İyi bayramlar canlar! 😘
**********
Odasında yarım bıraktığı resminin karşısında dikilmiş devam edip etmemeyi düşünürken çalan kapının sesiyle irkildi Feray. Bileğindeki saate baktığında oldukça geç olduğunu gördü ve kapıyı açmak için koridora çıktığında ister istemez tedirgin oldu. Gözünün birini kapının deliğine dayayarak kim olduğunu görmeye çalıştı ancak kimseyi göremedi.
"Kim o?" diye seslendi kapıya doğru.
"Benim Leyla." diye seslenen genç kızın sesini duyduğunda şaşırdı. Bu kadar geç bir saatte neden gelmişti ki? Hemen kapıyı açarak ayaklarının dibinde valiziyle duran Leyla 'ya bakakaldı Feray. Genç kızın gözleri ağlamaktan şişmiş, dudağının kenarı morarmaya yüz tutmuştu.
"Leyla bu ne hal?" diye elinde olmadan yüksek sesle konuştu Feray. Onun sesine yeni uykuya dalmış olan Fatma Hanım da odasından koşar adım çıkıp geldi.
"Feray ne oluyor kızım?" diye sordu. Genç kız annesine cevap vermeden önce Leyla 'yı kolundan tutup içeri çekti. Eğilip yerdeki valizini de içeri aldıktan sonra kapıyı kapatıp kilitledi. Konuşmadan salona geçip oturduklarında Leyla' nın dudakları titreyerek gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı.
"Bu saatte gelip rahatsız ettiğim için özür dilerim." dedi çatallaşan sesiyle.
"Ne rahatsızlığı canım, unuttun mu burası senin de evin. İstediğin zaman gelirsin. İyi görünmüyorsun, birşey mi oldu Leylacığım?" Genç kızın hali hiç iyi görünmüyordu.
"Annemle tartıştık biraz." dedikten sonra hıçkırarak ağlamaya başladı Leyla. Tüm vücuduna kontrol edemediği bir titreme gelmişti. Konuşmak istiyor ancak boğazına oturan yumrudan nefesini bile zor alıyordu. Feray genç kızın durumunun daha kötüye gittiğini, sinir krizi geçirdiğini görünce aklına ilk gelen şeyi yaptı ve Alp'in kapısına gitti. İki kez zile bastıktan sonra içeriden duyduğu sesle kapının açılmasını bekledi.
*********
Yekta, aklında takılı kalan genç kızı bir kez daha görüp, Adana'ya gitmeden önce onunla konuşma isteğine gem vuramadığından, uçağının kalkmasına iki saat kala Alp'in kapısında buldu kendini. Onu karşısında gören şaşkın genç adama yeni açılan şubeyle ilgili sormak istedikleri bahanesini uydurarak eve girdi.Yarım saati aslında hiç de endişe etmediği birkaç küçük sorunu konuşarak tüketirken bir yandan da Feray 'ı nasıl bir bahaneyle görebileceğini düşünüyordu. Ancak aklına pek de geçerli bir sebep gelebilmiş değildi. Şu ana kadar hiçbir kadınla görüşmek için bahaneye gerek duymamıştı ama nedense Feray' a karşı o kadar rahat davranmaması gerektiğini düşünüyordu. Hayatına çok fazla kadın girmemiş olsa da girenlere de iş ya da ilişki, sebep her neyse doğrudan niyetini söylemişti.
Feray'la tanışma sebepleri iş olsa da genç adam onu görür görmez bu durumun daha farklı bir boyuta taşınacağına emin olmuştu. Kendini ve hislerini iyi tanıyan biriydi Yekta ve bu genç kızın hayatında kalıcı bir iz bırakacağından hiç şüphesi yoktu. O ana kadar otuz yıllık hayatı boyunca hiçbir kadından o derece büyülenmemişti. Sadece genç kızın konuşurken bile kendini gizleyen hali, mesafeli duruşu ona yaklaşmasını zorlaştıracak gibi görünüyordu. Bu da genç adamı endişelendiriyordu.
Çünkü ister iş ister ilişki olsun sonucu olumlu olmayacak hiçbir şeyin peşinden koşmaktan hoşlanmazdı Yekta. İş söz konusu olduğunda çok fazla ince eleyip sık dokur asla zarara uğrayacağı bir karar vermezdi. Zaten buyüzden değil miydi babasının, onun her kararını sorgusuz sualsiz onaylamasının sebebi.
Hoşlandığı kadın için ise pek fazla uğraşmasına gerek olmazdı. Sadece birkaç küçük söz ya da davranışla niyetini belli eder, kadından da olumlu bir yaklaşım görürse ki, hiç tersi olmamıştı, devam ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERAY
General Fiction"Gitme sana muhtacım, gözümde nursun, başımda tacım, muhtacım. Beni öldür öyle git, yaşamak için senin sevgine muhtacım." "Muhtacım" tek kelime ne de güzel anlatır insanın içini. Nasılda kalbini göğsünden söküp verir karşısındakinin ellerine. Nasıld...