Selam!
Bölüme geçmeden önce oy vermeyi unutmayın lütfen. Yorum yapmak da es geçilmesin.
Sevgiler,keyifli okumalar...
•
Loveless - PVRIS
Heaven - PVRIS
Phobia - Nothing But Thieves•
17.Bölüm: "Ateşten Maskeler,Külden Bedenler"
Daha önce canımın bu denli yanabilmesinin mümkün olmadığına inanmıştım. Herkes ihanet eder,sana en büyük darbeyi en sevdiklerin indirir belki. Sonrasında aldığın her nefeste bile o ihaneti anımsayarak yaşamaya devam edersin. Fakat bitmeyen bir savaşın içinden ancak çıkabildiğin ilk anda bunu yaşamak,kesinlikle en kötüsüydü.
Kalbimin parçalara ayrılışını ve dağılan her bir parçanın göğsümün içine batmasını her saniyesiyle hissettim. Kalbim ilk kez kırılıyor değildi,daha önce birçok kez bu hissi ya da benzerlerini yaşasam bile bu kez farklıymış gibi hissettirmişti. Çünkü sessizdim. Sessizdim ve ellerim ruhumu lime lime eden kişinin elleri arasında,gözleri ise bedenimin üzerindeydi.
Aklımı kaybettiğimi sandığım birkaç dakikanın ardından o odadan çıktığı gibi bana gelmişti,hatta yanıma ulaştığında nefes nefeseydi,onlarca kez iyi olup olmadığımı kontrol etmişti. Şimdi ise yürüyorduk. Onu ikna etmeyi başaramamış olsam bile zaman,iplerini tutamayacağımız kadar güçlüydü.
"Garipsin."dediğini duymuştum tüm bu karmaşanın içerisinden. Dışarıdan bizi izleyen biri her şeyin normal seyrinde olduğunu düşünse bile birbirine dolanan parmaklarımızın arasındaki sallantılı dünyanın izlerini damarlarımda gezen bir zehir gibi hissedebiliyordum. Bunu bana bakarak söylese bile ilk kez ona bakmak ve o gözleri görmek istemiyordum. Yalnızca kendi içimde bunu sorgulamak bile tüylerimin diken diken olmasını sağlamıştı. Kelimelerin bu kadar güçlü olmasından nefret ediyordum.
"Sadece buradan defolup gitmek istiyorum."diye cevap verdim yavaşça. Sesim sakin ve oldukça kısıktı. Kendimden beklediğim tavrın aksine daha çok nefes almakta zorlanıyor gibiydim.
Cevabım karşısında yürümeyi bırakacağını düşündüğüm bir yavaşlığa ulaştı. Aslında yapmaya çalıştığı tek şey gözlerime bakmaya çalışmaktı fakat ben durmadan yürümeye devam ediyordum. Aslında bir şeyler olduğunu o odadan çıktığı gibi yanıma geldiğinde ve beni karşısında bulduğu ilk anda anlayabilmişti,sadece karmaşıktı. İçeride yaşananların etkisinden çıkamadan beni kırık bir ruhun içinde bulmuştu,üstelik bir şeyleri anlayabilmesi için zamanı da yoktu.
"O orospu çocuğu sana bir şey söyledi."
Sesinde açıkça soru sorar bir tavır olsa bile söylediğinden neredeyse emin olduğunu bilecek kadar tanıyordum onu.
"Önemli olan söylemiş olmasıydı bu durumda,duyduklarım çoktan doğruydu?"
Yüzü sertliğe yavaşça gömülürken dudakları aralanmıştı. Kelimelerin çıkışını beklerken bile gözlerine bakmayı reddediyordum.
"Ne söyledi?"dedi,fakat kafası daha da karışmış gibiydi. Bir şeyleri merak ederken aynı anda içinde onlarca şeyi sorguladığına yemin edebilirdim.
İçimdeki hayal kırıklığını ve öfkeyi kusmak için ilk kez bu kadar isteksizdim. Ne söylesem,ne kadar bağırıp çağırsam anlamsız kalacakmış gibi geliyordu. Bu nedenle yüzümü hafifçe ekşiterek elimi onunkinden kurtardım ve yürümeye devam ettim. En önde Aksel vardı. Açıkçası bizimle hiçbir ilgisi yokmuş kadar sessiz ve hızlı yürüyordu. Kurtuluşum olmayacağını bilmeme rağmen ona yetişmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVERA | ANAMORFOZ
Novela Juvenil"Eğer zihnindeki canavarların alabora olduğunu düşünüyorsan büyük bir felaketin eşiğindesin.Çünkü zehir şişenin içindeyken değil,dışındakini kırıp ruhunun denizine yayılmaya başladığında tehlikelidir."