Bizim Tayfa (düzenleniyor)

48.Bölüm Kadın

  Multi: Berk//Bölüm şarkısı: Ufuk Beydemir  AY tenli kadın  

                          Alarm sesi yerine Berk'in öpücükleriyle uyandım. "Günaydın çirkinim. Neden kanepede uyudun da yanıma gelmedin?". Esneyip gözlerimi ovuşturdum. " Sana da günaydın uyuzcuk. Uyuya kalmışım işte. Yoksa yanına gelirdim." doğrulup yanağından öptüm.

"Peki çirkin ama seni bir şartla affederim." O altında hiç beğenmediğim manaların yattığı gülüşünü sergiledi. Derin bir nefes alıp "Neymiş o şartın bakalım?"diye sorup yanına yaklaştım. O da "Belli olmuyor mu sence?"  belime elini koyup beni kendine çekti. "Berk ne yapıyorsun ya." "Sevgilimi özledim hasret gideriyorum güzelim .Sen?" "Bir öküze okula geç kalacağımı hatırlatmaya çalışıyordum."kendimi ondan kurtarmaya çalıştım,  daha demin de dediğim üzere öküz olduğundan maalesef bu girişimim başarıyla sonuçlanamadı.

"Hmm demek öküz birine." Ondan uzaklaşmam mümkün bile değilken , işini sağlama almak için beni daha da sıkı tutup kanepe de geri  yasladı. "Sen sabah sabah ceza almak istiyorsun herhalde."  "Hıhı ne demezsin. Eğer böyle durmaya devam edersek senden değil de okul müdüründen ceza alacağım kesin. Şimdi çekil şuradan da üzerimi değiştireyim."  "Iııh . Olmaz." "Berk saçmalama da çekil artık şuradan" deyip kendimi zor da olsa ondan kurtardım. Odamdaki banyoya doğru ilerlerken arkamdan "Bir öpücük verseydin bari " diye söylendiğini işitip güldüm . Serseri falan ama seviyorum.

Banyoda işlerimi halledip çıktım. Odada Berk'i göremeyince fırsat bu fırsat deyip giyinme odama geçtim . Dolabımın karşısına geçip okul formamı aldım. Üzerime geçirip aynanın karşısında saçlarımı düzeltip salık bıraktım. Yüzüme de sadece kremlerimden birini sürüp dudaklarıma Berk'in görünce delleneceği bir koyulukta kırmızı bir ruj sürdüm. Tamam bilerek yaptığımı kabul ediyorum,sadece sinir etmek hoşuma gidiyor ne yapayım. Zaten gördükten sonra sildireceğini  bildiğimden kahve tonlarındaki rujumu da hazırda bıraktım . Kıyafetlerime de uyan Nike spor ayakkabımı da giyindikten sonra son kez kendimi kontrol edip aşağıya indim.  Berk yemek  masasına oturmuştu Beyza ablada kahvaltılıkları diziyordu,

"Günaydın Beyzoşum"dedim ve Berk'in karşısına oturdum,

"Günaydın kuzu ," servis tabaklarını da bırakıp gitti, Berk bana öldürücü bakışlarından gönderiyordu gülümsememe sebep oldu,

"Neden öyle bakıyorsun?"

"İnadıma yapıyorsun değil mi?" ayağa kalktı yanıma gelip elimden tutup kaldırdı,

"Ne oldu yine ne yaptım ?" anlamamazlıktan geliyordum.

"Rujun hali ne öyle yasak kızım bundan sonra bu renk, süremezsin ayrıca şu etek ne hiç giymeseydin sabah sabah , delirtme beni" odama çıkıp kapıyı kapattı ve beni kapıya yasladı,

"Ne yapıyorsun ya çekil kahvaltı yapıp çıkmam lazım" beni takan mı vardı dibime kadar gelip elini yine belime koydu ,

"Önce o ruju sileceksin"

"Hayır  ya silmeyeceğim çekil şuradan" ittim etkilenmese  de sinirlenmişti, geri gidip masamın üzerinden peçete aldı ve kollarımı tuttu ne kadar dirensem de,

"Kıpırdamadan dur" sildi ruju pislik,

"Çok güzel oldun" yanağıma bir öpücük kondurup odadan çıktı. Sinirle yerimde tepindim delirtiyordu, kimse bana karışmazken Berk bey bu yasak şu yasak ay çıldıracağım , kapıyı açıp bende çıktım kahvaltı masasına oturup yemek yemeye başladım.

"Pişt"bir de bir şey olmamış gibi konuşturuyor.

"Ne var" peynire uzanıp tabağıma koydum,

"Trip mi atıyorsun ,cidden mi? Güzelim bak , o ruj nasıl bir ruj Allah'ını seversen rengi de güzel değildi hem "