Umut gökkuşağının renklerinde gizlenmişti. Yada, ben öyle sanıyordum. Umutsuzluk diye bir şey olamazdı. Ölümün karşısında bile olsanız umut hep vardı. Umut bir koşucunun son engelindeydi, bir romanın son sayfasında canlanırdı, son nefesle verilirdi.
Ve önüne dikenli teller konulmuş 17 yaşındaki bir kızın hayallerinde yaşam bulmuştu.
Hiçbir zaman başka şeylere değişmemiştim. Hayatım boyunca hep umutlarım ezilse de umutsuzluğa bürünmemiştim. Tıpkı şuan ki gibi...
Elimdeki kadehi zarifçe tutuyordum. Dedemin gözleri üzerimdeydi. En küçük bir hata çok büyük bir sorun teşkil edebilirdi. Yeşil gözlerinin içine baktım. Yaşlı yüzü, yüzündeki ince çizgiler, soluk bakışları, onu mükemmellikten alıkoymuyordu. Kadehi yavaşça dudaklarıma dayadım ve çok az içtim. Nazikçe yerine bıraktıktan sonra tekrar dedeme baktım. Artık bana bakmıyordu. Yanındaki iş adamıyla hararetli bir konuşmaya girmişti bile.
Etrafıma baktım. Kırmızı halılar, kırmızı kadife masa örtüleriyle tam bir uyum içindeydi. Altın sarısı sandalyelerin bacakları aslan ayaklarına benzetilmişti. Altın rengini sevmezdim fakat öylesine güzel dizayn edilmişti ki, altın sarısıyla kırmızının birbirine ait olduklarını orada öğrenmiştim. Karşımdaki kadın, lacivert elbisesiyle tıpkı asil bir heykele benziyordu. Bakışlarıysa ürkütücüydü.
Bir an kendimi kukla gibi hissetmiştim. Fakat bu düşüncem aklımda çok da uzun bir süre kalmadı, çünkü dedem her zamanki bakışlarından birini atınca, mekandan ayrılacağımızı anladım. Topuklu ayakkabılarımın zeminde çıkardığı tok ses salonda bir melodi gibi yankılanıyordu. Dedem kolunu uzatınca hiç bekletmeden koluna girdim. Yaşlanmış olmasına rağmen yıllar ondan boyunu esirgememişti. Aksine uzun ve dik duruşluydu.
Henüz adını bile bilmediğim, adam bana "Geldiğiniz için memnun oldum." dedi. Gülümsemekle yetindim. Bu yalancı samimiyet ve sevgi gösterisinden boğulmaya başlamıştım.
Çıkışa doğru yöneldik. Beyaz araba, dedem ayağını dışarı atar atmaz önünde bitmişti. Aceleyle önce benim, sonra dedemin kapısını açan adama, sakin olmasını söylemek isterdim ama dedem yanımdayken böyle bir şeyi asla yapamazdım.
"Bugün hiçte fena değildi öyle değil mi kızım?" ona doğru döndüm. Yaşlı sesi güçlüydü. Saygısızlık istemez bir şekilde cevabını biliyormuş gibi gözlerini hiç acele etmeden bana çevirdi.
"Aslına bakarsan ne düşünüyorum biliyor musun sevgili dedeciğim? Karşımdaki kadın kadar samimiyetsiz, donuk yüzlü birini daha önce görmemiştim, tipi sanki oraya zorla getirilmiş gibiydi, gerçi benimde ondan bir farkım yoktu ama... Adam zaten kadından da beterdi. Adımı bilmediğine eminim. Yüzsüz gibi memnun oldum falan demesi komikti diyebilirim. Bir daha beni bu tür yerlere getirmezsen sevinirim." demek isterdim, ama henüz on yedi yaşındaydım. Bilirsiniz, gençtim ve hayallerim vardı. O da yetmiş yaşlarında falandı. Yani ne o kalp krizine ne de ben ölüme hazır değildim. Onun yerine "Evet dedeciğim güzel bir gündü. Beni getirdiğin için teşekkürler." demek ikimiz içinde daha iyi olmuştu. Yüzüme taktığım o maskeden tiksinmiştim.
Dedem saygıda kusuru asla kabul etmezdi. O gördüğüm en kuralcı, en sert, en güçlü kişi olmalıydı ve bu hiç bana göre değildi. Ben üzerimdeki elbiselere, ağır takılara veya kırmızı ruja ait değildim. Doğallık benim için her zaman esastı, fakat dedem babasından öyle görmüştü bu ona doğal geliyordu. O soylu biriydi, ama ben ona yakışır bir torun değildim.
Ben tamda bunları düşünürken, arkadan gelen araba hızla önümüze geçmişti. Dedem elindeki kağıttan kafasını kaldırıp huzursuzmuş gibi cama baktı. "Şu serseriler hiç mi akıllanmazlar?" dedi burnundan soluyarak. Bir an, sadece küçük bir an o arabada olmak istedim. Hiçbir şeyi düşünmeden, sadece akışına bırakmak istedim. Hayatı kendime değil, kendimi hayata uydurmak istedim, diye düşünürken sanki tanrı beni duymuş gibi oldu ve o araba...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜPTELA
RomanceAteş, o adı gibi yakıcı. Kendi kalesini korumak için savaşan bir ejderhaydı o, yaklaşan her kim olursa olsun onun öldürücü alevlerine mahkumdu. Buna zıt şekilde bir okyanustu. Her gün derinliklerine gömülürken aslında boğulduğumun farkında değildim...