2 gündür hastane kokusunu soluk boruma çektim. Soluduğum hava beni ruhsal manada çökertti. Lisa taburcu olmam için gerekli işlemleri yaptığını ve artık çıkabileceğini söyledi. Üzerimi değiştirip hastaneden çıktım. Sonunda temiz hava ciğerlerime dolmuştu.
"Unnie sen arabaya geç ben geliyorum."
Lisa'yı başımla onayladıktan sonra arabaya geçip gelmesini bekledim. Çok geçmeden geldi. Markete uğramışa benziyordu. Elindeki poşetleri arka koltuğa koyduktan sonra eve doğru gitmeye başladık. Eve vardığımızda zile bastım, kapıyı Rose açtı.
"Unnie! Unniem geldi!.."
Jisoo unnie de sarıldıktan sonra içeri geçtim. Salonda Jimin'i görmemle söyledikleri aklıma geldi.
"Beni ne kadar terslesende senden kopamıyorum. Galiba,galiba ben seni seviyorum."
Yüzümdeki gülümsemeyi silip odama çıktım. Kendimi kaptırmamalıydım. Eğer ben de kendimi kaptırırsam dizginleri eline alacak kimse de kalmayacaktı. Elime telefonumu alıp şarkı açtım. Dans etmenin bana iyi geleceğini düşünüyorum,ne kadar şu anda olduğum durum buna müsade etmese de... dans etmeye başladım. Dans ederken kapının açıldığını fark etmediğimden dans etmeye devam ettim. Arkamı döndüğümde Jimin'i gördüm.
"Ne zamandan beri buradasın Jimin sshi?"
"Bir 4-5 dakikadır burdayım."
Ne? 4-5 dakika mı? O zaman beni dans ederken gördü, işte bu yanaklarımın kızarmasına ve utanmama sebep oldu. Jimin'e baktığımda ne düşündüğümü anlamış olacak ki dudağının kenarları yukarı doğru kıvrandı. Hemen ciddi ifademe bürünüp konuşmaya başladım.
"Odamda hala durmayı düşünmüyorsundur umarım."
"Aslında buraya seni merak ettiğim için geldim. Çünkü eve girer girmez selam bile vermeden odana çıktın. Ben de gelip bir bakayım dedim."
"Beni merak edicek kadar gözümde değer kazanmadın ve kazanmayacaksında."
Jimin'in gözleri dolmuştu, kendini ağlamamak için sıktığını anlayabiliyordum.
"Söyleyecek başka bir şey yoksa çıkabilirsin odamdan."
"Aslında sana söyleyecek o kadar çok sözüm var ki... ne yazık ki değersiz bir insanım iyi günler."
"Ben de öyle düşünmüştüm,iyi günler."
Jimin'in odadan çıkışını izledim. Evet,çok fazla sert davranıyordum. Keşke ben de normal biri olabilseydim o zaman çok mutlu olabilirdik. Hıçkırarak ve bağırarak ağladığım için sesimim çıkmamasını umarak kafamı yastığa gömüp ağladım. Ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Nasıl onu kendimden uzak tutacaktım? En doğrusu nasıl kendimi ona bağlanmaktan koruyacaktım? Yaklaşık 2 saattir ağlıyordum. Gözlerim şişmiş ve kızarmıştı. Hiçbir şey istediğim gibi olmuyordu şu hayatta.
Karşı komşumdu, söyleyin bana birbirimizden nereye kadar kaçabileceğiz? Ağlamaktan yorulmuştum, lambayı kapatıp uykunun kollarına bıraktım kendimi.
***
Uyandığımda mutfaktan sesler geliyordu. Kızlar kesin yine şu oğlanları çağırmıştı. Umarım Jimin yoktur. Eğer varsa yine onu terslemek ve yine ağlamak zorunda kalacaktım.
"Jennie unniee?!"
Lisa'nın bağırışına kulak asmayarak gözlerimi kapattım. Kapım açıldı. Eğer oğlanlar geldiyse muhtemelen beni uyandırması için Jimin'i göndermişlerdir diye düşünmeden edemedim.
"Noona? Uyan artık! Kahvaltı hazır ama senin yüzünden yapamıyoruz,açlıktan senin şu kollarını yemeye başlayabilirim."
"Höst sen kimin kollarını yiyorsun be?!"
Diyerek ve Kook'un koluna vurarak gözlerimi pörtlettim.
"Hadi hadi hazırlan noona! Ayrıca şu unicorn lu pijama ile kahvaltıya gelmeyi düşünmüyorsundur umarım."
"Sen benim unicornlu pijamama kurban ol be! Neyse çık odadan giyineyim."
"Çabuk giyin."
Jungkook odadan çıktıktan sonra pijamalarını değiştirip kahvaltıya indim. Hepsinin gözlerinden kıvılcım çıkıyordu. Umarım beni öldürmezler. Kahvaltı masasına oturdum, tabağıma yiyebileceğim kadar kahvaltılık koyduktan sonra tün iştahımla yemeğe başladım. Tabakları bitirdikten sonra kaldırdık hep birlikte. Jisoo unniem aklımı okumuş olacak ki soramadığım o soruyu sordu.
"Jin,Jimin gelmedi. Sorun yoksa niye gelmediğini sorabilir miyim?"
"Tabii ki sorabilirsin. Şu an evde değil. Biliyorsunuz ki bizim ki biraz çapkın. Kendine sevgili yapmış şu an onun evinde."
"Ha anladın. Şey için sormuştum ben de. Hani siz hep birlikte gezerdiniz ya. Bir şey mi oldu? Onun için sordum. Yanlış anlama."
"Ha yok. Yanlış anlamam prensesim."
Jisoo unniemin kızarmasına karşın benim kalbim kan ağlıyordu. Sevgilisi vardı demek ha! Ne beklemiştim ki? Beni sevmesini mi? Doğrusu buydu zaten. En doğrusu bu... biz asla olamayacağız.
6.BÖLÜM BİTTİ!
Nasıl olmuş? Beğendiniz mi?ÖPÜLDÜNÜZ!..😘😘😘
Kelime sayısı: 594