"Hayır, Peter hayır. Burda kalamazsın-"
"Seni ararım tamam mı? Burdan çıkınca seni ararım."
"Benimle birlikte gelirsen kimseyi korumak zorunda kalmazsın. Birlikte gidelim lütfen."
"Meredith, şimdi!" Beni ittirdi. Koşmaya başladım. O an keşke dedim. Keşke dik kafalılık etmeseydim. Gölün çıkışına geldiğimde arkamda hiç ses duymuyordum. Dönüp bakmak istedim ama yapamadım. Otobüse bindiğimde telefonumu alıp Peter'ı aramaya başladım göz yaşlarımdan önümü göremiyordum. 7-8 kez aramama rağmen açmamıştı. İçim içimi kemiriyordu. Bu halde kapıdan giremezdim. Annemler hemen sorguya çekerlerdi beni ve sonu hiç iyi bitmezdi. O yüzden sessizce odamdan evin çatısına çıktım. Peter'ı aramaya devam ettim. Geri dönse miydim acaba? Onu orda bıraktığım için o kadar pişmandım ki. Göz yaşlarımdan ve ağlamaktan şişen gözlerimden etrafı iyi seçemiyordum fakat lacivert ve kırmızı renkleri görebiliyordum. Yanıma oturduktan sonra gözlerimi sildim. Bu Örümcek Adam'dı.
"Operadaki Hayalet'teki Lon Chaney'e benziyorsun." Başka zaman olsa buna gülerdim ama şimdi bu daha da ağlamama sebep olmuştu.
"Hey tamam dur, tamam. Ağlaman için söylememiştim. Neden ağlıyorsun?"
"Ç-çok kötü bir şey yaptım. B-birin arkamda bıraktım."
"Ah, bazen istemediğimiz seçimler yaparız ve bunlar başka şeyleri doğrur. Demek istedi-"
"Ne?" Dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım.
"I-ıı gitmem gerek. Daha fazla ağlama." Yatıştırırcasına omzuma vurdu ve gitti. Birkaç dakika sonra telefonum çalmaya başlamıştı. Arayan Peter'dı
"Meredith, eve vardın mı?"
"Çoktan geldim. Peki ya sen? İyi misin, seni çok merak ettim? Nerdesin şimdi?" İçimde tarif edemeyeceğim bir mutluluk vardı. Sesini duyduğuma hiç bu kadar sevineceğimi sanmıyordum.
"Ben iyiyim. Onlardan kurtulmam biraz uzun sürdü. Şimdi Marlene'lerdeyim." Bir dakika ne? Neden onlardaydı? Neden bana değil de ona gitmişti? Şimdiyse o kadar kırgın hissediyordum ki...
"Ah tamam o halde. İyi geceler." Bir şey demesini beklemeden telefonu kapattım.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
"Hey, Meredith!" Yavaşça arkama döndüm. Şuan onunla konuşmak istemiyordum. Kırgındım.
"Hey."
"Birlikte bir şeyler yapalım mı? Belki-"
"Bugün olmaz işim var. Belki başka zaman, görüşürüz." Yine cevap vermesini beklemeden onu arkamda bırkatım. Marlene'lerin kapısına gelince zile basıp basmamak konusunda kararsız kaldım. Çatışmamın sonucunda zile basıp beklemeye başladım. Kapı açılımca Marlene bana sarıldı ardından odasına gittik. İçimde bir kuşku kalmaması için sordum.
"D-dün Peter sana mı geldi?"
"Ah, evet. Sanırım bir problem yaşamış." Dediği şey beni daha da kırdı. Neden bana değil de ona gitmişti? Bu yüzden arkadaşımı suçlamıyordum, onun hiçbir suçu yoktu. Ben sadece Peter'ın davranışlarını çözemiyordum. Bu konu hakkında daha fazla konuşup da arkadaşlığımızın zarar görmesini istemediğim için farklı bir konu açtım.
"... aslında Wendy'nin böyle yapacağını tahmin etmemiştim."
"Ben tahmin ederim. Bu tam da ondan beklenilecek bir hareket... Meredith Peterla nasıl geçti?" Ben konuyu kapatmak isterken yine dönüp dolaşıp Peter'a varıyorduk. "Ön yargılı davranmışsın değil mi?"
"Ş-şey aslında iyi biri yani evet öyle ama daha fazlası yok." Bunu kendime itiraf etmekten bile çekiniyordum ama Peter'ı hoş buluyordum. Belki de hoş bulduğum şey beni korumaya çalışmış olmasıydı. Beni dün çok kırmıştı o yüzden ona güvenip beni daha da kırmasına izin vermek istemiyordum. Bunun hoşlantıyla sınırlı kalmasını daha da ilerisinin olmamasını umut ediyordum.
"Bence hem ona hem kendine haksızlık ediyorsun. Her şeyi kontrolün altında tutamazsın. Biraz rahat ol ve oluruna bırakmayı dene." Marlene yine haklıydı. Oluruna bırakmam gerekti. Her şeyi kafama takamazdım ama bu benim aklımı bir diş çürüğü gibi kemiriyordu. Peki ya Peter da bunu düşünüyor muydu yoksa o Marlene'den mi hoşlanıyordu? Başınız belada olsaydı gideceğiniz ilk yer güvendiğiniz veya sevdiğiniz biri olmaz mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad Hatter •Peter Parker•
FanfictionBir anda fısıltılar durdu, kafamı girişe çevirdim. O gelmişti, son ve esas katil. Peter Benjamin Parker. Nefes nefese yanıma yanaştı ve fısıltıyla "Ben... Ben olanlar için üzgünüm." Dedi. Tabii çok üzgündü.