Çok sert tokat atmıştım ona, korkuyordum bana bişey yapacak diye. Kolumu sıkmaya başladı, o kadar çok sıkıyordu ki biran damarlarım patlayacak sandım. Gözlerinden alev fışkırıyordu resmen. "- sen suçlu olduğun halde böyle tavırlar sergiliyorsun, gerçekten anlam veremiyorum sana" diyerek ellerini kolumdan ayırmaya çalıştım, ancak bir faydası olmadı. "- Sendeki bu öz güvene hayranım biliyormusun. Sana daha önce benim nasıl biri olduğumu anlatılarmı hea" ürkek bir sesle "- umrumda degil nasıl biri olduğun. Şu yaptığın terbiyesizlige karşı hala daha üstte çıkıyorsun. Şimdi tokat attım diye beni mi öldüreceksin hea? Hadi sıkıyorsa yap hende kurtulmuş olurum hem." kolumu bir an bıraktı. Morarmıştı tuttuğu yer. Derin bir iç çektim koluma bakarak. Oda beni izliyordu." - Daha onlardan birsürü olucak, iyi bak onlara " diyip çıktı dışarı.
Çok açtım hemen bi şeyler hazırladım ve yemeye başladım. Birden kapı çaldı, jungkook gidip kapıyı açtı. İçeriye uzun boylu, sarışın, güzel bir kız girdi. Jungkook'un dudağından öpüp, "-Yukarıya mı" diye soru sordu. Jungkook evet dedikten sonra kız koşarak yukarıya çıktı. Ben dona kalmış bir şekilde onları izliyordum. Jungkook mutfağa gelip, şarap aldı ve hemen ardından yukarı çıktı. Bişey diyemedim, öylece kalamadım. Kendimi aldatılmış gibi hissediyordum. Geçtim pencerenin önüne, atlamayı düşündüm biran. Kendimi bulutların üzerine atmak istedim. Gözümden yaşlar akmaya başladı, Bi türlü tutamadım kendimi. Kolumdaki morluklara bakıp derin bir iç çektim. Ben bunları hak edecek ne yaptım ki..
Bir iki saat sonra gülme sesleriyle uyandım. Kız evine gidiyordu. Jungkook yeni duş almış ki saclar ıslaktı. Hemen geri koltuğa uzanıp uyumayı denedim. "-Kalk bana yemek hazırla hadi" neye uğradığımı şaşırmiş bir şekilde "- Sen utanmadan karşıma geçmiş yemek mi istiyorsun. Haha rüyadayım ben şuan saka olmalı tüm bu yaşadıklarım." diyip ayağı kalktım büyük bir şiddetle "- Sen nasıl iğrenç bir insansın ya senden iğreniyorum. Dışarı çıkıp bunu yapabilirdin. Gerçekten bu kadarı da pes yani. " Jungkook gülerek " - pardon ama biz gerçek evli değiliz, role kendini çok kaptırdın sen. " diyip gülümsemeye devam etti. "- Bende biliyormu herhalde ama bu iğrenç görüntüyü görmek zorunda degilim ben tamamı? " Jungkook dolaptan bir şeyler alıp içerken," -her neyse kafamı şişirme, çeneni kapat. " onun bu tavırlarından ne kadar nefret etsemde gözümü ondan alamıyorum. Ona karşı, içimde hiç tukenmeyecekmiş gibi bir sevgi vardı. Çok saçma biliyorum ama gönül işte..
"- Jungkook, benim dışarı çıkmam gerek.
" - Ben çıkamıyorken sen nasıl çıkıcaksın?
" - Ya tamam ama Avm'ye gidip bir şeyler almam gerek.
" - acalesi yok sorna al
"- ya olmaz. Ben gidiyorum.
" - kaç defa kendi kafana göre hareket etme dedim sana. Bekle beraber gidiyoruz."
Arabaya bindik ve Avm'ye doğru yol aldık. Jungkook siyah ve spor giyinmişti, afili gözlüğü, gelişi güzel şekillenmiş saçlarından kendimi alamıyorum. Biran ona çok baktığımı hissetti mi diye çok korkmuştum.
Neyse ki geldik. Arabadan iner inmez bir grup gazeteci yanımıza geldi. Jungkook'un o asık suratı gitmiş, yerine çok mutluymuş gibi bir tavır takındı. Hemen yanıma gelip elimden tutu. Tabi ben dilim tutulmuş bir şekilde Jungkook'u izliyordum. Gazetecilerden biri
"- Efendim, evliliğiniz nasıl geçiyor. Neden balayına gitmediniz, yoksa bir sıkıntı mı var" diyince jungkook hızlıca içeriye doğru yürümeye başladı. "-arkadaşlar hiç bir sorun yok gayet iyi gidiyor. Teşekkürler" diyerek içeri girdik. Bir süre elele yürürken karşımıza, biraz jungkook'u anımsatan bir adam çıktı. Nefret dolu gözlerle yanımıza geldi ve
"- senin ne haddine, babanın yerine geçmek hea?!" diyerek Jungkook'a bağırıdı. Acaba bu kim..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ KALP
FanfictionBİR İNSAN, HANGİ YAŞTA HAYAL EDER GELECEĞİNİ. ? YADA NE ZAMAN GÜÇLÜ BİR KARİYERİ OLMASI İÇİN SAVAŞ VERİR..? PEKİ YA NEDEN KENDİMİZDEN ÖDÜN VERMELİYİZ, BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN.? VEYA SORUNSUZ BİR YAŞAM GEÇİRMEK İÇİN, GEREK Mİ BİRİLERİ.? NE ZA...