6

12.1K 855 166
                                    


Ayak parmaklarının ucunda tuhaf bir şekilde koşan arada zıplayan çocuğa tüm okul alışmıştı. Artık onun bu tuhaf halini garipsemekten çok onu gördükçe tuhaf bir şekilde mutlu oluyorlardı. Ona hiçbir şeyin fayda etmeyeceğini anlamış olmalıydılar. Kendi kafasında umursamaz olan çocuk genelde onları oldukça güldürüyordu.  

Sınıfının önüne geldiğindeyse durdu. Saçlarını düzeltti. İçeriye dağınık ve paspal bir şekilde giremezdi. Sabahtan beri ağzına dolanan şarkı ile beraber kapıyı açıp içeriye girdi. Sen çağırsan sevgilim gaça gaça gelerem." Sırasında telefonu ile oynayan çocuğa koştu. 

 Onu her zaman ki gibi görmezlikten gelen çocuk oldukça sevimliydi. 

 Yasin, kendisine doğru hoplaya zıplaya gelen Berkan'ın oldukça farkında olsada ilgisiz gibi davranmaya devam etti. Herife azıcık yüz verse astarını istiyordu. Zaten her hareketinde kalbi deli gibi atıyor ve yüzü kızarıyordu. Bu yüzden elinden geldiğince onu görmezlikten gelmeye çalışıyordu. Berkan şerefsizine duygularını belli etmekten oldukça korkuyordu. Hiç bir şeyi ciddiye almayan adam şüphesiz ki onu sadece üzerdi. Yasin'in düşünceleri  bu yönde olsada gelip de boynunu emcükleyen çocuğu itmekte başarısızdı. Üstüne atlamamak için kendini zor tutuyordu. Dün gece rüyasında olduğu gibi Berkan'ı sınıfın ortasında yatırıp... Her neyse... Bilinç altı tam bir ergenin ki kadar kirli ve şehvet doluydu. Yine de sakinliğini korumaya çalıyordu ve bu yüzden kendini içinden tebrik ederken Berkan'ın yakışıklı suratına bir tokat attı. Bu her zaman ki rutinleri olduğu için Berkan önce bozulmuş gibi yapıp ardından ona tekrar yapıştı.

Elbette her güzel şeyin bir sonu vardı ve Berkan için de Eftal'in sınıfa giriş yapması tüm güzel şeylerin sonu oluyordu. Herif resmen mutluluğa tepki olarak yaşıyordu. Bir insanın bu kadar sınır bozucu olması şaşılacak şeydi doğrusu.

"Sabah sabah birbirinize hallenmeyin beyinsizler!" Sınıftaki diğer sevgililer bile bu uyarı ile birbirlerinden ayrıldılar.

Eftal söyle bir sınıfı süzdü. Kamil'in yanında oturması gereken zayıf çocuğu göremedi. "Çiroz nerede?" Diye sordu sınıfın geneline. Birinin nerede olduğunu bildiğinden emindi.

"Buradayım. Sabah sabah beni rüyanda mı gördün?" Gelen kısık ve naif sesle kafasını çevirip sınıf kapısına baktı.  Onu gördüğüne hiç de memnun olmamıştı. Normal zamanlarda kimi dövdüyse bir kaç gün sonra onu ve ona verdiği zararı görmekten sadistçe zevk alırdı. Şu an ise yüzünde morların sarıların hakim olduğu çocuğu izlemek hiç keyif vermiyordu. Itiraf etmeliydi ki küçük bir çocuğu döven bir hayvan gibi hissetmişti ya da bir sincabı. Küçük bir hayvana zarar veren bir insan gibi hissetmek onu berbat hissettirmişti.  Oysaki Eftal insanlardan çok hayvanları seversi. Dünyada anlaşılmayan pek fazla şey vardı ve belki de Mutlu haklıydı. Eftal'in incelenmesi gerekiyordu.

Mutlu iri çocuktan cevap alamayınca ağır aksak sırasına doğru ilerledi. Bir hafta rapor almıştı ama bu bir haftada yaraları tam olarak iyileşmemişti. Annesini endişelendirmemek için de tekrar doktora gitmemişti. Ama nefes aldıkça batan göğsü, henüz tam iyileşmemiş olan bedeni ile ne yapacağı hakkında pek bir fikri yoktu.

Eftal'e kin beslemiyordu. Yapı olarak kin tutmak ve düşmanlık beslemek gibi huylara doğuştan sahip değildi ki bunların en çok kendisine zarar vereceğini de bilirdi. Yine de bazen boyundan büyük işlere kalkışmadan yapamıyordu işte.

Kamil "Nasıl oldun kanka?" Diye sordu sessizce.

"İyiyim." Diye tek düze cevap verdi. Kimse ile konuşası yoktu. Bir kaç gün kimseyle muhatap olmak ve sınıfın ayısının tüm dikkatini tekrar üzerine çekmek istemiyordu. 

Çantasını sıranın üzerine koyup göğsündeki acıyı umursamadan biraz uyumaya çalıştı. Onunla ilgili olan dedikodulara kulak asmadı. Cevap veremeyecek kadar acı çekiyordu.

Matematik dersi ne kadar keyifli geçerse o kadar keyifliydi işte. Üstelik öğretmenin tek düze ve uykulu olan sesi bu dersi daha berbat bir hale sokuyordu.

"O uyuyup duran arkadaşı biri uyandırsın. Burası okul. Odası değil!" Diye bağırdı. On beş dakikadır o çocuğun uyanmasını beklemiş sonra da dayanamayıp tepki göstermiş.

"Hoca dersine devam et. Zaten bir şey anlamıyoruz. Arkadaş uyusun. Hasta o." 

Eftal'in bu çıkışı ile diğer herkes şaşkınlığa düşerken o bir şey söylememiş gibi telefonu ile oynamaya devam etti.

  Onun bu çıkışına diğer herkesten daha çok şaşıran bir çocuk vardı. Bir ara rüya olabileceğini bile düşündü. Sanırım haklıydı belki de bazı insanlar ayıdan insana doğru evriliyorlardı.
***

Kamu spotu: İyilik yapıp iyilik bulun diyeceğim ama sene 2018'in son çeyreği. Siktir edin size bir şey olmasın.

Şiş-Man ve ÖfkeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin