~FİNAL~

937 34 10
                                    

Yeni yılınız kutlu olsun! Nice seneleree!

12, 13, 14, 15.... Ne mi sayıyorum? Sessizliği. Tam tamına 15 saniyedir susuyoruz. Kaşımda kıç kadar eteği olan kızlar Deran'ı kestiği için sayıyorum. Siyah saçlı olan bize doğru adım atacağında elimde dur işareti yaptım. Yani demek istiyorum ki 'BİTCH, PLASE.'

Deran'ın elini sıkıca kavradım ve öldürücü bakışlarımı yolladım. Size yedireceğimi mi zannediyorsunuz? Zor buldum, nah kaptırırım. Benim o. Benim. BEN. ŞİMAL.

Deran ani elini tutuşuma şaşırmıştı. Daha sonra baktığım tarafa kafasını çevirince sırıttı. O da elimi daha çok sıkarak karşılık verdi. Karşımdakilere piç gülüşümü yaptım. Kız gözlerini devirerek kızla konuşmasına devam etti. Deran'ın telefonu titreştiğinde kim olduğuna bakmadan kulağına götürdü. Almanca birşeyler konuştu ama ne söylediğini anlayacak kadar almancam iyiydi.

"Ne var? Hayır, burada değil. Ne diyorsun? Teker teker konuşsana! Senin ayak işlerini neden ben yapıyorum? Siktir et. Söyle ona bir yere ayrılmasın, geliyorum." deyip telefonu haşınla kapattı. Meraklı gözlerim onu izlerken bana kısa bakış atıp çıkışa doğru yürümeye başladı. Peşinden benide sürüklüyordu. "Nereye gidiyoruz?"

Tepkisiz.

"Hey! Nereye gidiyoruz dedim." sesim öncekine göre daha sertti.

Tepkisiz.

"Şu lanet olası gittiğimiz yeri söylemeyi düşünüyor musun?!" Bu sefer bağırmıştım. Cidden bu çocuk bende sabır bırakmıyordu. "Az çeneni kapalı tut. Gidince öğreniceksin zaten." Harika! Eski emir savuran Deran geri dönmüştü. Muhteşem ya!

Yol boyunca tek kelime etmemiştik. Arabayı barın karşısıdaki yere park etmişti. "Burada bekle." deyip arabadan indi. Hayır, neden onun dediği oluyormuş? Sinirle kapıyı açıp çıktım. Onun girdiği barın yanındaki ara sokağa doğru yol aldım. Karanlık ve ıssız bir yer oluşu beni korkutmuyor değildi.

Lanet olsun.

"Bir kerede lafımı dinlesen olmaz değil mi?" arkamdan gelen sesle olduğum yerden sıçramıştım. Omuz silktim. "Her neyse, Nico'yu alıcam şimdi. Yerinden kıpırdarsan şakam yok yolun geri kalanını yürüyerek gelirsin."

İtiraz edecek olsam da yürüme fikri hiç cazip görünmediği için sustum. Bana muzip bir sırıtış göndererek ara sokaktan çıktı.

Hop! Bir dakika, Nico kız mıydı? erkek miydi? Nicola da olabilirdi, Nicolas da. Arasındaki fark çok büyüktü. Eğer kız ise ve sızmış ise, Deran sen bittin oğlum!

Yaklaşık 10 dakikalık bir zaman dilimi sanki 2 saat geçmiş gibi geliyordu. Deran kolunu -erkek- Nico denen çocuğa atmış geliyordu. Derin bir nefes almıştım. Eğer o kız olsaydı ne yapacağımı tahmin bile edemezdiniz.

"Arabanın anahtarları sağ arka cebimde onu al ve kapıyı aç bize." diye komut verdiğinde zaman kaybetmeden yanlarına gittim. Deran'ın arka cebine elimi soktum ve anahtarı çıkardım.

Tamam poposuna değmiş gibi birşey oluyordum.

Arabayı aç seni sapık!

İç sesimin uyarışı üzerine kendime gelip arabayı açtım. "Kafam bir milyon, siz bir milyon eder misiniz?"

Çocuk körkütük sahoştu. "Ulan Nico, sen ayıl bak ne fanteziler uyguluyorum suratına." Bu halleri istemeden kıkırdamama sebep olmuştu.

"Kapa çeneni ve öp beni sadece." deyip kahkaha attı Nico. "Hay senin ebe..." küfür edeceği sırada benim burada olduğumu anladı ve küfürleri ağzına geri tıkadı. Efendi çocuk. Koltuğa yayıldığında kapıyı kapattık. Zaman kaybetmeden bende sürücü koltuğunun yanındaki yerimi aldım. Şu hale bak, düğün kıyafetleriyle ortalıkta geziniyordum.

"Ooo bu güzellik de kim?"

"Dedem, rahmetli." derken sabır dilercesine kafasını yukarı kaldırdı. "Dedenin dönek olduğunu ve bu kadar çekici olduğunu bilmiyordum."

"Ölümüne mi susadın lan? At kafası!" tamam buraya kadar!

"Ölüm ölüm dediğin nedir ki be gülüm. Ben senin için yaşamayı göze almışım."

"Ne kadar komiksin sen öyle." dedi Deran ve devam etti. "Paket yapta evde gülelim."

"Hey! Bende buradayım, şu anlamsız laf atışmalarınıza bir son verseniz de bir an önce düğün salonuna gitsek?" Deran olumlu anlamda kafasını salladı fakat direksiyonu sıktığından ne kadar gerildiğini anlayabiliyordum.

"Düğününe beni de çağır sevgili... Yaşlanmışsın be moruk. Küçük Deran'cık hala iş görüyor mu?" diye laf attı Nico. İşler iğrençleşmeye başlamıştı. "Görüyor, görüyor. Hatta senin üstünde deneyeceğim birazdan."

Yaşasın görünmezlik!

"Üzgünüm moruk tipim değilsin." dediğinde Nico, düğün salonuna -çok şükür- gelmiştik. Kazasız belasız bir şekilde kimse zarar görmeden buradaydık! "İn lan aşağıya, pezevenk."

Cidden bu erkeklerin anlaşma şeklini hiçbir zaman anlayamayacağım. Ota boka küfür ediyorlar ki bu kelimeler onların dilinde bir iltifattı. İletişim bozukluğu var bikere abi. Hayır, yanında ben olmasam ohoo...

Her neyse konumuza dönelim.

"Telefonunu versene iki dakika." dedi Nico Deran'a. Verip vermemek arasında kalmıştı. Bir piçlik belirtisi aradı ama emin olamadı. "Ulan bir ibnelik yap, seni ananın karşısına tanınamayacak şekilde çıkartırım." deyip telefonunu uzattı. "Sakin ol be kardeşim. Ne haddime ibnelik yapmak. Alınıyorum sen böyle deyince." gözlerini devirdi. Birşeylere girip daha sonra çıktı. Telefonu geri uzattı. "Boşver."

Deran ona anlamsızca bakarken kapının girişinde İrem belirdi.

"Nerdesin be kızım? İki saattir seni arıyorum. Ayrıca an..." üçümüzü birden görünce şaşkına döndü. "Ne halt yiyorsunuz lan siz?" deyip aramıza karıştı.

Manyaklar diyarına hoşgeldin, İrem!

"Boşversene. Ben bile ne olduğunu tam çözemedim." deyip omuz silktim.

"Tanıştırmadım değil mi henüz?" dedi Deran. "Bu Nicolas kısaca Nico diyoruz. Kendisi benim kuzenim olur. Baya piç birisidir."

Aynı sen canım ya.

"Cidden gururumu okşuyorsun. İnsan kuzenine hiç piç dermi?" o kişi Deran ise evet!

"Lanet olsun!" deyip biraz ilerideki ağacın oraya koşturdu. Öğürme sesi geldiğinde yüzümü ekşilttim. Evet, tahminlerinizin üzerine kusuyordu.

"Allah'ın sopası yok ki!" diye iç geçirdi Deran.

***

"Anne bu kadarını da kabul edemem kusura bakma!" ellerimi masaya vurmuştum. Evet, canımın biraz terlik çektiği doğrudur. "Ya güzel yavrum ne olur itiraz etmesen. İşler yoluna girsin seni alıcam zaten yanıma."

Bla bla bla.

Daha fazla dinlemek istemediğim için sinirle odama çıktım. Şaka gibi ya! Cidden bir bu eksikti. Var mı arttıran?

Sizin için olayın başına dönelim. Annem Türkiye'ye geri dönüyordu. Dönsün dönmesine ama yanında beni neden görürmüyordu? Yurdumu özledim ben! O gıcırtılı yatağımı, aptal man kafa sınıf arkadaşlarjmı hatta o lanet komşu çocuğunu bile özlemiştim. Durumun ciddiyetini anlatabilmişimdir umarım.

Asıl sorun o da değil. Asıl sorun, benim burada eğitim alacağımdı. Aynen yanlış duymadınız. Burada eğitim almaktan bahsediyorum.

MÜKEMMEL BİR DURUM YA(!)

Bölümü nasıl buldunuz? Lütfen yorumlarınıza düşüncelerinizi söyleyin. Beğendiğiniz, beğenmediğiniz herşeyi söyleyin. Hatalarım belki olabilir bunları belli ederseniz gerçekten mutlu olurum.

İlginizden dolayı minnetârım.

Teşekkürler hepinize!

YURT DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin