SÜPRİZ -17-

1K 57 2
                                    

Hediyeleri açtıktan sonra on ikiye beş kala pasta getirdiler. Üzerinde yine almanca 'iyiki doğdun' yazıyordu. Gavurlar işte. Bende onların doğum günüsünde türkçe 'İyiki Doğdun' yazmazsam şerefsizim. İbnelik değil mi?

"Ne dileyeceksin?" diye sordu İrem. Bunu düşünmemiştim. "Vini Uehara'yla evlenmek istiyorum." dediğimde Deran uzaktan nah işareti yaptı. Gözlerimi kısarak bir süre ona baktım. "Bence Francisco'nun beni öpmesini dileyebilirsin." gözlerimi devirdim.

Pastayı üfledikten sonra alkışların sesi duyuldu. Daha sonra gözlerimi kalabalığa gezdirdim. "Eee? Hediyelerimi verin artık."

Hediyelerin çoğunu açtıktan sonra Deran karşımda dikildi. "Gel hediyeni vereceğim." dediğinde peşinden gittim. Hiç birşey göremeyince yüzümü ona döndüm. "Hani hediye?" dediğimde çapkınca sırıtışını gördüm. İçkinin verdiği sarhoşlukla zaten başım dönüyordu. Muhtemelen yarın yaptıklarım yüzünden dışarı çıkamayacaktım.

"İşte burada." deyip yüzümü ellerinin arasına aldı ve öpmeye başladı. Sarhoşluğun verdiği etkisiyle hiç utanmadan karşılık veriyordum. Benden ayrıldığı sırada dudağımı ısırdım.

Deran'ı öptüm!

***

"Şimal!" İrem'in sesini duyduğumdan hemen sonra kafama bir darbe yemiştim. Yatağımdan kalkarken yüzüne aval aval bir süre baktım. "Ne vuruyorsun lan?" Heyecanlı bir şekilde karşıma geçti. Uyurken birşey mi kaçırdım?

"Anan is watching." gözlerimi kapamamla ani bir şekilde açmam bir oldu. "Ne dedin sen?" gözlerim yuvalarından çıkacak kadar büyüdüğünde şaka olması için bütün dualarımı saydırıyordum.

"Anan diyorum geliyor. Az önce telefonda konuştuk. Doğum günün için geliceklermiş. Şimdi sen neden beni aradı diye sorarsın, süprizleri varmış." ağlayacak gibi olduğumda dudağımı büzdüm. Annem gelirse kamp bitti demektir. Kamp bittiyse eğlence bitti demektir. Eğlence bittiyse Deran bitti demektir. Deran bittiyse biz bittik demektir. Biz bittiysek annemin terliği gelecek demektir.

"İrem! Yaşayacak mıyım doğru söyle? Ne yani kamp bitti mi şimdi? Aptal kuzenim mi gelecek şimdi? Ben ölecek miyim şimdi?" diye çıkıştığımda dudağımı iyice büzdüm. İrem bana saf saf bakarken devam ettim.

"Ne bakıyorsun oğlum? Biz gidersen sende Okan'ı göremeyeceksin." söylediğimden sonra biraz durdu. Ani bir hareketle yerinden fırladı. "Ne demek Okan'ı göremeyeceğim? Ya biz daha evlencektik! Okan'ı istiyorum." dedi oda benim gibi dudağını büzerek. Beraber ağlarken İrem'in aklına dahi bir fikir gelmişçesine elini şıklattı.

"Buldum! Hadi Okan'ı valize sokalım." dediğinde kafasına yumruğumu indirdim. Tüm bunlar beni mi bulur ya? "Ulan geri zekalı! Oradan bakınca japon çizgi film karakteri gibi mi duruyoruz?" dediğimde umuz silkti.

Daha fazla kalmak istemediğimden üzerime beyaz diz üstü elbise çektim. Dışarı çıktığımda herkesle vedalaşmak için çağırdım. İlk sarı çiyam kız gülerek geldi.

"Oh be! Kurtuluyor muyum şimdi senden? Sakın geri gelme." kahkaha atıp dururken yüzüne yumruk indirmemek için zor tuttum. "Ay canım senin için üzülüyorum. Hep teksin istenmiyorsun. Bu arada gitsem bile seni Deran'ın 5 metre yakınında görmeyeceğim anlaşıldı mı? Yoksa seni çok pis benzetirim bir daha oturamazsın." sinirli çıkışımdan sonra gözlerini devirdi. İrem yanıma geldiğinde ters ters bakıyordu. Kulağıma eğilip konuştu.

"Dalak mı?" diye sorup kaşlarıyla kızı işaret etti. "Yok böbrek." dediğim de ise beş dakikalık anlamsız bakışmamız oldu.

Teker teker vedalaştığımda Deran'ı gördüm. Vedalaşmasam olmaz mıydı sanki? Bir süre bakışmamızdan sonra kendimi tutamadım.

"Sarılsana şapşal!" deyip boynuna atladım. Kemiklerim kırılana kadar sıktığında bende onunkini sıktım. Yanağıma öpücük kondurup kulağıma eğildi,

"Merak etme, minik. Tekrar görüşeceğiz." dediğinde anlamsızca bakıyordum. Ne kadar da emin konuşuyor! Dudağıma minik bir öpücük kondurup göz kırptı. Afallamıştım tek kelimeyle. Ancak şimdi çok daha büyük sorunlarım vardı. Annem buraya geliyor!

Otobüse bindiğimizde telefonla oynuyordum. İrem bana dönüp baktığında oyuna odaklıyım hala. "Ne oynuyorsun?" diye sorduğunda beş saniye cevap vermedim.

"Ananı Avradını." diye söyledim hemen. İrem kaşlarını çatıp bana baktı, "Ne sövüyorsun geri zekalı!" dediğinde kafamı kaldırıp baktım.

"Ya aa oyununun açılımı Ananı Avradını değil mi? İki saattir sövüyorum oyuna." dediğimde gözlerini devirdi. "Geri zekalı!" deyip önüne döndü. Bende omuz silkip oyuna geri döndüm.

"Al işte senin yüzünden yandım!" diye çıkıştım ona. Sinirle telefonu kapattım. "Ben ne yaptım mal?" diye o da çıkışınca omuz silktim. Otobüs durduğunda kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu. İrem'le beraber indiğimizde dahada büyümüş bir aileyle karşılaştım. Karşımda biz ona o bize bakıyordu.

"Anne?"

***

"Ya anne kaçıncıya soruyorsun? Yapmadım işte!" annemin sekiz yüz beş bininci sorusundan sonra bağırmıştım. Sürekli bana birilerine yanlış birşey yapıp yapmadığını soruyor. Ne alakaysa artık!

"Sus cevap verme bana." diye söylendiğinde gözlerimi devirdim. Biri beni kurtarabilir mi lütfen? İçeriden teyzem geldiğinde ona 'help me' bakışını atıyordum. "Teyze seni Allah gönderdi. Yardım et bana." deyip oradan sızıştım. Teyzem bana anlamayan bakışlar atarken İrem'in yanına varmıştım.

"Kalk kız, dışarı çıkalım." dedim. İrem yüz üst bir şekilde yatıyordu. Uyumaktan başka birşey düşünmez tabi. "Git ya başımdan." diye elini savurdu. "İyi be." deyip odadan çıktım. Bende tek başıma gezerim. Sanki size kaldım! Hah!

"Anne! Ben çıkıyorum." dediğimde istifini bozmadan cevap verdi, "Çıkarken çöpleride at."

REALLY?

"Ya bu çöpler Almanya'ya kadar nasıl geliyor arkadaş!" diye sitem ettikten sonra çöpleri alıp dışarı çıktım. Yakındaki bir çöp kutusuna attım. Bir süre sonra telefon çalmaya başladı. Annemin aradığını görünce hemen açtım.

"Efendim?"

"Kızım şimdi sen bilmezsin burayı. Dikkat et. Ortalık psikopatlarla kaynıyor. Başımıza iş açtırma şimdi. Eve de erken gel kırarım yoksa ayaklarını." der demez telefon kapandı. HARİKA!

Şunu belirteyim öncelikle. Anneme göre bütün herkes;
Tinerci
Sapık
Psikopat
Ve hepsinin de bir hedefi var; BEN!

YURT DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin