Gözlerimi kısıp dudağındaki yarayı dikkatle inceledim.
"Sahiden Edgar Allan Poe'yi seviyor musun?" Sorusuyla gözlerimi yaradan ayırıp sıcak kahve gözlerine diktim.
"Yani sen sevmiyor musun?" Afallamış gibiydi.
"Evet, yani hayır. Ah, evet. Demek istediğim ilgi alanıma girmiyor." Aslında Peter hep afallamış gibi konuşuyordu. Bu hali kıkırdamama sebep oldu. Onun ne kadar zeki olduğuyla ilgili birkaç şey duymuştum Marlene'den. Fakat konuşurken hiç de öyle gözükmüyordu.
"Hep böyle değilim. İnan bana, sadece seninleyken biraz gerginim." Sıkıntıyla üfleyip avuçlarını alnına bastırdı. Şaşkınlıkla ağzımı açıp birkaç dakika bekledim ardından ne kadar salak gözüktüğümü farkedip konuşmaya karar verdim.
"Peki bu iyi mi yoksa kötü mü?"
"Senin yanında aptal gibi gözükmek benim için kötü. Öte yandan beni etkileyenin sen olması iyi." kalbim o kadar hızlı atıyordu ki aniden boğazımdan yükselecek sandım. Peter bunun üstünde fazla durmadan neyse ki konuyu değiştirmişti.
"Yarın akşam için boş olur musun? Eski sinemada Beetlejuice gösterimde olacak. Senin seveceğini düşündüm v-"
"Peter, şaka mı yapıyorsun? Tabii ki evet! Çok isterim. O filme bayılıyorum." Heyecanla atılmıştım.
"Bu güzel o halde seni 8'de alırım."
"Hey, nereye?" Kollarını bana dolayan kişi Marlene'di.
"Peter'la sinemaya gideceğiz." Peter'a baktığımda gülümsemem solmuştu. Sanki biraz garip görünüyordu.
"Benim Ned'in yanına gitmem lazım. Proje için. Sonra görüşürüz." Onun boşalan yerine Marlene kaptı.
"Sence de garip değil miydi?"
"İlerleme kat etmişsiniz." Marlene bembeyaz dişlerini göstererek konuştu.
"Bu aylarda proje veriliyor mu ki?"
"Meredith kes şunu. Şüphe mutluluğunu engelliyor. Peter zaten garip biri." Gözlerini dikkatle yüzümde gezdirdi. "Onu seviyorsun." İmalı imalı kıkırdadı.
"S-sevmiyorum. Hoşlanıyorum azıcık." Ellerimi sarsıp daha da güldü. "Azdan fazla hoşlanıyor olabilirim." Dedim. Ne pis yalancıydım. Halbuki onun adını duyduğumda bile midem kasılıyordu. Sahi bu nasıl olmuştu?
"Umarım bu aşkın beni unutmana sebep olmaz."
"Aşk değil hayır. Marlene saçmalama kimse senin yerini tutamaz."
"Sadece takılıyorum Meredith, sakin ol. Bu gece bize gel. Olağanüstü hal toplantısı yapmamız lazım." İşaret parmağını basaya bastırarak konuştu.
"Marlene zaten iki kişiyiz. Ne toplantısından söz ediyorsun?" Marlene gözlerini devirdi.
"Hadii kap şu izni." gözleriyle telefonumu işaret etti.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Mavi, uzun kuyruklu kedilerin olduğu yastıkla kendimi boğmaya çalışıyordum. Nefessizlikten bayılacağımı hissedince Marlene yastığı yüzümden çekti.
"Çok mızmızsın Lil."
"Bana şöyle seslenmeyi kes." Umursuyormuş gibi gözükmüyordu. Dudaklarını büktü.
"O zaman sen de sözümü dinle Lil." Sinirle inledim.
"Ah, lanet olsun Peter'ı öpmeyeceğim. Bunu aklından hemen çıkar."
"Meredith bu normal bir arkadaşlık ilişkisi değil. Sen de biliyorsun, eninde sonunda olacak ama eğer Peter'ın seni öpmesini beklersen bu yıllarını alır." Büyük bir kahkaha patlattı.
"Dalga geçmeyi kes Marlene, zamanı değil. Aramızda daha net bir şey yok. İki günlük duygusal durumlar yüzünden başkasının dudaklarına yapışacak değilim."
"Asıl bunun için zamanı. Sinemaya gidiyorsunuz, biraz kafanı çalıştır güzelim."
"Sinemada öpüşmek için romantik filmlere gidilir." Marlene yine bir kahkaha patlattı ama bu seferki o kadar büyüktü ki yataktan düşmüştü. "B-bak bu k-konuda haklısın ama akışına bırak. Kasma, ah karnım." Elimi uzatıp kalkmasına yardımcı oldum. Ayağa kalkıp üstündeki hayali tozları temizledi ve omuzlarını dikleştirdi. "Meredith leylağım, seni almaya geldim."
"Leylağım mı? Marlene lütfen Peter'la dalga geçmeyi kes. Bu can sıkıcı olmaya başladı."
"Tamam, Peter'ı ciddiye almaya başladığına göre kalbinde bazı şeyler değişmiş." Kucağımdaki yastığı başımın altına koydum ve sırt üstü uzandım. Marlene ile bu odadan sabaha sağ çıkabilirdim umarım.
MERHABAA! YAZIM YANLIŞLARI İÇİN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLERİM. ELEŞTİRİLERİNİZİ VEYA BEKLENTİLERİNİZİ YORUMLARA YAZARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM :)
![](https://img.wattpad.com/cover/160247146-288-k581472.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad Hatter •Peter Parker•
Fiksi PenggemarBir anda fısıltılar durdu, kafamı girişe çevirdim. O gelmişti, son ve esas katil. Peter Benjamin Parker. Nefes nefese yanıma yanaştı ve fısıltıyla "Ben... Ben olanlar için üzgünüm." Dedi. Tabii çok üzgündü.