"Kavgaya gidek mi? Adam dövek mi? Hastanelik edek mi? He ya gardaş gel gidek." Mutlu kendi uydurduğu sözlerle güzelim şarkıyı heba ederken bir yandan da sınıfa doğru yürüyordu. Keyfine diyecek yoktu. Bir haftadır Eftal ile sevgiliydiler. İtiraf etmesi gerekirse tam olarak ayakları yerden kesilmiş, dünya yansa umurunda değildi.
Kapıdan içeriye girdiğinde minik pandasını sırasında oturmuş test çözerken gördü. Sınıfa şöyle bir baktı. Hemen hemen herkes gelmişti. Bir daha ki sefere Eftal ile birlikte erkenden gelecekti. Onu sıkıştırıp kızarmasını sağlardı. Sırıtıp sınıftakiler selam verip sevdiği çocuğun yanına çöktü. "Naber?" Diye sordu aptal bir gülümseme ile.
Eftal kalbinin hızlanıp durmasına hala alışamamıştı. "İyi senden naber?"
Mutlu sırıtıp "Dil ve anlatım hocası hep geç geliyor gel yukarıya çıkalım, daha iyi olurum." Diye fısıldadı.
"Oğlum sen niye beni sürekli bir yerlerde sıkıştırmaya çalışıyorsun?" Eftal de fısıldayıp konuştu.
"Seni sıkıştırmıyorum. Sadece seninle ten temasını seviyorum. Seni de seviyorum. Sınıfta da el ele göz göze diz dize olamıyoruz ya kendimize fırsat yaratıyorum."
"Utanmaz!"
Mutlu tekrar sırıttı. Çantasını sıraya fırlattıktan sonra ayaklandı fakat umduğu gibi olmamıştı. Öğretmenleri kapıdan giriş yaparken hayal kırıklığına uğramıştı. Yine teneffüsü beklemek zorunda kalacaktı.
Şu aralar en sevdiği ses olan teneffüs zili çaldığında Eftal'in yanında aldı soluğu Mutlu. Diğer çocukta bunu bekliyormuş gibi gülümseyip ayaklandı.
"Nereye gideceğiz?" Diye sordu Mutlu'ya Eftal.
"Soyunma odasında ki lavabolara." Mutlu söylediğinde Eftal "Oha lan anahtarı nasıl aldın?"diye sordu. Buna şaşırmıştı.
Mutlu sırıttı. "Sence benim yapamayacağım şey var mı bu fani dünyada?"
Eftal kahkaha atmaktan alamadı kendini. Şeytan çocuk çok sevimliydi. Ego bile yakışıyordu. Kimseyi düşünmeden Mutlu'nun yanaklarını sıktı. Sınıfın çoğu onda olan değişikliklere alışmış gibiydi. Üstelik bazı şeylerden şüpheleniyorlardı fakat Eftal'den korkularına bir şey söyleyemiyorlardı.
"Eftal!"
İkili sınıftan çıkacaklarken kapıda bekleyen bir kız seslendi.
Kızı tanımıyorlardı. Eftal kaşlarını çatıp "Evet?" dedi.
Mutlu kıza baktığında oldukça güzel bir kız olduğunu fark etti.
"Şey biraz konuşmamız mümkün mü?" Diye sorduğunda kız, Eftal yanında dikilen çocuğa baktı. "Özel." Kız ekledi
"Benim pek özelim yoktur. Ne varsa söyle."
Mutlu olayı anlamıştı. Kızın elinde duran kutu, esmer tenine rağmen kızaran yanakları her şeyi açıklıyordu. Gülümsedi ve Eftal'in sırtını pat patladı. "Ben seni beklerim. Sen konuş gel."
Eftal dudak büküp, kapıdan ayrılan kızı takip etmeye başladı. Şimdi Mutlu ile elleşmek varken o tanımadığı bir kızı takip ediyordu. Siniri bozulmuştu.
Bahçeye kimsenin uğramadığı bir yere geldiklerinde Eftal durdu. Daha fazla yürümek istemiyordu. Eftal Mutlu olmadan hala huysuz ve agresif Eftal idi. "Söyle ne söyleyeceksen!"
Kız başını yere eğdi. "Şey ben senden uzun zamandır hoşlanıyorum. Eğer bir engel yoksa tanışmak istiyordum. Bu da senin için!" dedikten sonra elindeki kutuyu karşısındaki çocuğa uzattı.
Eftal şu an şok geçiriyordu. Hayatında ilk defa biri ona aşk itirafında bulunuyordu. Bu aşk itirafı mıydı ondan bile emin değildi. O kadar uzaktı konuya yani.
"Benim sevgilim var." Dedi. Mutlu aklına gelince gülümsedi. Başka bir şey demeden kızı orada bırakıp arkasını döndü. Fakat kolundan tutulup geri çekilmişti. "En azından arkadaş olamaz mıyız?" Diye sordu esmer kız.
Eftal derin nefes aldı. "Hayır. Ben arkadaş canlısı biri değilim. " Diye yanıtladı onu.
Kız son bir umutla "O zaman en azından bunu al. Tüm gece uğraştım. Yazık olmasın." dedikten sonra elindeki kutuyu Eftal'in eline tutuşturup koşarak uzaklaştı.
Şaşkın şaşkın sınıfa dönen Eftal'i gören Mutlu sordu. "Ne diyecekmiş kız?"
Eftal gerçeği söyleyip söylememek arasında kaldı. Mutlu'yu bu yüzden huzursuz etmek istemiyordu fakat ondan bir şey saklamak da istemiyordu. "Benden hoşlandığını söyledi. Bir de bunu verdi."
Mutlu gülmeye başladığında Eftal ona alık alık baktı. Neye güldüğünü anlamamıştı. Mutlu Eftal'in elinde ki kutuyu alıp açtı, hala gülmeye devam ediyordu.
Kutuda sevimli ve lezzetli görünen kurabiyeler vardı ve Mutlu onları görünce daha çok güldü.
"L-lan nefes alamıyorum!" Bir yandan nefesini tutuyor bir yandan gülüyordu.
"Sakin olsana! Gülünecek ne var amına koyayım!" Eftal isyan ettiğinde Mutlu hala gülüyordu. Bu diğer sınıf arkadaşlarının da dikkatini çekmişti.
Musa "Ne oluyor lan size?" diye sordu.
Mutlu cevap vermek için kendini zorlasada ağzından saçma sapan bir kaç kelime çıktı. Eftal ise Mutlu'ya sinir olmuş göz devirmekle yetindi. Ne vardı gülünecek?
Mutlu biraz sakinleştiğinde kutuya uzanıp içinden kalp şeklinde olan kurabiyeyi alıp ısırdı. "Kızın biri Eftal'e abayı yakmış!" dedikten sonra gülmeye devam etti.
Eftal tamamen bozguna uğradığını hissetti. Mutlu'nun kıskanmasını falan beklemişti ama o sadece gülmüştü. Üstelik alay eder gibi.
Eftal duymadı Mutlu'nun "Birinin ölümün basit bir iş olmadığını o kıza hatırlatması gerekecek." dediğini ve gülmeye devam ettiğini.
***
Kamu spotu: Yeni yıl size iyi şeyler getirsin canikolar. Gerçi her gelen yıl bir öncekinden beter gibi dursada her şeyde bir hayır vardır deyip geçin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiş-Man ve Öfkeli
Short StoryEftal tam bir canavar. Tüm okul ondan korkar. Bu bir kötü çocuk ve eşcinsel içerikli hikayedir. Rahatsız olacak olanlar okumasın. Kitapta duyar kasan yorumlar ve reklam görmek istemiyorum. Beş yüz bin kere söylettirmeyin. Kalan sağlar bizimdir.