Jimin elini tuttu ve sınıfa doğru yürümeye başladık. Sınıfa girdiğimde Jisoo, Rose ve Lisa elleri belinde , kaşları çatık bir biçimde duruyorlardı. Üstüme doğru geldiklerinde Jimin in kulağına yaklaştım "BENİ KURTAR!" Diye fısıldadı. Jimin ise kulağıma yaklaşıp 'üzgünüm sevgilim bu durumda seni ben bile kurtaramam ben kaçtım.' Deyip yanağımı öptü ve ardından da dışarı çıktı. İnanamıyorum, gerçekten beni bu saldırganlarla baş başa bıraktığına. Bir kolumdan Jisoo, bir kolumdan da Lisa tuttu. Sırama beni oturtturdular; yanıma Rose, öteki yanıma Jisoo ve Lisa da masamın üstünde oturuyordu.
"Jennie Hanım neredeydin?!"
"Unnie! Bize neden haber vermedin?!"
"Unnie! Cevap versene...!"
Evet, şu an fırça yiyordum.
"Kızlar sadece dans odasına gidip dans çalıştım. Bunda abartılacak bir şey yok."
Deyip sıradan kalktım ve gitmeye çalıştım. Ne yazık ki Jisoo ile Rose ikilisinin ortasında oturduğum için bu pek mümkün durmuyordu.
"Kızlar çekilirseniz geçicem."
"Bizsiz nereye?" Dedi Lisa.
Kızlarla birlikte bahçeye çıktık. Jiminlerin yanına gidecektik. Banka doğru gittik. Ama Rose bir anda durdu.
"Ne oldu Rose?"
"Benim yapmam gereken bir ödevim vardı unnie! Onu yapayım sonra yanınıza gelirim olur mu?"
Kafamı olumlu anlamda salladım, Rose sınıfa doğru yürümeye başlayınca biz de Jiminlerin yanına oturduk.
"Hoşgeldiniz kızlar da Rose nerde?"
Diyen Jin oppaya Jisoo unniem cevap verdi.
"Yapması gereken bir ödevi varmış da, sonra bize katılacak ama."
Yoongiye baktığımda iyi gözükmüyordu. Rose'nin adı geçince de iyice çekilmez oluyordu.
"Rose'yi konuşmaya devam edecekseniz ben gidiyorum."
"Hayırdır Yoongi, sen niye Rose den bu kadar nefret ediyorsun?"
Diye sorduğumda herkesin gözü Yoongi ye döndü.
"Saçmalığınıza son verin yoksa gidicem."
"Gitmeye meraklıysan yol orda Yoongi."
Dedim. Sinirlenmiştim. Çünkü kimse benim kardeşimi dışarıya kötü lanse edemezdi. Jimin kulağıma yaklaşıp;
"Fazla mı ileriye gidiyorsun sevgilim?"
Haklıydı biraz ileri gitmiştim. Susmuştum. Taehyung konuşmaya başladı.
"Jimin ve Jennie siz niye bu kadar yakınsınız?"
Jin oppanın dediğine Jisoo unniem gülümsemişti. İlk işim bunları sevgili yapmak olacaktı.
"Siz bilmiyor musunuz? Ben ve Jimin sevgiliyiz."
Hepsi bizi tebrik ettikten sonra aklıma Rose geldi. Bayadır yanımıza gelmedi. Altı üstü bir ödev bu kadar uzun sürmez ki! Jimin ve diğerlerine dönüp;
"Ben bir Rose'ye bakayım siz oturun."
Kızlar ve erkekleri bankta bırakıp sınıfa çıktım. Gözlerim Rose'yi aradı fakat sınıfta göremedim. Endişe ve korku kat sayım artarken düşünmeye çalıştım. Nereye gidebilirdi ki? Aklıma dans odası geldi. Dans odasına doğru koşmaya başladım. Kapının kolunu tutup hızlıca aşağı doğru hareket ettirmeye başlamıştım ancak kilitliydi açılmıyordu.
"ROSE! BENİM JENNİE UNNİEN SADECE BEN GELDİM AÇ KAPIYI!"
Ses gelmedi. Bu sefer kapıya vurmaya başladım. Sonunda kapının kolunda hareketlilik hissettiğimde bir adım geriye çekildim. Karşımda ağlamaktan gözleri kızarmış, dudakları şişmiş ve burnu kızarmış, çelimsiz duran bir adet Rose vardı.
"Unnie."
Dedi çıkartmaya zorladığı sesiyle. Hemen sarıldım ve kapıyı kapattım. Başını boyunma gömdü ve ağlamaya başladı. Sadece sakinleştirmeye çalışıyordum. Tabii ya bir ara bana bir şey anlatacağını söylemişti ama ben kendi derdimden onun derdine bakamadım. Şu an kendimi suçlu hissediyordum.
"Anlat bakalım ne oldu makarnam?"
Başını kaldırdığında ağzından bir hıçkırık firar etti.
"Sakin ol bebeğim geçecek."
"Unnie (hıck) ben artık dayanamıyorum.(hıck) kalbim çok acıyor,(hıck) yoongi ile (hıck)biz sevgiliydik. Dahasında da beni kuzenim Chanyeol ile sarıldığımı görünce (hıck) bana tokat attı u-unnie.(hıck) ben ne olursa olsun unnie(hıck) onu seviyorum."
İşte şimdi taşlar yerine oturuyordu. Rose'nin bizim yanımıza gelmek istememesi, Yoongi'nin Rose hakkındaki tavrı demek ki bu yaşananlar yüzündendi. Rose'nin ağlaması şiddetlendi. Sarıldım hem de sımsıkı.
"Ben yanındayım Rosie. Biz yanındayız. Zamanla her şey düzelecek emin olabilirsin."
"Unnie lütfen bu olayı ben ve senden başka kimse bilmesin. Bana söz ver unnie. Kızlar bile bilmeyecek."
"Söz veriyorum. Hadi gel senin bir elini yüzünü yıkayalım. Kendine gel. Sana ağlamak yakışmıyor güzel sincabım."
Rose gülümsedi o gülümseyince ben de gülümsedim. O benim kardeşimdi ve onu kim üzdüyse ben de onu üzecem. Rose nin koluna girdim ve lavaboya gittik. Rose elini yüzünü yıkadı ben de kabarmış saçlarımı düzene soktum.
"Dışarı çıkalım, hava alırsın biraz!"
"Olur unnie."
Rose ile birlikte bizimkilerin yanına gittik. Yoongi orda oturuyordu. Roseye döndüm.
"Senin için sıkıntı olursa sınıfa çıkalım."
"Yok unnie sıkıntı değil."
Jimin in yanına oturdum. Benim yanıma da Rose. Rosenin karşısında da Yoongi. Jisoo ve Lisa, Jungkook ile Jin birlikte voleybol oynuyorlardı. Voleybol... en sevdiğim... ama gitmemem lazım.
"Jimin hayatım sen hiç bir kadına el kaldırdın mı?"
Yoonginin gözünün içine baktım. Şaşkınca bana bakıyordu. Rosenin ise gözleri dolmuştu.
"Hayır, sevgilim asla o kadar alçalamam!"
Sonra Yoongiye döndüm.
"Dimi Yoongi. Bir kadına dinlemeden vurulmaz. Hele ki masumsa..."
15.BÖLÜM BİTTİ!
Nasıl buldunuz?
Lütfen yorum yapın🙏🏻
Sizleri seviyorum.
Oy vermeyi unutmayın.💜ÖPÜLDÜNÜZ!...😘😘😘
Kelime sayısı: 728