Kızların 'hadi kahvaltıya' diye bağırmalarıyla gözlerimi açtım. Elimi yüzümü yıkadım, tavşanlı panduflarımı giyip kızların yanına indim. Kahvaltı masasına oturdum. Kızlar bildiğimiz yerlerinde kıvranıyorlardı.
"Söyleyin artık."
Bunu dememi bekliyorlarmış gibi hevesle söze atladı Lisa.
"Neyi söyleyelim unnie."
Bunu beklemiyordum ama olsun öğreneceğim.
"Masaya oturduğumdan beri kıvranıyorsunuz. Söyleyin de rahatlayın."
"Unnie şöyle şey oldu. Jungkook şey etti,aradı. Ben de açtım ayıp olmasın diye Bugün işiniz yoksa piknik yapalım dedi. Biz de ne diyeceğimizi bilemedik, bir de sana soralım dedik. Ha unnie yapalım mı piknik?"
"Olmaz."
Hepsinin yüzü düşmüştü. Susmalarını fırsat bilip konuşmaya devam ettim.
"Ne zamanmış bu piknik? Saat kaçtaymış?"
"Şöyle ki unnie; bugün tatil ve bizim işimiz yok. Saat 14.30 da da piknik yapacağız, tabii onaylarsan."
"Hayır, pikniğe gidilmeyecek. Gelmeyeceğinizi siz değil ben haber vereceğim."
"Peki unnie."
Kahvaltımı bitirdikten sonra odama çıktım. Üstümü değiştirdim, oturma odasına geçtim. Her yer toplanmış tertemiz olmuştu. Bundan bahsediyorum işte, bu güzel bir fırsattı. Pikniğe gideceklerdi ama önce isteklerimi yerine gelecekti.
"Evi toplamışsınız kızlar?"
"Evet unnie, çok dağınıktı da."(RS)
Anladım gibisinden kafamı salladım. Arkamdaki yastığı Lisa eline aldı, düzeltti ve sırtıma koydu.
"Bu ne şimdi?"
"İçimden geldi unnie."
"Tamam."
Sizi gidi çakallar sizi. Bir de biz sevmiyoruz diyorlardı.
"Bunları daha önceden yapsaydınız izni daha önceden verecektim ama olsun buna da şükredin."
"Unnie sen?" (LS)
"Benim gelmeyeceğimi çok iyi biliyorsun Lisa Hanım."
"Unnie sen olmazsan başımızda kim duracak? Jisoo unniem desen Jin oppaya aşık. Biz de keza öyle. Başımızda senin olman lazım."
"Peki peki. Hadi hazırlanalım. Sen de Jungkook'a haber ver. Piknik işi tamam de."
"Hay hay."
Jisoo unniem yemekleri hazırlıyor, Lisa daha hala Jungkook ile konuşuyor. Rose kendi halinde. Ben ise onları izliyorum. Onlar gibi olmayı çok isterdim. Zaman gelince Kookların oraya doğru gittik. Piknik Kooklar'ın bahçesinde olacakmış. Karnımız aç olmadığı için kızlar biraz oynamak istediler. Kook, Yoongi ve Jin bizim kızlarla bir şeyler yapmak için gittiler. Geri döneceklerini söylediler. Jimin niye gitmedi ki? Kaçamak kaçamak bana baktığını fark edebiliyordum,çünkü aynısını ben de yapıyorum.
"Sen konuşmak istemediğini söylemiştin ama ben sanırım seninle konuşmak istiyorum."
"Ne konuşmak istiyorsun?"
"Neden bana bu kadar soğuk olduğunu ve beni neden sürekli terslediğini merak ediyorum. Konuşmaya bunlardan başlamak istiyorum."
"Çok şey istiyorsun."
"Eminim ki bunları cevaplayabilirsin."
"Ben tehlikeli biriyim, benden uzak dur."
"Ne kadar tehlikeli olabilirsin ki?"
"Seni öldürebilirim Jimin, benden uzak dur."
Jimin de bu dediğime pek inanmamış gibi durmuyordu. O sırada bizimkiler geliyor mu diye arkamı döndüm. Hepsi cama dizilmiş bize bakıyorlardı. Demek ki bunu başından beri planlamışlardı. Bu sefer gerçekten sinirlenmiştim, kızlara el hareketi yapıp yanıma gelmelerini istedim. Anlamış olacaklarki ürkek adımlarla yavaş yavaş yanıma doğru geldiler.
"Siz şimdi eğlencenize devam edin. Sizin piknikten kastınız buysa pikniğinize devam edin, yazıklar olsun."
Hemen ayağa kalktım. Önüme bakmadan koşuyordum, gözyaşlarım görmemi engelliyordu. Korna sesleri etrafta yankı yapıyordu. Kızlar bağırıyordu ama gözlerimi açamıyorum ardından da şuurumu kaybettim. Gerisi karanlık...
4.BÖLÜM BİTTİ!
Nasıldı? Beğendiniz mi?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuyoruz.
Bu arada bölümler uzun mu olsun yoksa böyle kısa kısa mı olsun?