ELEMAN BEY -21-

885 44 1
                                    

Bölüm kısalığından dolayı özür dilerim. Aksaklıklar oldu anca bu kadar yazabildim. Telefonlada yazınca böyle oldu.

İyi okumalar...

"Şimal!" bir cismin yatağımda zıplamasıyla, kısa bir havada uçuş yaşayıp zemine yapıştım. Zemini yalayıp yutarken ne olduğunu hala anlamamıştım. "Kanka, iyi misin? Uyandırayım dedim havada samuray gibi uçup, sülük gibi yapıştın." İrem'in sesini duyduğumda pataklama sezgisi veriyordu. Zeminle ilişkimizi yarıda kesip doğrulduğum.

"Ne var lan? Ayarına soktuğum." uykulu sesimi ben bile tanıyamazken ayağa kalktım. "Hiç, öyle uyandırmak istemiştim. Geri yatabilirsin." dediğinde ciddi mi diye yüzüne baktım. Yok, mimik dahi oynamıyordu.

Kaşlarımı çatıp ölümcük bakışlarımı yolluyordum. İrem'in gözleri büyürken geri geri gidiyordu. "Beni bunun için mi uyandırdın lan! Ananın karnından çıkarken kafa üstü mü düştün İrem? Allah'ım Yarabbim." diye gürlediğimde duvara yapışmıştı gerilemekten.

"Ya akşam uyuyayım dedim. Koyunları sayarken otuz dört tanesi çite takılıp düştü. Sinirden uyuyamadım lan." Allah'ım beni uyandırmasının sebebine bak. Öfkeyle solurken ona ağır adımlarla yaklaşıyordum. O da korkudan ayaklarını götüne vura vura, Usain Bolt'a taş çıkartacak şekilde koştu.

Üstümü değiştirip aşağıya indim. İrem'le alışverişe çıkıcaktık. Annem de eski huyunu kaybetmeden sürekli beni, bizi uyarıyordu. Bakınız;

"Kızlar yabancılarla konuşmak yok." Aynen Almanya da Türk insan bulup konuşabiliriz ama.

"Anne."

"Kimseden birşey almayın." beni dinlemeden uyarılarına devam ediyordu. "Anne."

"Eve geç gelmek yok. Alkol almak hiç yok." iyiki söyledin anne sabahın körünce içki içecek kadar malız çünkü. Sağol. "Anne."

"Erkeklerle iletişime geçmekte yok." dediğinde sabrımın sonuna gelmiştim. "ANNE!" diye gürlediğimde o da bağırarak karşılık verdi.

"Bağırma bana milletin içinde!" dediğinde gözlerimi devirdim. "Ne kadar da türk annesi." Kayla'nın sesimi duyduğumda tekrar gözlerimi devirdim. "Alt tarafı bir alışverişe çıkıyoruz. Kaç yaşıma geldim hâlâ uyarıyorsun beni."

Gördünüz mü?

Çok geçmeden İrem'le bir mağazaya girdik. Orada erkek bir görevli bize eşlik etti. İrem ise kıyafet yerine çocuğun baklavalarını kesiyordu.

"Böyle bir modelimiz de var." İrem'e siyah bir elbide göstertiğinde çocuğun suratına bakmaya devam ediyordu. "Ne kadar da baklavalısınız, eleman bey." söylediği söz karşısında birkaç kez gözümü kırpıştırdım.

ELEMAN BEY Mİ?

Hızla kolundan tutup dışarı çıkardım. Bu kızın aklı yerinde falan değil. Bana anlamsız bakışlar atarken konuşmaya başladım.

"Beyin özürlüsü arkadaşım benim. Eleman bey ne lan! Hem sen neden yavşıyorsun? Okan'la ayrıldınız mı?" birden verdiğim tepki sonrası kısa bir iletişim kesikliği oldu.

"Önceki çıkışmalarını es geçiyorum ve hayır Okan'la ayrılmadık. Beni aramadı bir kere! Kesin bad boy ol dedim diye bunlar hep." ağızımdan bir 'ha' kelimesinin çıkmasına engel olamamıştım. O sırada telefonu çalmaya başladı. Ekrana baktığında gözleri irileşmişti.

"Okan arıyor lan! Kötü çocuk falan değil bu. İyi insan lafın üstüne gelir, kötü değil!" diye söylendiğinde gözlerimi devirdim.

Mal olduğunu söylemiştim değil mi?

"Naber, Okan?" diye açtığında etrafta gözlerimi gezdirdim. O sırada benim telefonum titreşti. Cebimden çıkarıp kim olduğuna baktığımda tabiki de annemdi. Çok bekletmeden kaydırıp açtım.

"Efendim anne?" ince ses tonumu kullanarak konuşmuştum. "Şimal, İrem'le hazır avmdeyken kendinize elbise bakın. Yarın akşam düğün var." dediğinde kaşlarımı çatmıştım.

"Ne düğünü?" diye sordum bu sefer. "Dayının kızı evlenecek. Hadi tutma beni, işim var." deyip suratıma kapadı. Beril abla mı evleniyordu şimdi? Gerçi kız çok güzel. İrem'de telefonu kapattığında hızla kolundan çekip mağazaya soktum.

"Dayımın kızı evleniyor. Düğün var yani anlayacağın." diye açıklama yaptığımda kafasını salladı.

Hadi bakalım, düğün yerini yıkacağız!

YURT DIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin