KORKU -5-

1.8K 83 3
                                    

-Oyuncu değişti kusura bakmayın. Bilginize..-

Çığlıklarım bütün kampta yankılanırken bir iri elin ağzımı tutmasıyla kesilmişti. El ağzımı tutunca gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Gözlerimi korkudan açamıyordum. ''Sessiz olsana, kampı başımıza toplamaya mı çalışıyorsun! Canına mı susadın sen?'' Sesi erkek sesiydi. İri ellerinden anlaşılıyordu bu zaten. Bide o deniz kokusu.

Gözlerimi yavaş yavaş araladığım. Benden birkaç yaş büyük bir adamdı. Gözlerinin önüne kumralımsı saçları düşmüştü. Yüzü ay ışığında kusursuz görünüyordu. Dudakları ince bir çizgi hali almıştı. Fakat fazla soğuktu bu adam. Tüyleri ürpertici bir soğukluğu vardı. Yavaş yavaş iri elini ağızımdan çekerken gözyaşlarımı sildim.

Allah belamı versin bir daha korku filmi izlemeyeceğim.

''B-ben özür dilerim, sadece..'' korkudan ne diyeceğimi şaşırmıştım. Kahretsin! ''Sadece ne?'' diyerek devam etmemi sağladı. Ürkek tavrımla devam ettim.

''Sadece korkmuştum, uluma sesini de duyunca...'' sözümü kesen onun soğuk sesiydi. ''Tamam. Yeter anladım. Çadırına git çabuk!'' tamam suçlu olabilirim fakat annem ve babamdan başka kimse bana emir veremez! ''Bana bir daha sakın emir verme.'' Sesim az öncekine göre baya sakin çıkmıştı. Emir verilmesinden nefret ederim!

Bir şey demesine izin vermeyerek yanından geçiyordum ki, iri eller bu sefer kolumdan tuttu. ''Ne yaptığını sanıyorsun sen!'' derken bana çatık kaşlarla bakıyordu. Benim kızmam gerekirken o neden kızıyordu şimdi? Kaşlarımı çatarak ona bu sefer ben baktım. ''Bana bak kızım, benimle oynama sana ne deniyorsa onu yap.'' Derken ona 'senin anan güzel mi?' bakışını yolladım. Kolumu çekiştirirken son anda bıraktı.

''Yok ya? Sana mı soracağım ne yapmam gerektiğini?'' aşağılayıcı tavırla söylemiştim bunu. Ne sinir bir çocuk bu böyle?

''Evet, güzelim. Bundan sonra her şeyi bana soracaksın. Bir sıkıntı mı var?'' aynı şekilde aşağılayıcı bir tavırla söylemişti. Yüzüne yumruk geçireceğim. Olmamış bu çocuk tekrar yapın.

''Birincisi, bana sakın güzelim deme. İkincisi, evet sıkıntı var, nesin sen kraliçenin kayıp kardeşi falan mı? Gerçi, o olsan bile bana asla emirlerini geçiremezsin.'' Derken üzerime yürümeye başlamıştı. ''Öyle mi dersin?'' ne oluyor ya bir dakika. Üzerime her geldiğinde ben bir adım deriliyordum. Sırtım ağaca çarptığında sessiz bir küfür ettim. Aramızda 2 santim kala durdu ve elini başımın kenarına koydu.

''Ne yapıyorsun sen?'' Kalp atışlarım anlamsız hızlı atıyordu. Yapılı gövdesinin gerildiğini hissedebiliyordum. Amacı neydi bunu şimdi? ''Neden benim dediklerimi yapman gerektiğini anlatıyorum. Güzelim.'' Son kelimeyi vurgulamıştı. Sinir şey ne olacak? Deniz kokusu buram, buram bunuma gelirken boğazımdaki yumruyu yutkunarak gönderdim. Bir kerede normal şey yaşayım arkadaş.

Gözlerim büyürken aramızdaki mesafeyi kapatıyordu. Hey! Bir dakika o kadar kolay lokma değilim ben. Refleks olarak ayağımı kasıklarına vururken küçük çapta inledi. Ona sırıtarak bakıyordum. ''Seni küçük!'' derken sesinden acı çektiğini çok kolay anlaşılırdı. ''Ne oldu canım? Canın çok mu yandı?'' alaycı tavrım onu sinirlendirmişti. Öfkeyle soludu. Kendi kaşınmıştı! Böyle şeylere alışık değildim ben! Öküz ne olacak? Sinirli bakan gözleri beni buldu. Açıkçası ürkmedim değil.

''Seni bir elime geçirirsem!'' derken ayaklanmaya başlıyordu. Korkudan hızla çadıra koştum, yoksa bu çocuk beni öldürürdü. Çadırın fermuarını açmamla, içine girip kapamam bir oldu. Perrie çoktan uyumuştu. Olan bitenden haberi yok kızın. Hızla yatağıma kurulurken gözlerimi yumdum. Ölmeden önce günün doğması için bildiğin dua ettim. Bu çocuk bana asla emirlerini geçiremeyecek! Asla!

Hımmm bu düzenlemeyi de bitirdim. Bu arada, HAYIRLI RAMAZANLAR HERKESE.

YURT DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin