Size şöyle müjdeli bir haber vereyim. 46. bölümde artık tatile gidiyoruz.
Diğer kitabımın adını belirledim tam olarak arkadaşlar şimdi aşağıya bırakıyorum. Lütfen herkes yorum getirsin çünkü çok ama çok özel bir hikaye olacak.
''...Nefesim Kadar Sen...''
Keyifli Okumalar :)
***
Saat dörde gelirken baş ucunda beklediğim Alp'i uyandırdım. ''Yavrum sırtını temizlemem lazım tekrar.''
Uykulu gözlerle suratıma baktı ve mırıldandı. ''Peki.''
Tişörtünü çıkarmaya başladığımda gözüm kaslı vücuduna takıldı. Gerçekten bir spor delisiydi. Böyle bir vücudun olmasının başka bir imkanı yoktu çünkü. ''Ne oldu özledin mi?'' diye sordu sırıtırken. Ardından gülmesinin bedelini inleyerek ödedi.
''Allah çarptı işte.''
Tişörtünü çıkarıp onu yatakta ters döndürdükten sonra sirkeli bez ile sırtını silmeye başladım. Sırtına bezi koyduğum her an onun canını yakıyordum ama iyileşmesi için bunu yapmak zorundaydım. Zorda olsa sırtını sirkeli bez ile sildim. İşimi bitirdikten sonra ellerimi yıkadım ve odaya geri döndüm. ''Nasıl hissediyorsun?''
''İyiyim ama sen gelirsen daha iyi olacağım.''
''Saçmalama şu haline bakar mısın? Acılar içinde kıvranıyorsun. Nasıl geleyim?''
''Soyun ve gel yanıma. Sana sarılmaya ihtiyacım var.''
Alp'i kırmamak için iç çamaşırım kalana kadar soyundum ve yatağa girdim. Canını yakmamak için o kadar yavaş hareket ediyordum ki sinirlendi. ''Hızlı olsana çocuk.''
''Tamam yavrum sakin ol.''
Çıplak omuzlarımız birbirine değdiğinde, ''Sarılır mısın bana? Ben hiçbir şey yapamıyorum,'' diye soludu. Dediğini yapıp kollarımla onu sardım ve başımı göğsüne koydum. ''Geçti mi?'' diye fısıldadım ardından.
''Geçti güzelim, geçti.''
Bütün geceyi gözlerimi bile kırpmadan ona sarılarak geçirmiştim. Sabah ona gelirken yataktan yavaşça kalktım ve şarjdaki telefonumu elime aldım. Mert'ten mesajlar vardı.
Mert: Kanka yarın sabah 10'da sizdeyim haberin olsun. Konuşmamız gereken şeyler var. (23:09)
Mert: Uyudun herhalde neyse yarın sabah görüşürüz. (00:31)
Telefonu elimden bırakmamla odamın kapısı açıldı ve Mert içeri girdi. İlk olarak yatakta çıplak yatan Alp'e baktı. Ardından bilgisayar masasının önünde sadece baksırıyla duran bana baktı.
''Oha! Siz yani sen ve o... İkiniz... Neyse ben seni salonda bekliyorum ,''dedi ve utanç içerisinde odadan çıktı.
Ben Mert'in yanına giderken Alp sırıtarak konuşmaya başladı. ''Basıldık resmen ya ama keşke sandığı şeyi yapsaydık.''
''Çok beklersin,'' derken altıma kısa bir şort giydim. ''Sen bekle ben onunla konuşup geleceğim.''
''Bekle bekle!'' dedi yüksek bir tonda. Ardından acıyla inledi. ''Üstün çıplak gitmeyeceksin herhalde Mert'in yanına.''
''Niye gitmeyeyim? Sürekli böyleyim onun yanında.''
''Olum sen beni anlamıyor musun ya? Kıskanıyorum ulan seni!''
''Mert'ten mi kıskanıyorsun ulan?'' deyip kısa süren bir kahkaha attım. ''Kıskanman gereken son kişi falan olabilir o.''
''Niye yarrağı yok mu?''
''Pisleşme orospu çocuğu,'' dedikten sonra kapıyı çarpıp salona ilerledim. Aklımda Mert'in konuşmamız gereken şeyler var lafıyla...
Mert koltuklardan birine utanç içerisinde oturmuş sağ dizinin titreterek bana bakıyordu. ''İyi misin?'' diye sordum merakla. Çünkü iyi görünmüyordu. Sanki 10 gündür uyku yüzü görmemişti.
''Değilim.''
''Neden? Ela Teyze ile mi bir şeyler oldu?''
''Yanıma oturur musun?'' diye sordu biraz yana kayarken. ''Seninle bir şey konuşacağım.''
''Peki.'' Artık yanında oturuyordum ama o yüzüme bile bakamıyordu. ''Neler oluyor Mert?''
''Ben çok özür dilerim Bilal.''
''Ne yaptın ki? Neden özür diliyorsun?''
''Arkadaşlığımız, dostluğumuzun içine sıçtım.''
''Nasıl içine sıçabilirsin olum? Sarhoş falan mısın sen ya?'' diye sorduktan sonra elimi omzuna attım.
''Dokunma,'' dedi keskin bir şekilde. ''Özür dilerim seni-'' Cümlesi yarıda kesilmişti ama akan gözyaşlarını görebiliyordum.
''Ağlıyorsun. Neden?''
''Çünkü asla birlikte olamayacağım birini seviyorum.''
Asla birlikte olamayacağı birini seviyormuş. Kim ki acaba?
''Bugüne kadar sana hayır diyebilen kız mı var olum memlekette?''
''Bana bu dünyada hayır diyebilecek tek kişi var.''
''Kim o?''
Yüzüne bana taraf dönüp gözlerimizi hizzaladı. Elini bacağının üzerinde duran elimin üstüne koydu. ''Sensin,'' dedi en kadife tonuyla.
''Ben miyim?'' diye tekrarladıktan sonra kendimi geri çektim. ''Saçmalama Mert.''
''O benim.''
''Kim sensin?''
''Bilinmeyen Numara.''
Siktir! Siktir! Siktir!
***
Bunu gören herkes Mert hakkında ne düşündüğünü yazabilir mi? Çok merak ediyorum cidden dkasjdksal
Geceye doğru bir bölüm daha atacağım, haberiniz olsun.
.suleymanberk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinsel gerilim | boyxboy • texting
Short Story''Karşımda giyinmen hoşuma gitti,'' dedi zorlanarak. ''Evlenince de böyle yaparız.'' Evlenince dediği anda kendimi uçurtma uçuran bir çocuk gibi hissetmeye başladım. Bu durumda bile hayal kurabiliyorduk. ''Sen şu cinsel gerilim hattını bırak da ban...