Hlin grubuna bir sürü şey borçluyum. Dinlemeni öneririm. Sana çok şey katacağına eminim, bana kattığı gibi. Eşsizler.
Medyadaki şarkıya dokunup öyle aşağıya in, lütfen. İyi okumalar.
xx
Yoongi önünde duran kolilere ve boş evinde gözlerini gezdirdi. Bomboştu, aklı gibi. Jungkook gelip kolileri ve valizleri alacaktı, ama bir iki misafiriyle. Namjoon ve Jin'i görmeyeli yıllar olmuştu ve bugün onları da görüp beraber bir gün geçirecekleri.
Yoongi her ne kadar evde kalıp besteleri ve şarkı sözleri üzerinde çalışmak istese bile Taehyung hepsini yakmakla tehdit etmişti. Artık sosyal ve normal bir birey olması için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Bu yüzden Yoongi çok minnettardı her birine. Ne kadar onlarla görüşmemiş olsa bile bir iki kişinin yanında olması çok güzel bir histi.
Elini uykusuzluktan ağrıyan şakaklarına bastırdı. O kadar da kötü değildi. Şu anda kapının diğer yanında Jimin'in olduğunu bildiği için bu kadar iyi hissettiğini biliyordu. Onun burada olduğunu hissetmesi bile böyle hissettirirken kararlıydı birçok şeyde, yeni bir sayfa konusunda mesela. Acı çekmek değil de sevdiği şeyleri yapmak istiyordu. İstediği paraya ve sağlığa sahipti, onu durduran tek bir şey vardı.
Şimdi o engelleri kaldırmakla başlayacaktı işe, ama ondan önce yapması gereken bir şey vardı.
Hızla dış kapısına adımlayıp kapısını geceden beri öylece sırtını duvara yaslamış ayaklarını izleyen bitik çocuğu görmek için araladı. Dalıp kalmış çocuk kapının aralandığını fark etmedi bile. Ona gülümseyerek bakan Yoongi yüzündeki kuru gözyaşı izlerini takip etti.
Sonra ona yaklaşıp bileğinden tutup hızla kendine çekti. Ne olduğunu anlayamadan Jimin kendini birden Yoongi'nin boynuna sokulmuş bir halde buldu. Kaskatı kesilmişken vücudunu sıkı sıkı sarmalayan kolların varlığını hissettiği anda kendi yer yer uyuşmuş kollarını Yoongi'ye doladı.
Sırtında birleştirdiği elleriyle sıkı sıkı tuttu kumaş parçasını küçük elleriyle. Gitme, demek istiyordu ama artık bırakması gerektiğini biliyordu.
Geç kalmıştı.
Yoongi uzunca bir süre içindeki karmaşıklığın dinmesini bekledi. Ağlamak falan da istemiyordu, ama olacaktı biliyordu. Sadece, kemikleri kırılırcasına sıkı sıkı sarılıyordu. Özlemini burada bitirecekti çünkü, sondu.
Jimin'in sarsılan omzundan çoktan ağlamaya başladığını fark etmişti. Çünkü vedanın farkındaydı. O an, Yoongi kollarını sardığı bedenden çekti.
Daha sonra, ne zaman aklına gelse bu güzel çocuk, içine biraz biraz biriktirdiği kavanozunun ağzını açtı. Artık onları sıkıştırmak, zincirlemek ve bastırmak yoktu. Karşısındaki çocuğun ellerini kendi avcuna alıp sıkı sıkı tuttu.
"Seni çiziyorum." Melodik bir dize acının asıl seslenişiydi. Bunu bu iki kişi öyle iyi biliyordu ki, gözleri bir birine değdiği an en başından olmayacaklarını. Yoongi mırıldanmaya devam ettikçe ikisinin de gözleri doldu.
"Beni kucaklayan o bakış," Boş apartman boşluğuna yayılan bir iki melodi, bazılarının umursamadığı bir ayrıntı olabilirdi ama birbirine öylece dalmış iki beden için en önemli son anılardı.
"Rüya gibi olmuş masmavi şafak gibi renklendirilmiş dudaklar," Onu biraz daha yakınına çekti Yoongi, buradaydı işte bütün sızısı, can acısı. Ne de güzeldi, öylece bile dururken ki derin bir nefes almak zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
songs that i want you to hear | yoonmin
Fanfiction[semi-texting] Yoongi, ne zaman dinlediği şarkı ona Jimin'i hatırlatsa içinde büyüyen şeyi üstünde kocaman 'Jimin'e hissettiğim ama onun bana hissetmedikleri' kavanozuna tıkardı. Bir gün sabah kalktığında bu kavanozun kapağını aralık bıraktı ve sade...
