Jungkook elimi bırakıp,
"-dışarıda beni bekle dedi" ben hayır diyecekken, sinirli bir şekilde
"-çık dışarı" dedi. Alışmıştım onun bağırmasına zaten, gidi gidiyormuş gibi yaparak biraz geriden onaları izledim, sesleri bana gelebiliyordu. Zaten bağırarak konuştukları için duyamamam mümkün değildi. Jungkook "- abi burada olmaz, çekil önümden" dedi. Abisi olduğunu daha yeni öğreniyordum. Zaten birilerine çok benziyorlardı.Abisi jungkookla konuşmak istesede jungkook, hızla çıkışa yöneldi. Bana kızmadı çıkışta durmadığım için, herzamanki sinirli gözlerle "- yürü" dedi. Arabaya bindik, eve doğru ilerlerken, arkamızda bir araba sürekli korna çalıyordu. Jungkook kimin olduğunu bilir gibi başka yola saptı. Issız bir yoldu, arabayı kenara çekti. Arabadan sinirli bir şekilde indi, arabayı kilitledi ve sağ taraftaki yola doğru yürüdü. Ardından da bize korna çalan araba oraya doğru hızla gitti. Arabanın içindeki jungkook un abisiydi. Oda aynı jungkook gibi gözlerinden alev fışkırıyordu.
Canım çok sıkılıyordu. Radyodan açtığım müzikler biraz sıkıntımı almıştı ancak bu kadar saat jungkook napıoryordu orada. Beklerken uyuya kalmışım. Biran kapı açıldı hemen irkildim. Kafamı çevirdiğimde şok olmuştum. Jungkook'un yüzü kanlar içindeydi ve en kötüsü de kolu bıçaklanmıştı. Onu, aynı şekilde ilk kez gördüğüm gibiydi.
Ne yani şimdi abisi onu bıçakladı mı?! Bir insan kardeşine bunu nasıl yapabilşrki. Onaları bu hale düşüren neydi. Anladım ki bu aile acıma duygusundan yoksun, sevgisiz yani binevi ruhsuz bir kalpleri vardı.
"- Bu halin ne, abin mi yaptı bunları sana?" cevap verecek mecali kalmamıştı. Anlaşılan baya yorulmuş olmalı yolsa bana çoktan kızmış olmalıydı. "- Çok kan kaybediyorsun hastaneye gitmeliyiz" dedim. O ise kısık sesle "- Olmaz" dedi.
Eve gelmiştik, jungkook karnını tutarak kanepeye doğru ilerledi. Gömleğini çıkarmaya başladı.Tabi bende heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Bir yanda da ne yapacağımı bilmiyordum. Ona öyle bakakalırken,
"- yukarıdaki dolapta kutu var onu getir" hemen cikıp aldım acaba içinde ne vardı baya da ağır bişeydi. Zor olsada indirebilirim aşağıya. Jungkook kanepeye oturmuş kolundaki kesiğe bakıyordu. Kutuyu yanına götürüp kapağını açtım. Ve bir şok daha yaşadım. Kutunun içinde bir hastanede olan tüm malzemeler vardı. Jungkook a baktım oda "-bakma öyle gel şuna yardım et" dedi. Ben jungkook a bakamıyordum nedense çok utandım onu böyle görünce. Normalde erkekleri %90 boyle görüyordum ancak bu defa çok utandım. O, kasları, baklavaları, dövmeleri çok ilgi çekiciydi. Bıraksalar 7-24 onu izleyebilirdim. O derce etkilenmiştim.
" - Hadisene, ağrıyor zaten"
"- Allah Allah senin canın yanarmıydı ya. Ben seni duyguzus birşey sanıyordum. Üstelik ne yapabilirim ki, dikiş atılması lazım ve çok kan kaybediyorsun." ona hala bakamıyordum, elimdeki sargı beziyle uğraşıyormuş gibi yapıyordum.
"- Sen yapıcaksın" diyince birden ona döndüm,
"- Ben ne anlarım dikiş atmaktan. Saçmalama, hadi kalk gidiyoruz." diyip ayağı kalktım.
"- Asıl sen saçmalama. Şuan kötüyüm bide senden uğraşamam. Ben sana yapman gerekeni söylüyeceğim, hadi çabuk." öyle masum bakıyordu ki resmen içim eridi. Hayır demek imkansızdı. Yanına oturdum çok fazla yakındık birbirimize ama tabi herzamanki gibi jungkook asil duruşunu hiç bozmuyordu.
" - uyuşturmadan nasıl olacak ki, dayanabilecek misin? " heah bu acı da neymiş gibi bir tavır sergileyince, anladım bu çocuk psikopattı.
Herşey hazırdı, iğneyi elime aldım. Elim titriyordu jungkook bunu fark edince birden elimi tuttu.
"- Bak lütfen kendine gel. kendini doktor gibi zannet, heyecan yapma. Yoksa birazdan kan kaybından öleceğim." diyip elimi bıraktı. Sanki bunu yaptıktan sonra heyecanım gidecekti, daha fazla arrtı. Ancak onu ilk kez böyle çaresiz görüyordum, canı çok fazla yanıyor olmalı ki böyle uysal oldu.
" - tamam özür dilerim. Başlıyorum, hazır ol! " niyahet dermiş gibi yüzüme baktı.
"- şimdi normal elbise dikermiş gibi dik."
"- gerçekten öyle mi oluyor? Kolaymış o zaman ama sen nasıl dayanacaksın?"
"- merak etme. Genelde hastaneye çok gitmem zaten. Sürekli bu işlerle uğraştığım için, hep evde görürüm işimi."
"- ne yani mafya gibi bişeymisin sen!?"
"- yeter, soru sormayı bırak da yap şu işi. " Jungkook eğer mafya ise hiç şaşırmam zaten, beklenir ondan.
Jungkook terlemeye başlamıştı, hemen yapıp onu bu durumdan kurtarmak istiyordum. Bir yandan da kendime çok kızıyorum. O bana kötü davranamsına rağmen ben çok iyimser davranıyorum. Daha fazla uzatmadan nazik bir şekilde dikmeye başladım. Çok tuhaf durumun içerisindeydim şuan. Jungkook çok belirtmesede her iğneyi batırdığımda, inliyordu. Nihayet bitirmiştim, ilk olmasın rağmen iyi iş çıkardım bence. Jungkook'un kolunu sarmaya başladım. Ben onla uğraşırken, jungkook'un gözleri beni takip ediyordu. Çok fazla yakındık birbirimize, utandım birden. İnşallah kızarmaya başlamamışımdır, yoksa jungkook utandığımı fark edip benimle dalga geçerdi.
"- tamam oldu işte. Bu arada aferin iyi dayandın. Ama ateşin var galiba." diyip ani refleksle elimi onun alnına koydum. İkimizde öylece bakakaldık, birbirimize. Gözleri o kadar anlamlı bakıyordu ki... Artık yaşamdan bıkmış, bir köşeye geçip dinlenmek istermiş gibiydi. Diğer yandan da alev alev yanan teninin sıcaklığı vardı.
Hemen o büyüden çıkıp, elimi çektim.
"- ben sana hem giyecek bişeyler hemde ağrı kesici getireyim" dedim.
Masanın üstünü toparlayıp, Jungkook'un odasına girdim. Odası da aynı evi gibi simsiyahtı. Kendimce düşündüm, acaba siyah rengi sevdiği içinmi bu kadar abartmıştı? Evin heryeri, her objesi, perdeleri, koltukları ve hatta duvar kağıdı bile siyahtı. Neden başka bir renk yoktu?
Odasındaki, giyisi dolabına doğru ilerledim, gömlekleri, tişörtleri, takım elbiseleri göz kamaştırıyordu. Giysilerini incelerken saatlerinin ve kol düğmelerinin olduğu bölüme gittim. Herbiri şık ve zarifti. Çok beklemeden hemen siyah eşofman ve mavi renk tişört aldım ve dişarı çıktım. Aşağıya inip, mutfaktan ağrı kesici ve suyuda alıp jungkook'un yanına gittim. Masaya bardağı ve suyu bırakıp, tişörtü ve eşofmanı ona uzattım. Bana bakarak
"- neden mavi?"
"- maviyi çok seviyorum, dolapta gözüme çarptı aldım getirdim. Onudamı siyah getirseydim hea."
"-senin zevkine göremi giyinececeğim?" dedi sinirli bir şekilde anlaşılan jungkook yavaş yavaş kendine geliyordu. Ağrı kesiciyi içip kanepeye uzandı.
" - onaları giymiyecekmisin? "
" - sesini çıkarmadı. Anlaşılan dikişi acıyordu. E tabi kim dayanabilir ki. Sessizce yanından ayrıldım. Yukarı çıkıp üstümü değiştirdim.Gece saat 2 olmuştu ama ben çok açtım. Mutfağa girip yemek yapmaya başladım. Bir yandan da kendimce söyleniyodum.
" - ya bir insanın yemek kaşığına kadar herşeyi siyah renk olurmu arkadaş?" diyordum ki bir ses
" - arkamdan konuşma." dedi. Elimdeki kaşığı yere düşürdüm. Öyle korkmuştum ki.
"- girdiğinde ses versene, nasıl korktum!" arkamı döndüm ona doğru. Mavi tişörte söylendiği halde, giymişti. istemsizce güldüm.
" - Neden gülüyorsun" dedi.
"- Yok bir şey." dedim.
"- Her neyse. ben de açım" deyip masaya oturdu. Ona da bir tabak hazırladım ve masaya koydum, birlikte yemek yemeye başladık. birden ona,
"- Sen gerçekten mafya misin" dedim O da gülerek,
"-hahaha öyle mi görünüyorum?"
"- Evet öyle. Tavırların onu gösteriyor. Sert mizaçlısın, sinirlisin, yanında silah taşıyorsun, görünüşe göre dövüşmeyi de biliyorsun. Bunların hepsi bir mafya olduğuna işaret. Öylesin değil mi?"
"-Sen yine çok Soru sormaya başladın. kapatalım konuyu yemeğini ye! "
" - Peki abinle neden kavga ettiniz. Abin seni nasıl bıçakladı. " Cevap vermeyince devam ettim.
" - Abine çok benziyorsun, oda ruhsuz gibi davranıyor. sizin için kimsenin canı önemli değil. "
" - Bak benim yaşantım seni ilgilendirmez. Bana böyle sorular soramazsın. Aslında benimle konuşamazsın daha işte... "
" - işte ne demek.? Ne yapmamı bekliyorsun? Hiç konuşmamı, benden sadece kenara çekilip oturmamımı bekliyorsun? Ayrıca ben çok sıkıldım. Ne zaman bitecek, daha ne kadar evli kalmaya devam edeceğiz.?" Uzun bir süre bana cevap vermedi. Ben de dayanamayıp:
"- Benimle neden zorla evlendiğini söyle, amacın neydi? Ne zaman bitecek? Bunların bir açıklaması olmalı, değil mi?" yemek yemeyi bırakıp,
"- Babam ve annem öldü geriye abim ve ben kaldık ve tabii şirketler.. İkimiz de bu şirketler yüzünden birbirimize girdik. Abim, senin gibi bir mafyaya, şirketleri devredemem. babamın bir itibarı var ve bunu yerler altına seremem.! diyor. Benden şikeleri almak İstiyor. Babam da bana ölmeden önce, eğer evlenirsen sirketler senin demişti."
"- Peki abine neden şirketleri vermek istemedi? "
" - Çünkü o zamanlar babamla abim küslerdi. Uzun bir süre konuşuyorlardı. Ben de tabii şirketlerin abimin üzerine olmasını istemiyorum. Bu yüzden evlenmeye karar verdim. Anlaşmalı evlilik yapacaktım ancak uygun kız bulamayınca, sen karşıma çıktın."
lafını keserek:
"- E tabi sen de buldun benim gibi salak kızı evleneyim dedin. "
" - Her neyse böyle işte başka soru sorma bana. "
" - Evlenmeden önce benim de fikrimi alsaydın keşke. "dedim alaycı bir şekilde.
Mutfaktan çıkıp gitti ben de masayı toplayıp yukarı çıkacaktım ki kapı çaldı. Üst üste zili çalıyordu. Hemen merak edip kapıyı açtım. Karşımda bir kız! Uzun boylu, sarışın, yeşil gözlü, güzel giyinen bir kızdı. İçeriye, " - jungkook aşkım neredesin?" Diye bağırarak girdi. Ben ise hala kapı açık bir şekilde orada bekliyordum. Kız hemen jungkook'un yanına gidip ona sarıldı.
"-Ah ne bu halin. Yine mi" dedi Jungkook'a onun hareketlerinden kaçar gibi bir tavır sergiledi. Ben daha fazla kaldıramayıp yukarı çıktım. Telefonum çalıyordu, hemen koşarak kapıyı açtım ve telefonu elime aldım. Beni arayan çalıştığım yerdeki, karizmatik bulduğum çocuktu. Heyecanla, hemen telefonu açtım.
"- çabuk buraya gel! Acele bir işimiz çıktı, sorunlar var yetişmen lazım!." deyip hemen kapattı.
Ne olabilirdi ki!?*ARKADAŞLAR BEĞENMEYİ UNUTMAYIN VE TABİKİDE YORUM YAPMAYI DA. 😊💙 OKUYANLARA TEŞEKKÜR EDERİM 🍃❣️*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ KALP
FanfictionBİR İNSAN, HANGİ YAŞTA HAYAL EDER GELECEĞİNİ. ? YADA NE ZAMAN GÜÇLÜ BİR KARİYERİ OLMASI İÇİN SAVAŞ VERİR..? PEKİ YA NEDEN KENDİMİZDEN ÖDÜN VERMELİYİZ, BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN.? VEYA SORUNSUZ BİR YAŞAM GEÇİRMEK İÇİN, GEREK Mİ BİRİLERİ.? NE ZA...