7. BÖLÜM

301 33 11
                                    

Önce bakışlarını kaçırdı sonra da bir adım gerileyerek Yekta'nın tutuşundan sıyrıldı Feray.

"Afedersiniz  arkamda olduğunuzu farketmedim." dedikten sonra kızaran yüzünün görülmemesi için başını Leyla'nın olduğu söylenen odaya çevirdi. Kapalı kapıya bakması çok saçmaydı farkındaydı ama Yekta'nın yüzüne de bakamayacak kadar utanmıştı.

"Şuraya oturup bekleyelim." diyen genç adamın eliyle gösterdiği koltuklara baktı ve başını aşağı yukarı sallayarak gidip oturdu. Yekta da hemen onun yanındaki koltuğa oturdu.

Konuşacak bir şeyinin olmadığı biriyle yan yana oturmak çok rahatsız ediciydi genç kız için. Belki sıradan biri olsaydı yanındaki... sahi neden sıradan değildi ki? Alelade bir insandı işte o da. Birkaç saniyeliğine bakışlarını Yekta'ya çevirdi ve onunla göz göze geldi. Değildi işte alelade falan değildi, böyle bakılır mıydı insanın gözünün içine içine. Sanki biraz daha baksa ruhunu bedeninden çekip çıkaracakmış gibi ürkütücü geldi genç adamın bakışları ona. Hemen gözlerini kucağına indirerek kendince ruhunu kurtardı Yekta'dan. Neden öyle bakıyordu anlamıyordu ama ona kendi galerisinde resimlerini yapabileceğini ve doğru teknikleri kullanmasına yardım edeceğini söylemesi, hatta daha fazlası resimlerini birkaç ay sonraki karma sergisinde sergileyebilme imkanı tanıması çok büyük bir yardımdı Feray için.

Yabani gibi davranarak kabalık ettiğini düşündü bir an ve huzursuzca yerinde kıpırdandı. Sırf arada Alp Bey olduğu için bu kadar imkan sağlayacak olan bir adama bu şekilde davranarak hem nankörlük etmiş hem de belki Alp Bey'i ona karşı mahcup etmiş olacaktı. Elinden geldiğince biraz daha normal davranmaya karar verdi genç kız. Peki içindeki o tuhaf his ne olacaktı? Henüz ikinci kez biraraya geldiği bu adam ona baktıkça, temas ettikçe kaçası geliyordu. Neyse belki zamanla alışırım diye içinden geçirirken Leyla'nın bulunduğu odanın kapısı açıldı ve Alp dışarı çıktı. Feray hemen oturduğu yerden kalkarak genç adama ilerledi.

"Leyla nasıl?" diye sordu. Sıkıntılı görünüyordu Alp.

"Tahmin ettiğimiz gibi, sinir krizi geçirmiş. Serum taktılar, uyuyor şimdi. Serum bitince çıkabilirmişiz." diye yanıtladı Alp, ikisine de bakarak. Yekta sıkıntılı görünen arkadaşının omzuna elini koyarak hafifçe sıktı.

"Sen de bizim yüzümüzden uçağını kaçırdın." diye mırıldandı genç adam Yekta'ya.

"Önemli değil, arayıp toplantıyı bir iki saat ertelemelerini söyler, sabahki uçakla giderim." dedi Yekta ve ekledi.

"Hadi gelin burada beklemenin bir faydası olmaz. Kafeteryaya gidip çay içelim."

"Siz gidin ben Leyla'nın yanında kalayım, belki birşey gerekir hem uyanırsa tedirgin olmasın."

Yekta, Alp'e sadece başını sallayarak yanıt verdikten sonra eliyle Feray'a önden ilerlemesini işaret etti. Genç kız sesini çıkarmadan yürümeye başladı, bir kez daha onunla yalnız kalmamak için itiraz etmek istememişti.  Kafeteryanın ne tarafta olduğunu bilmiyordu Feray. İlk koridorda dümdüz ilerlemeye başladı. Birkaç metre gittikten sonra sağa bir dönüş vardı. Genç kız ne tarafa gideceğini bilmediğinden tedirgin bir duraksama yaşayınca Yekta sağdaki koridora yönlendirmek için elini beline koyarak hafifçe o yöne çekti. Feray'ın uysal tavrına şaşırdı bir an Yekta ama hoşuna da gitti. Kafeteryaya girip boş masalardan birine oturduktan sonra aç olup olmadığını soran Yekta'ya;

"Aç değilim, çay yeterli." diyerek cevap verdi Feray.

Arkasını dönerek görevlinin yanına ilerleyen Yekta iki dakika sonra elindeki tepsiyle geri geldi. İkisi için çay ve küçük keklerden almıştı genç adam. Feray'ın çayını tepsiden alarak önüne bıraktı.

FERAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin