Çıkacağı maçtan daha çok onun peşinden gelen çocuk için endişeleniyordu Eftal. Daha yeni ameliyat olmuştu ve şimdi böyle tehlikeli bir ortama gelmesi hiç akıllıca değildi. "Ben deliyim bu benden daha deli amına koyayım ya!" Diye söylendi bandajlı ellerini kısa saçlarının arasından geçirdi. Mutlu gibi tipler burada direk dikkat çekerdi. Çocuk bir şey yapmasa bile biri ona mutlaka sataşacaktı. Mutlu ise asla susup geri adım atacak tipte biri değildi. "Allah'ım senin varlığını dönem dönem sorguluyorum. Biliyorum günah ama nolursun bu geceyi kazasız belasız atlatalım. Amin."
O kendi kendine dua ederken daha doğru etmeye çalışırken içeriye başka biri daha girdi. "Napıyon lan son duanı mı ediyon?"
Eftal göz devirip "Geldi tipini siktiğim." Diye mırıldandı. Adam bunu duymamıştı. "Hayır Zeki abi. Diğer adamı öldürürsem diye şimdiden af diliyordum." Dedi. Maçları düzenleyen adam otuzlu yaşlarının sonunda tam bir at hırsızı tipi olan bir adamdı. Eftal arkadaşının bunun gibi bir belaya nasıl bulaştığını bilmiyordu ama bu adamı tek yumrukta ölmüş olan akrabalarına kavuşturmamak için de kendini oldukça zor tutuyordu.
"Her neyse Eftal bu gece maçı kaybediyorsun." Dedi Zeki denen adam.
Eftal maçın hileli olacağını anlamıştı ama asla bile bile yenilemezdi. Bu tür şeylerle insanların aldatılmasına karşıydı. Bir şey yapılacaksa hakkıyla yapılmalıydı ona göre. Özellikle maçlarda böyle şeylere asla tahammülü olmazdı. "Eğer adam beni yenebilirse yenilirim elbette zaten biri yenilecek."
"Bak bu gün yenilmezsen başının ne türlü belalara girebileceğini tahmin edebiliyor musun?" Zeki tehditvari tavrını sürdürdü. Belli ki bu akşam olacak olan maçın sonunda yüklü para kazanmayı aklına koymuştu.
Eftal gülümsedi. Bu adamlar sinekten başka bir şey değildi. "Peki sen benim başım belaya girerse kendi başına gelebilecekleri düşünüyor musun? Daha çok benim kim olduğumu biliyor musun?" Yüzündeki yamuk gülümseme ile sordu. Adamın tereddüt edişi yüzüne yansımıştı çoktan.
"Kimsin sen?" Diye sordu.
"Sana daha sonra söyleyeceğim, maçtan sonra."
**
Çoktan ringe çıktığında midesi bulanır gibi oldu. Bir sürü adam tezahürat yapıyorlardı küfür ile birlikte. Hepsi ona iğrenç gelirken gözleri görmek istediği bedenle buluştu. Buraya ait olmadığı o kadar belliydi ki tüm o pisliğin içinde duruyordu tertemiz. Onu buraya sürüklediği için kendine tekrar küfür etti. Çocuğun bu kadar inatçı olması canını sıkmaya başlamıştı. Tamam bazen oldukça sevimli olabiliyordu ama şu an hiç sevimli değildi.
Eftal maçın başladığını ve maça odaklanması gerektiğini çenesine yediği yumruk ile birlikte anlamıştı. Daha sonra ise diğer taraftaki esmer çocuğun yüzünün dağılması ile sonuçlanmıştı. Onu bayıltana kadar dövmesi gerekiyordu yoksa Zeki ve adamları onun bir kaç kemiğini kırmadan bırakmazlardı. Bayılırsa en azından elinden gelen bir şey olmadığını anlayıp dokunmazlardı.
Derin nefes aldı. Pek bir darbe almamıştı. Boks konusunda ciddi bir yeteneği ve gücü vardı. Çok uzun zamandır boksa emek veriyordu. Hayatta ki en sevdiği şey belki de bokstu.
Kafasını çevirip baktığında Mutlu'nun bir adamla laf dalaşına girdiğine gördü. Hızla oraya yöneldi.
"Özür dileyeceksin! Ona öyle hakaret edemezsin! Özür dile!" Mutlu avazı çıktığı kadar bağırıyordu ve diğer adam ise ona bir kaç küfür ediyordu.
En sonunda Mutlu'ya yumruğunu kaldırdığı zaman Eftal araya girdi. Adamın bileğini tuttuğu gibi kıvırırken oldukça sinirlenmiş hissediyordu. "Seni öldürürüm. Çok ciddiyim gözümü kırpmam alırım canını bu çocuğa dokunmaya kalkarsan eğer." Öfkenin bedenini ele geçirdiğini hissediyordu. Değer verdiği kimsenin zarar görmesine dayanamazdı. Öfkeden gözlerinin bile karardığını hissederken etraflarını bir çok adam sarmıştı. Derin bir nefes aldı. Buradan sağ salim çıkmaları için bir yol düşündü.
Aniden dışarıdan polis sirenleri duyduklarında herkes paniklemişti. Eftal adamın elini bırakıp ne yapacaklarını düşünüyordu. Bu sırada bileğine dolanan elle birlikte sağ tarafında ona sırıtan çocuğa baktı. "Noluyor?" Diye sordu.
Mutlu ise gülümsedi. "Bir şey yok haydi kaçalım. Bizim çocukların polis olmadığı anlaşılmadan."
Eftal'in gözleri büyürken "Numara mı lan?" diye sordu.
Mutlu ise kafasını sallayıp "Haydi çabuk ol. Uyanacaklar yoksa!" dedi. Bir yandan da onu ön çıkışa doğru sürüklüyordu. Bulundukları yer eski ve kullanılmayan bir depo idi. Diğer adamlar arka kapıdan çıkarken kimse ikisinin ön kapıdan çıktığının farkına bile varmamıştı.
"Lan sen ameliyat olmadın mı? Nasıl Usain Bolt gibi koşuyorsun amına koyayım?" Diye sordu Eftal nefes nefese.
Mutlu kahkaha attıktan sonra "Bu kadarcık bir şey beni öldürmez oğlum. Delikanlı adam zor durumda kaçmasını bilecek!" Dedi. Halinden gayet memnun görünüyordu. Bu Eftal'in de sırıtmasına neden oldu.
İkisi koşarken Eftal bir şey fark etti. Mutlu hala onun bileğinden tutuyor ve öyle koşuyordu. Bu hoşuna gitmişti. Hatta onun elini bile tutmak istemişti. Ne var ki ileride araba içinden onlara seslenen sınıf arkadaşları yüzünden bunu içine atmak zorunda kalmıştı. Ne olduğu hakkında daha tam bir fikri yoktu ama Berkan'ın babasının arabasını gayet iyi biliyordu. Daha önce de bir kaç kez bindiği arabaya koştu.
Arabaya bindiklerinde Mutlu tam yanına oturmuştu arka koltukta. Kalbi hızlı hızlı atıyordu ve Eftal bunun koştuğu için olmadığının farkındaydı.
***
Kamu spotu: Önemli bir durumla karşı karşıya kaldığınızda her zaman ikinci bir planınız olsun. Önceden düşünmek sizi korur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-Man ve Öfkeli
Short StoryEftal tam bir canavar. Tüm okul ondan korkar. Bu bir kötü çocuk ve eşcinsel içerikli hikayedir. Rahatsız olacak olanlar okumasın. Kitapta duyar kasan yorumlar ve reklam görmek istemiyorum. Beş yüz bin kere söylettirmeyin. Kalan sağlar bizimdir.