Eftal: Mutlu napıyon lan
Mutlu: Yatıyorum abi sen napıyon
Eftal: Hadi kalk da kahvaltıya gidelim
Mutlu: Kahvaltı mı?
Mutlu: Çok severim ama pas deme hakkımı kullanmak istiyorum
Eftal: Neden lan? Başka planın mı vardı?
Mutlu: Yok da daha harçlık almadım annemden
Eftal: Aptal sana para mı sordum ben
Eftal: Gidelim işte. Çok güzel sucuklu yumurta yapıyorlar lan
Mutlu: Olmaz abi. Öyle millete yıkılmayı sevmiyorum ben
Eftal: He ben milletim yani
Mutlu: Öyle demek istemediğimi biliyorsun
Eftal: Yooo bilmiyorum
Eftal: Sadece benimle gelirsen bilirim
Mutlu: Lan oğlum napıcan gel bizde edelim kahvaltıyı hem ben de güzel sucuklu yumurta yaparım
Eftal: Olmaz öyle şey lan
Eftal: Ne ev kuşusun sen
Eftal: Hep evde durulmaz
Eftal: Hem hep tek gidiyordum
Eftal: İlk defa arkadaşımla gidicem
Mutlu: Lan zayıf noktamı da nasıl biliyor ve kullanıyorsun adi
Eftal: Ehehheehe
Eftal: Hadi hazırlan ben size yakınım
Mutlu: Tamam sen gel bende bir duşa gireyim.
Eftal: Peeeki
*
Genç çocuk arkadaşının yaşadığı binanın önüne gelince arabayı dikkatli bir şekilde park etti. Babası pazar günleri arada arabasını verirdi ve tabi yüklüce de harçlık. Eftal bunu vicdanını rahatlatmak için yaptığını düşünürdü. Babasını aydan aya ancak görürdü. Onun işleri pek normal işler olmadığı için Eftal de pek umursamıyordu. O sadece babasından gelen cömert hediyeleri kabul etmekle yetiniyordu. Pek arkadaş canlısı olmadığı için çoğu zaman tek başına gezerdi ama bu gün Mutlu ile gezeceği için heyecanlıydı. Biraz emrivaki yapmıştı ama Mutlu'nun buna takılmayacağını biliyordu.
Apartmanın kapısına geldiği zaman üçüncü kattaki dairenin zilini çaldı.Kapının camından kendine baktı. Bu gün biraz özenmek istemişti ve güzelce tıraş olmuş parfüm sıkmış siyah bir gömlek giymişti. Yine de her zamankinden farksız görünmediğini düşünüyordu.
Dün gece Mutlu'nun ona mesajla söyledikleri geldi aklına, yüzünü ateş basarken bir yandan da istemsizce gülümsedi. Biri ilk defa ona böyle bir şey demişti ve Eftal onun samimi olduğuna inanıyordu. Başka birisi söylese "Siktir yavşak dalga mı geçiyon?" derdi.
Kapının açılma sesi duyulduğunda hızla merdivenlere yöneldi. Apartman eski olduğu için asansör yoktu ve biraz can sıkıcıydı.
Dairenin önüne geldiğinde Mutlu'nun annesi onu gülümseyerek karşılamıştı. Geçen sefer tanıştıkları andan itibaren birbirlerini gerçekten sevmişlerdi. Eftal normalde yetişkin insanlardan da hoşlanmazdı. Eftal bu dünyada çok nadir şeylerden hoşlanırdı.
"Hoş geldin oğlum. Gel kapıda kalma." Dedi Mutlu'nun aynısı olan kadın. Eftal Mutlu'nun çillerinin ve sarışınlığının kime çektiğini kadını görür görmez anlamıştı. Kadın gerçekten çok zarifti. İster istemez kendi annesi ile karşılaştırma yaptı ve tüyleri diken diken oldu. "Kadının günahına giriyorum. Kimse annemle karşılaştırılmayı hak etmiyor." Diye geçirdi içinden.
"Mutlu ile dışarı çıkacaktık. Eğer hazırsa hiç girmeyeyim."
"Duşta o. Sen geç içeri. Daha çıkması on dakikasını alır. Ben sana çay getireyim."
Eftal kafasını sallayıp ayakkabılarını çıkardı.
Daha önce geldiği evde salonun yerini kolayca geldi. Rahat olan koyu yeşil koltuğa oturdu. Ev küçük ve sevimliydi. Bir çok yerde çerçeveler vardı. Eftal daha önce geldiğinde onları incelemiş olmasına rağmen gözü yine oraya takılmıştı.
"Anne bana havlu getirir misin? Unutmuşum!" Mutlu'nun sesini duyduğunda gülümsemeden edemedi.
"Eftal tatlım sen Mutlu'ya havlu götürebilir misin? Benim ellerim kirli! Odasında ki dolabın üst rafında!"
Eftal bir cevap vermeden ayaklandı. Mutlu'nun odasına ilerleyip dolabından havlu aldı ve koridorun sonundaki banyoya doğru yürüdü.
Kapıyı tıklatıp "Mutlu havlu getirdim." dedi.
Ama herhangi bir cevap gelmemişti. Bunun aksine içeriden müzik sesi geliyordu.
"Şapşal müzik yüzünden beni duymuyor!" Diye söylendi. Kapıyı biraz aralayıp tekrar seslendi. "Mutlu"
Bu sırada kapı birden bire açılınca dengesini kaybetti. Zorlukla dengesini korurken gözleri karşısında duran çıplak bedene takıldı.
Fal taşı gibi açılan gözleri ile arkadaşının tüm vücuduna baktı. Zorla kafasını biraz kaldırdığında ona şokla bakan çocuğun yüzü ile karşılaştı nihayetinde. "H-havlu..." Diyebilmişti kısılan ve tekleyen sesi ile.
"T-teşekkür ederim." Mutlu'nun da sesinin titrediğini hissettiğinde yutkundu. Havluyu çocuğa uzatıp arkasını döndü. Tüm yüzü cayır cayır yanıyordu. "Ben salonda bekliyorum seni." Dedikten sonra hızla koridorun diğer ucunda ki salona yürüdü. Daha önce çıplak erkek görmüştü bir çok kez. Antrenman yaptıkları salonun duşlarını mecburen kullanıyordu ama ilk defa bu kadar garip hissediyordu. Boğazı kurumuş ve yutkunmakla geçmiyordu. Salondan mutfağa yöneldi. Su içmenin faydası olacağını düşünmüştü ya da öyle olmasını ummuştu.
***
Kamu spotu: Emrivakiler can sıkıcı gibi olsa da bazen aşırı tatlı gelebilir. Akışa bırakmak gerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-Man ve Öfkeli
Short StoryEftal tam bir canavar. Tüm okul ondan korkar. Bu bir kötü çocuk ve eşcinsel içerikli hikayedir. Rahatsız olacak olanlar okumasın. Kitapta duyar kasan yorumlar ve reklam görmek istemiyorum. Beş yüz bin kere söylettirmeyin. Kalan sağlar bizimdir.