4

47.7K 2.2K 25
                                        


   "Gerçekten harika bir parti ama bir arkadaşımın yanında olmam gerekiyor. Çok üzgünüm. Ama benim yerime de eğlenin olur mu? Debbie'yi çok öp yerime." Boynumdaki Hufflepuff atkısını çıkarıp Halsey'ye iade ediyorum. Merdivenleri Sonic hızıyla iniyorum ve Declan kapıda. Yeni bir gömlek giymiş ve duş yapmış gibi görünüyor.

   "Beklettiğim için üzgünüm. Bir türlü bırakmadılar."

   "Önemli değil."

   "Ee, ne yapmak istersin? Yani eğer ilgilenirsen yukarıda hala-" burada sesimi dikkatlice kısıyorum "-Ezik bir parti var." Normal yüksekliğe dönüp devam ediyorum. "Seninle tanışmayı çok isterler."

   "Almayayım teşekkürler."

   "O zaman bara ne dersin? Hatta mümkünse gürültülü olsun ki saçmalayamayayım."

   "Güzel fikir." Bildiğim tek yer olan İrlanda pub'ına varana kadar yürüyoruz ve sessizlik beni çıldırtacak cinsten. Ne soracağımı veya ne diyeceğimi bilmiyorum. Pamuk ipliğine bağlıymışım gibi. Ağzımdan çıkacak her kelimenin önemi var artık çünkü pişman olup çekip gitmesini istemiyorum. Şansıma sonunda o bir konu açıyor.

   "Komşundan bir haber var mı? Şu platonik olduğun..." Park'ı soruyor. Tabi ki, bütün sosyal medya hesaplarını ismim geçmeyen gizli bir hesaptan takip ediyorum ve her hareketinden haberdar oluyorum. Hatta telefonuma bildirim olarak geliyorlar.

   "Hayır, bu akşamla ilgili bir fikrim yok. Bir süredir pek sessiz. Ne zaman yeni bir kız bulsa böyle olur. Sıkılana kadar tamamen kıza odaklanır ama eninde sonunda sıkılır ve geri döner. Böyle havalı biri işte..."

   "Bunu gerçekten havalı buluyor olamazsın." Diyor hayretle.

   "Bulmuyorum zaten. Kendimle dalga geçiyorum. Açıkça iğrenç herifin teki ve açıkça bana göre değil ve böyle hissetmem için kesinlikle hiçbir sebep yok."

   "Hoşlanmanı sağlayacak bir şey yapmıştır kesin."

   "Yani bir keresinde hava çok sıcaktı ve sokak hayvanları için binanın kapısına koyduğum kaba su eklediğini gördüm." Başka bir şey düşünürken susuyorum. Kaşlarım çatılıyor. "Evet, bir keresinde de asansör kapısını benim için açık tutmuştu."

   "Tam bir şövalye..." Diye dalga geçiyor. "Devam et."

   "Çok güzel giyiniyor. Aynı James Dean gibi. Ne iş yaptığını bilmiyorum ama sanki müzik şirketlerinden birinin yapım ekibinde gibi bir havası var."

   "Ya da sadece uyuşturucu satıyordur."

   "İhtimaller dahilinde tabi ve bu da onu zengin yapar."

   "Ve kızlar parası olan erkeklerden de hoşlanır. Anladım."

   "Biliyorum, tam bir geri zekalıyım. Yani ne olacağını tahmin edebiliyorum. Onun avlanma radarına girsem bile birkaç gün benimle takılacak sonra da sıkılınca hayatına devam edecek. Ben sadece eski biri olacağım." Elimi havadaki bir sineği kovalar gibi sallıyorum.

   "Bunu bildiğine rağmen hala hoşlanıyorsun ondan."

   "Evet..."

   "Başka türlü biteceğini umuyorsun değil mi? Belki seni tanırsa, ne kadar farklı olduğunu görür ve sana bağlanır. Bütün o kötü alışkanlıklarından kurtulur ve siz ikiniz okulun bittikten sonra Güney Fransa'da güzel bir köye taşınır mutlu mesut yaşarsınız."

   Sözleri tuhaf bir biçimde canımı acıtıyor. Tuhaf. Normalde kimse sözleriyle canımı acıtamaz. Ama Declan'ın beni üzmek için hiçbir motifi yok.

Renkleri Gören KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin