-13

1K 241 26
                                    

Sabah kalktığımda belime kollarını sarmış, uyuyan bir Jimin gördüm. Doğru ya biz dün gece birlikte uyumuştuk. Dediği daha hala aklımda. "Seni seviyorum Jennie!"
Yüzleriniz birbirine çok yakındı ben de fırsattan istifade ederek yüzünü izlemeye başladım. Dolgun dudakları be kadar öpülesi dursa da bunu yapmayacaktım. Minik burnu, kızarmış yanakları ve almına düşmüş bir tutam saç onu fazlasıyla şirin gösteriyordu. Aniden gözlerini açmasıyla irkildim.

"Günaydın sevgilim!"

Sevgilim mi dedi o? Sanırım şurda öleceğim.

"Günaydın Jimin."

"Hadi ama bana sevgilim demen gerekirdi."

"Neden sana sevgilim diyeyim?"

"Neden mi? Biz seninle uyuduk ve sana seni sevdiğimi söyledim."

"Ee bu bana bir şey ifade etmedi nedense? Çünkü bir çıkma teklifi almadım.!"

Çıkma teklifi etmedi sonuçta bana!

"Öyle. Ne zaman ben çıkma teklifi alırım o zaman sana sevgilim derim. Şimdi iniyoruz kahvaltıya."

Kalkmaya yeltendiğimde belimdeki elleri sıklaştı.

"Biraz daha böyle duramaz mıyız?"

"Duramayız Jimin. Eğer durursak Jisoo unnie ile Jin oppa gelir ağzımızı kırar. Hadi kalk ya."

Jimin üstünü değiştirirken ben de -ona bakmayarak- yatakları topladım. Jimin odadan çıktığında ben de giyinip odadan çıktım. Jisoo unnie ile Jin oppa müthiş bir kahvaltı hazırlamıştı.

"Günaydın millet!"

"Günaydın Jenjen!"

Sandalyeyi çektim boş olan Jimin'in yanına oturdum. Tabağıma birkaç parça yiyecek koyduktan sonra iştahla yemeğe başladım. Hızlı hızlı yediğim için tıkanmıştım.

"Jimin sürahiyi uzatır mısın?"

"Tabii ki!"

Jimin'in uzattığı sürahiyi elime aldım ve bardağa su koydum. Suyu kafama dikeceğim sırada Jimin bardağın altından suyu itti ve üzerime döküldü su.

"Yah!! jimin niye böyle bir şey yaptınnn!!!"

Herkes kahkaha atıyordu ve bu benim sinirimi bozuyordu. Jimin de gülmeye başladı. Gülünce gerçekten çok tatlı oluyordu. Merak ettiğim nokta ise beni görebiliyor muydu? Çünkü güldüğünde gözleri aşırı derecede küçülüyor ve beni gördüğünden şüphe ediyordum. Gülüşmelerin bittiğini düşünüyordum ki Jimin'in söylediği şeyle herkes gülmeye tekrar başladı.

"Ama çok komikti."

Onlar gülerken ben de sinirlerini yatıştırmaya çalışıyordum. Komik değildi ve ben gülmüyordum. Masada daha gazla duramayacağımı bildiğim için

"Ben doydum!"

Deyip ayağa kalktım. Ciddi olduğumu anladıklarında gülmeyi kestiler. Ben de odaya doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Bu yaptıkları gerçekten sinir bozucuydu. Sinirlendiğimde kulaklığımı takıp son ses müzik dinlerdim, şimdi de aynısını yapacağım. Bana müzik iyi geliyordu. Fazla abartmış olabilirim olayı ama onların yaptığı da hoş karşılanabilir bir davranış değildi. Kapıyı kilitlemiş ve kulaklıkları takmıştım. Müzik açıp kopmaya başladım. Kapıyı kilitlemiş olmam rahatsız olmamı engellemiş durumdaydı. Nedense Jimin'in odama gelmesini istiyordum. Odaya göz gezdirdiğimde komodinin üstündeki telefon gözüme çarptı. Ne kadar doğru olmasa da telefonunu kurcalayacaktım. Telefonunu elime aldım şanslı olmaydım ki telefonunun şifresi yoktu. İlk önce galeriye girdim. Angelina ile hiç fotoğrafı yoktu. Galerisi neredeyse benim fotoğraflarımla doluydu. Habersiz çekilen fotoğraflarım onun telefonundaydı. Galeriye daha fazla bakmadan çıktım. Mesajlara girmeden önce rehbere bakmalıydım. Kişilerine göz gezdirdikçe sinir kat sayım gittikçe artıyordu. Neden bir sürü kızın telefon numarası doluydu? Ama kalmalıydı ileride ne olacağı belli olmaz değil mi? Beni ne diye kaydettiğini çok merak ediyordum. 'S' harfindeki 'SÜRTÜK' yazısı dikkatimi çekti. Bu isimle kayıtlı olan kişi inşallah ben değilimdir. Korkarak Sürtük kişisine tıkladım benim numaram değildi. Ben telefonunda KRALİÇEM♥️ diye kayıtlıydım. Mesajlara girebilirdim artık. Sadece benimle ve üyelerle mesajlaşmıştı. Bu hoşuma gitti. Telefonu komodinin üstüne koyarken vazoya elim çarptı ve yere düştü. Parçalarını toplayayım derken de elimi kestim. Kulaklığımı çıkarttım. Aniden kapı kırılınca başımı kapıya çevirdim. Kapıyı kıran kişi Jimindi. Baya endişelenmiş gözüküyordu. Yanıma doğru koştu ve bana sımsıkı sarıldı. Bir yandan saçlarımı okşuyor bir yandan da bana sımsıkı sarılıyordu. Bana dönüp

"Seni ne kadar merak ettim. Haberin var mı Gerizekalı!!"

Gözlerindeki korkuyu görebiliyordum, beni kaybetmekten korkuyordu. Gözlerini parmağımdan fütursuzca kayan akan kana kaydı.

"Kendine zarar mı verdin sen!!!"

"Hayır tabii ki !"

"Bu parmağın bu hale nasıl geldi Jennie?! BANA BUNU AÇIKLA!!!"

"Jimin önce sakin ol! Kulaklığım takılıydı ve müzik dinliyordum. Elim komodinin üstündeki vazoya çarpınca yere düştü ve kırıldı. Ben de toplayayım derken parmağım kesildi."

"Demek bağırmalarımızı da duymamanın sebebi kulaklıktı. Aishh sevgilim ben gerçekten çok korktum sana bir şey olacak diye!"

Jimin'e sımsıkı sarıldım o da kollarını belime doladı, kokumu içine çekti. Bir süre öylece durduk ve birbirimize iyice yaklaşmıştık. Dudaklarıma yapıştı. Şu an duvara yapışık ben ve benim dudaklarıma yapışık Jimin... Ah kalbim bu kadar hızlı atmak zorunda mısın??? Öpüşmeye devam ediyorduk. Şehvetle ve aşkla. Nefessiz kaldığımızda ayrıldık. Şimdi onun dudaklarına yapıştım. Jimin beni kucağına oturttu ve çok sert bir şekilde öpüyordu. Ben de karşılık veriyordum. Gelen sesle ikimizde birbirimizden ayrıldık. Jungkook Lisa'nın gözlerini kapatmış ve bize

"HOOOPP! AİLE VAR BURDAA!"

Dedi. Biz de gülüp birbirimize baktık.

"Seni seviyorum Jimin!"

"Sana aşığım Jennie!"

13.BÖLÜM BİTTİ!
Yazarken bayılacaktım. Çok fena feels geldi. Düşüncelerinizi yoruma aktarın. Oy vermeyi de unutmuyoruz. Bu arada JENMİN shipperlarını etiketlerseniz çok mutlu olurum.

Sınır=10 oy 5 yorum

ÖPÜLDÜNÜZ!...😘😘😘
Kelime sayısı: 753

Ölüm Tanrısı ↬ JenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin