1.Bölüm: "Alabora"

15.6K 407 434
                                    

Eğer zihnindeki canavarların alabora olduğunu düşünüyorsan büyük bir felaketin eşiğindesin.Çünkü zehir şişenin içindeyken değil,dışındakini kırıp ruhunun denizine yayılmaya başladığında tehlikelidir.


Welcome to the Jungle-Fleurie,Tommee Profitt



MAVERA

1.Bölüm: "Alabora"

Gökyüzü ortadan ikiye ayrılacakmış ve tüm yıldızları ve dolunayı yeryüzüne indirecekmiş gibi bir şimşek çaktı. Kulakları sağır edecek şiddetteki bu ses,insanın ruhunu lime lime edecek bir korkunun kölesi olmasına neden olsa da,az önce yaşananlar bu ürkütücü sese bile gölge düşürecek cinstendi. Bedenime çarpan ve sonrasında yavaşça aşağı süzülen her bir yağmur damlası,dokunup sürüklendiği yerlerde yakıcı bir etki bırakıyordu. Oysa hava birden eksilere kadar düşmüş,bedenim girdiği şokun yansıması olarak hareket yeteneği olan bir buz kütlesine dönüşmüştü. Yine de bu gecenin tek hakimi olan gökyüzü,bulutlarının akıttığı göz yaşlarını her zamankinden farklı olarak bir asit yağmuru gibi salıyordu üzerimize. Can yakıcı ve hiddetli...

Zaman kavramının içinde bulunduğumuz anda varlığını benimseyebilmek ne kadar zor olsa dahi,şu anda geçen her bir saniyenin bedenimde bir kırbaç etkisini yarattığını hissedebiliyordum. Yelkovanın attığı adımlar nabzıma vuruyor,zaten yeterince düzensiz bir seyir izleyen kalp atışlarıma keskin bir darbe indiriyordu.Öldürmeyen acı seni güçlendirir. Bu kez ne öldürüyor,ne de güçlendiriyordu.

Ölüm.

Var olduğunu ancak bir başkasının başına geldiği zaman hatırladığımız o karanlık kelime. Kendime hiçbir zaman yakın hissetmediğim o kelime. Şimdi hissediyordum ve buna büsbütün hazırlıksız yakalanmıştım.

Nefes nefese bir halde koşmaya devam ederken saniyeler boyunca arkama bakma cesaretini gösterememiştim. Çünkü arkama bakmak demek,o gözleri bir kez daha görmek,bedenimin üzerine bir kürek toprak daha atmak demekti. O gözler ki,tüm varlığı öfke bataklığına gömülmüş,sizi de kendiyle beraber aşağı çekiyor. Üstelik bu psikolojik bir etki de değil,çünkü adamın elinde lanet olası bir silah vardı.

Boğazım artık kupkuru olmuştu. Öyle ki,yarısına kadar çamura batmış olan botlarım nemli toprağa her vurduğunda son nefesini vermeye hazırlanan bir yırtıcı gibi sesler çıkarıyordum. Bacaklarımı yapış yapış topraktan çekip çıkarmaya çalıştığım her bir anda kaslarıma çöken yorgunluk biraz daha artıyordu. Şu anda çevremizdeki tek ses yalnızca bize ait olduğuna inandığım ayak seslerimiz ve nefeslerimizdi. Yine de zihnimdeki çığlıklardan sonra bu sessizliğin anlam kazanabilir olması imkansızdı.

MAVERA | ANAMORFOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin