik. Kemerimi takıp dirseğimi arabaya, başımı da elime dayadım ve dışarıyı seyretmeye başladım.
Babam duysa benim böyle davranmış olabileceğime hayatta inanmazdı.
Ne olmuştu bana böyle? Gerçekten kendim gibi davranmıyordum.
Yol boyunca o tarafa hiç bakmadım ama onun bakışları hep üzerimdeydi.
○●○●○●
Sonunda araba evlerimizin biraz ilerisinde durduğunda hiçbir diyaloğa girmek istemediğimden aceleyle kapıya yöneldim.
" Dur," diye sakinleştirici bir tonda konuştuğunda bedenim anında dediğine itaat etmişti bile.
Çünkü ne diyeceğini merak ediyordum. Her ne kadar o an kaçmak istesem de.
Kolumdan nazik diyebileceğim bir şekilde tutup beni kendisine çevirdi.
Gözlerine baktığımda bana kararsız bir bakış attığını gördüm. " Neden böyle davranıyorsun? Utandığın için mi? Eğer onun içinse-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WİNDOW //don't talk about it (TAMAMLANDI)
Teen Fictionrüzgar.kargın: heyecanlanınca güzel oluyorsun biliyor muydun? Diyecek bir şey bulamayarak telefonla bakışmaya devam ettim. Yüzüm yanıyordu. rüzgar.kargın: Vazgeçtim rüzgar.kargın: Hem utanıp hem heyecanlanınca çok daha güzel oluyormuşsun. Anında k...