9. BÖLÜM

274 30 21
                                    

Püfür püfür esen rüzgar ve uzaktan da olsa görünen denize karşı içilen mis gibi demini almış çay. Annesinin pamuk elleriyle yaptığı gözlemesinden bir ısırık daha alıp tekrar çayını yudumladı Feray. Bu sabah yatağında gözlerini açtığında miskin bir rahatlık vardı üzerinde ve hala devam ediyordu. Sanki hayatındaki herşey yoluna girmiş, hiç sorunu yokmuş gibi tuhaf bir huzur içindeydi. Yanında oturan Leyla'ya baktığında onun da üç gün öncesine göre daha iyi ve sakin göründüğünü düşündü. Aklından geçenleri az çok tahmin edebiliyordu ama ona rağmen güçlü görünüyordu Leyla. Genç kıza gülümseyerek bakışlarını annesine çevirdiğinde onun da Leyla'yı ve onu izlediğini gördü. Göz göze geldiklerinde kıkırdamadan edemedi. Annesi Fatma Hanım da aynı şekilde karşılık verirken, Leyla önce şaşkınca ikisine bakmış sonra o da katılmıştı sebepsiz gülmelerine.

"Anlaşılan bugün hepimizin kayfi yerinde." dedi Fatma Hanım halinden memnun ifadesiyle. Bir haftadır direndiği bunalımlı halinden biraz olsun çıkmayı başarmış gibiydi ve hala da çabalıyordu. Ona asıl güç veren kızının yüzünde gördüğü gülümsemesiydi. Bu eve geleli henüz dört gün olmasına rağmen çabuk benimsemişlerdi. Sebebini de açıkça söylemeselerde üçü de biliyordu kendi içlerinde.

Fatma Hanım ve Feray için, seviyor olsalar bile orada bulunma sebeplerini asla unutmadıkları kasabadan çıkmış olmak, yeni bir hayatın umudunu yüreklerinde taşımak ve ilk kez birilerinden kaçmak için değil hayatlarını güzelleştirmek için bir adım atmış olmanın verdiği hesapsız mutluluktu sebep.

Leyla için ise üç gecedir kavgasız uykuya dalmak, oturduğu sofrada lokmaları boğazına dizilmeden huzurla yemeğini yiyebilmek, Fatma Hanım gibi kendi annesine hiç benzemeyen bir annenin şefkatiyle sarmalanmış ve Feray gibi sorgusuzca ona kucak açmış iyi bir arkadaşa sahip olmanın verdiği güven duygusunu ilk kez hissedebilmekti sebep.

"Sanırım öyle." diyen Feray'a gülümseyerek baktı Leyla ve o da aklından geçeni söyledi.

"Bence de öyle."

"Kahvaltıdan sonra birlikte dışarı çıkalım mı Leyla? Buraları hiç bilmiyorum biraz etrafı, otobüs durağını falan gösterirsin bana."

"Olurdu aslında ama benim ofise gitmem lazım. Dönünce çıksak?"

"Bugün cumartesi, haftasonu da mı çalışıyorsun?"

"Normalde çalışmıyorum ama iki gündür gidemedim ve pazartesiye yetişmesi gereken bir dosya vardı. Onu alıp evde çalışayım diye düşündüm."

"Tamam o zaman sen dönünce çıkarız." dedikten sonra Feray kahvaltısına devam etti.

Pazartesi Feray sanat galerisinin atölyesinde çalışmaya başlayacaktı ve oraya nasıl gidip geleceğini bilmiyordu. Durak nerede, hangi otobüse binecek, nerede inecek... hepsini öğrenmesi gerekiyordu ki bu koca şehirde kaybolmasın. Sofrayı topladıktan sonra Leyla dediği gibi ofise gitmek üzere çıktı. Fatma Hanım da ilaçlarını alıp uzanmak için odasına çekildi.

Feray bir süre yeni tablosunun başında oyalandıktan sonra elindeki boya paletini sehpaya bırakıp balkona çıktı. Sıkılmıştı, şimdi Muğla'da olsa bisikletine biner deniz kenarında biraz dolaşır, komşularla laflar vakit geçirirdi. Balkondan eğilerek aşağıya baktı birden ve 'neden olmasın' diye geçirdi aklından. Çok karmaşık görünmüyordu yollar, fazla uzaklaşmadan biraz dolaşabilirdi. Binanın giriş katının arka tarafında her daireye ait depolar vardı, bisikletini oraya koymuştu. Annesini uyandırmamaya çalışarak sessizce giyindi ve anahtarını alarak evden çıktı.

************************

"Yekta, erken dönmüşsün?" diye sorarken masasından  üzerinden uzanarak genç adamın elini sıktı Alp.

FERAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin