Nihayet eve gelebildik. Çok fena yorgundum, onca gerginliğin üzerine aralıksız bir uyku iyi gelir diye düşünürken jungkook akılma geldi. Şimdi ben onunla aynı evde mi kalıcaktım.! Düşünürken heyecanlı bir yandan da tedirgin oluyordum. Boydan bir pencere vardı, yüksekte olduğumuz için heryer mükemmel duruyordu. O manzaraya dalmış bir şekilde bugünkü olanları düşünüyordum. Bir süre sonra kapı açıldı, jungkook gelmişti. Kalbimin birden ritmi değişti. Arkamı dönemedim.
-" Ne zaman çıkaracaksın üstünden o gelinliği. "
-" Bunudamı sana soracağım. Ne zaman istersem o zaman çıkarırım sanane bundan." Yanıma gelmeye başladı, irkildim bir an. Benim gibi oda, pencereden dışarıya bakıyordu. Birden üstüme doğru geldi elini cama yaslayıp beni pencereyle kendisinin arasın da koydu. Ona yakın olmamak için iyice pencereye yaslanmıştım. Kalbim hızlı atmaya başladı.
-"Yoksa benim mi çıkartmamı istiyorsun.?" Dedi biran. Şaşırmış ve sinirlenmiş bir biçimde.
-"Saçmalayıp durma, üstümden de çekil " diyerek itmeye başladım, ancak yerinden bile kımıldamıyordu.
-"Büyük bir zevkle yaparım bunu. "
-" Tamam dalga geçmeyi bırak. Çekil.! Çok yorgunum zaten."
-" Benim karım degilmisin istediğimi yaparım sonuçta " dedi. Elim yine çok titriyordu, bir türlü durduramıyorum.
-"Demek yine heyecanlandın elin titrediğine göre. Tamam tamam korkma bişey yapıyacağım sana. Senin gibi bir çirkin kızla o tür şeyleri düşünemiyorum zaten, daha güzelleri varken." Diyip sırıtarak çekildi üstümden. Koltuğa oturdu.
-"Sen kendini fazla yakışıklı sanıyorsun galiba. Bi şöyle gözünü açta bak."
-"Az önce öyle demiyordun ama.!" Yüzümü ondan çevirince kahkaha atmaya başladı.
-"Of dışarıya da çıkamam şimdi. Geceyi yeni kızla geçirecektim ben."
-"sen ne iğrenç birisin ya"
-" Sen daha neler görüceksin.!" Diyip pis pis sırıtmaya başladı. Üstümü çıkarmak için yatak odasına doğru yöneldim. Bir sorun vardı.! Gelinliğin ipliğini açamıyordum. Ne denediysem olmadı. Şimdi ne yapacağım ben. Tek çare jungkook'tu, ama güvenemiyordum. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Jungkook üstünü değiştirmişti. Bana doğru bakıp;
-"Şu şeyi biran önce çıkarıcakmısın yoksa ben mi gelip.." sözünü kestim,
-"İpliğini çözemiyorum." Dedim bağırarak. Koltuktan kalkıp yanıma geldi.
-"arkanı dön"
-"Şeyyyy."
-" Sinir etme beni dön.! Korkma bişey yapmam. Senle uğraşacak vaktim yok. Gece boyunca böyle kalırsın yoksa." Yapacak bişey yoktu döndüm arkamı. Uzun süre boyunca bekledim ama hala çozemeyince;
-" Daha çözemedinmi. ?"
-"Öyle bi bağlamışlar ki çözülmüyor bekle biraz" bir süre geçtikten sonra ipliği çözebildi.
-"Teşekkür ederim. " diyip hızlıca uzaklaştım ordan. Üzerimi değiştirdim. Ve mutfağa gidip kahve yaptım kendime. Sıkıldığım için oturma odasına gittim. Tam koltuğa oturduğum sırada jungkook elimdeki kahveyi almaya çalışırken elime kahve döküldü.
-"Ne yaptığını sanıyorsun sen.! Ah elim yanıyor.!"
-"Kahveyi vermemekte ısrar edersen böyle olur işte. Bu benimle suçum değil. Beceriksizsin işte. "
-"Kes sesini.! Bardağı almaya çalışan benmiydim. Ne kadar bencilsin." Elim çok yanıyordu. Biran önce buz torbasını almaya doğru giderken jungkook kolumdan tuttu, Sert ve kızgın bir ifadeyle;
-"Sen bana bu kelimeleri söyleyemezsin. Sana bu cüreti kim veriyor ha.!"
-"Neden sen kimsin ki? Umrumda değil ne olduğun, düşüncesizin tekisin işte. Bırak kolumu elim çok kötü yanıyor."
-"Bak sen beni çok hafife almişsın Umrumda değil canının yanıp yanmaması. O söylediğin kelimeler için özür dile benden, dileyene kadar böyle bekleriz."
-"Saçmalama.! Elim yanıyor bırak beni. Özür filan da dilemiyorum çünkü suçlu olan sensin." Sesini çıkartmadan öylece duruyordu. Elim çok yanıyordu.
-"Ya lütfen elim yanıyor bırak beni. Bu kadar vicdansız olmanın nedeni ne?" Artık dayanamıyordum ve biran önce kurtulmak için özür dilemek zorunda kaldım.
-"Tamam özür dilerim. Bırak kolumu " diyerek hızlıca kolumu çektim. Hemen buz torbasını alıp elime baskı yaptım. Ama bir fayda etmedi. Yanık kremi alıp oturma odasına geçtim. Tek elle süremiyordum, elim kızarmıştı. Kremin kapağını bir şekilde açtım. Jungkook bir an yanıma oturdu. Hızlıca kremi elimden aldı, elime sürecekken, geri çektim kendimi.
-" Gerek yok sana ver şu kremi"
-" Ver şu elini zorluk çıkarma" diyip elimi aldı. Kaba bir şekilde Sürmeye başladı.
-" yavaş ol biraz, ztn canım yanıyor" durakladi ve bana ters bir şekilde;
-" Çeneni kapasan iyi edersin "dedi bende sesimi çıkartamadım. Ondan çok korkuyordum ama belli etmiyordum. Nazik nazik sürmeye başladı. Canım yanıyordu ama sesimi çıkaramıyorudum. O kremi sürmeye devam ederken ben ona dalmıştım, elimin acısını bile unutmuştum. Saçları göz alcıydı, uzun olduğu için egildiginde saçlarından bir topluluk aşağıya doğru geliyordu. Dokunmasan bile o yumuşaklığı görüntüsünden anlayabiliyorsun. Dokunmamak için kendimi zor tuttum. Nerdeyse içim gidiyordu ona bakarken , o kadar masum duruyordu ki.. Bir an naptığımın farkına vardım, toparladım kendimi. Jungkook Kremi sürdükten sonra elini yıkamak için lavaboya doğru gitti. Bende elimi sarmaya çalışıyordum ama pek de kolay değildi. Yani ne vardı acaba şunu sarıp gitseydi. Hiç değilse biraz daha izlerdim onu. Evet biliyorum yavaş yavaş jungkook'a aşık oluyordum. Bunu yapmamaliyim ama dayanamıyordum ki, çok çaresiz kaldım. Ömrümü jungkook'la böyle geçirecek değildim. Bu zaman zarfında ona aşık olursam, bu hiç iyi olmaz. Bakalım beni ne gibi zorluklar bekliyor..
Sabah uyandığımda koltuğun üzerindeydim, çok üşüyordum. Herhalde elimin acisindan sızıp kalmışım. Adam bi uyandırır ya, hiç tenezzül bile etmiyor. Bir anda bir hapşırık geldi, arka arkaya hapşırıyordum. Ordan sertçe bir ses;
-"Yeter sabah sabah, gürültü yapma başım ağrıyor."
-"Emredersiniz lordum sizin için hapşırıgimi tutacağım." Dedim alaycı bir şekilde. Çok kızgın bir ifadeyle, bağırarak;
-"kes sesini.! Dalga geçme. Şu lanet olası evden çıkamıyorum zaten kafayı yiyeceğim. Ağzını açıp tek bir kelime daha söyleme, olacaklardan ben sorumlu değilim.!" Öyle bir korkmuştum ki dona kaldım. Hemen koltuktan kalktım. Daha sıkı giyinmek için yatak odasına gittim. Bir kazak alıp, üzerimdeki badiyi çıkarttım. Tam o sıradan içeri jungkook girdi.
-" Ne yapıyorsun sen, kapıyı çalıp girsene. Çık dışarı hemen."
-" rahatsız olan biri varsa o çıksın"
-"ya saçmalama çık dışarı, şunu giyip çıkacağım zaten"
-"umrumda değil" dedi pişkin pişkin. Bu şekilde dışarı çıkmazdım, en iyisi çabucak şu kazağı üstüme geçirmekti.
-"tamam arkanı dön giyinip çıkayım."
-"dönmüyorum."
-" ya sen ne gıcıksın ona yok, buna yok. Saçmalama da dön hadi." Ses yoktu, bunu yapmak zorundaydım. El çabukluğuyla giydim hemen. Tam dışarı çıkacakken jungkook kolumdan tuttu.
-"fiziğin güzelmiş, bunu değerlendirmek lazım. " diyince jungkook'a tokat attım.
-"sen bunu nasıl söyleyebiliyorsun, beni ne zannediyorsun sen hae.!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ KALP
FanfictionBİR İNSAN, HANGİ YAŞTA HAYAL EDER GELECEĞİNİ. ? YADA NE ZAMAN GÜÇLÜ BİR KARİYERİ OLMASI İÇİN SAVAŞ VERİR..? PEKİ YA NEDEN KENDİMİZDEN ÖDÜN VERMELİYİZ, BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN.? VEYA SORUNSUZ BİR YAŞAM GEÇİRMEK İÇİN, GEREK Mİ BİRİLERİ.? NE ZA...