treinta

1.1K 91 11
                                    

Yeliz'den

※Birkaç gün önce※

Hayat boktan gidiyordu.

Bunda emeği geçen derslere, sınavlara ve insanlara sonsuz sövgülerimi iletiyorum.

Bizimkilerden arakladığım tek dal sigaranın zehrini organlarıma kazırken Ozan geldi.

Tebessüm etmedim veya başka bir şey...

Sigarasını yaktığını sesten anladım.

"Hâlâ kabul etmeme konusunda ısrarcı mısın?"

"Evet."

Derin bir nefes çekip geri havaya karıştırdı.

"Bu Erkek Fatma tavırlarından ne zaman vazgeçeceksin?"

"Sen ne zaman erkek gibi davranmaktan vazgeçeceksin?"

Alayla gülüp az önce aldığı dumanı bir önceki gibi havaya karıştırdı.

"Ben erkeğim."

"Ben de kızım ve erkek gibi hareket ettiğimi düşünmüyorum. Misal beynimle düşünüyorum."

Sessizlik oldu. Ben, oturduğum duvar kenarında karnıma doğru büktüğüm dizlerimden kollarımı sallandırırken bacaklarıma baktığım için yüz ifadesini göremiyordum.

Bir şey söylemeden çekti gitti. Dolan gözlerimden yaşlar akmaması için başımı yukarı kaldırdım.

*Günümüz*

Erkekler ve sikik egolarından nefret ediyordum.

Haftasonu yaptığımız maçta attığım golden ötürü yenilen çocuk, şimdi gelmiş, beni psikolojik olarak yenmeye çalışıyordu.

Erkek Fatma'ymışım.

Annemin karnında bir yanlışlık olmuşmuş.

Erkek gibi olduğumdan mı kimseyle çıkmıyormuşum?

Kızlardan mı hoşlanıyormuşum?

Ona neyse...

Karşımda saçma sapan hareketler yapan çocuğa boş gözlerle baktım. O ise saçmalamaya devam edip beni yıkmaya başladı.

"Senin sikin de vardır şimdi."

İşte bu cümle benim yıkımım, anılarımın canlanan ruhu oldu.

Ellerim titrerken gözlerim yavaşça doldu.

Senin çükün vardır eteğinin altında.

Ağlamayacaktım.

"Ne diyorsun sen lan? Senin yedi ceddini siker, sende de ne sik, ne göt bırakırım!" diye kükredi Ceyhun. Ne zaman buraya geldiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Göstersene bize pipini.

Ağlamayacaktım.

Öne atılan Ceyhun'u tuttum. Arkamızdan koşan adım sesleri geliyordu ve bizimkilerin soru soran sesleri.

O lanet çocukla göz göze geldim. Adı umrumda değildi.

Şu andan itibaren insan kategorisinde yer alması umrumda değildi.

"Sikimi mi görmek istiyorsun?" Sesim buz gibiydi. İçim ise öyle bir kaynıyordu ki...

İlk önce korkunç bir sessizlik oldu. O an, insanların 'kulakları sağır eden sessizlik' diye tabir ettikleri şeyi yaşadık.

Kaldırılan eteğimin hışırtı sesi doldu kulağıma.

Sonraysa Burhan'ın "Lan!" diye kükremesi ve birilerinin onu tutması...

Ağlamadım.

Gözlerine baktığım çocuğa duygusuzca bakmaya devam ettim.

"Tadına bak o zaman o çok merak ettiğin sikimin." diyip yumruğumu ağzının ortasına çaktım. Hatta daha çok acıtması için orta parmağımı hafif öne çıkarmıştım.

Bunu beklemeyen çocuk yere düştü.

Düşsün köpek.

"N'apıyorsun sen sürtük?"  İşte şimdi de kadın olmuştum. Bilirsiniz, erkekler asla orospu, kaltak, sürtük ve türevleri olmazlar. Onlar ancak o kadınların 'çocukları' olma utancını yaşarlar.

Kalkmaya çalışırken bizimkilerden ikisi tuttu. Ne zaman oraya geldiklerini anlamamıştım. Zaten sadece karşımdaki orospu herife odaklıydım.

Adaletsiz dövüşüyor olmamız, gram umurumda olmadı.

Yerde yatan çocuğa dudağım şerefsizce yana kıvrılarak baktım.

Sağ ayağımı havalandırıp sertçe kasıklarına indirdim.

Bir tekmeden ziyade bir ezme gibiydi. Sevmediğiniz bir böceği nasıl ezerseniz ben daha fazlası olacak şekilde ezdim.

Acımadım.

Gözlerimi buğulandıran, çocuğa yaptığım eziyetin pişmanlığı değildi; anıların ve insanların vicdansızlığıydı.

Acı dolu böğürüşü, umrumda olmadı.

Tehditleri ve sesi gelen yumruklar umrumda olmadı.

Zaten yumruk seslerini daha çok bastıran sesler vardı ruhumda.

Göstersene.
Göstersene.
Göstersene.
Göstersene.

Bozulmuş plak gibi çaldı, durdu. Etrafıma sarılan kollar, sanki o seslere siper olmuştu.

"Şişt..." dedi Burhan.

Geçti, diyemedi.

Kulağıma hıçkırık ve ağlama sesleri çalındı.

Ne kadar olmuştu kendime ait bu sesleri duymayalı?

Kollarımı Burhan'a sardım. Gram utanmadan haykırarak ağladım.

Sonra Ceyhun arkadan sarıldı bana.

O an dört kolum olmasını diledim.

"Ben buyum." diye fısıldadım.

"Sen busun ve biz seni böyle seviyoruz." dediler.

Utanmadım, daha çok ağladım.

Sadece rahat tavırlarım -istediğin gibi oturmaktan falan bahsediyorum- etek giymeyişim, saçıma düzleştirme, maşa, -ne olduğu hakkında en ufak bir fikrimin olmadığı- balyaj yaptırmıyorum, Gratis'in indirim günlerini değil de uluslar arası maçlarda çekilişleri dört gözle bekliyorum diye, lanet olası romantik filmlerde değil de milli maçlar ve Beşiktaş'ın maçlarında bazen mutluluktan gözyaşı döküyorum diye niye Erkek Fatma oluyorum ki?

Bunlar beni niye erkek yapıyor ki?

Ne yani, sırf kızım diye-altını çiziyorum, sadece anne karnındayken testosteron hormonum az salgılandı diye- pembe sevmek, romantik filmlere aşık olmak, her gördüğüm erkeğin karşısında saç uçlarımla oynamak ve her an açılacakmış gibi gelen rahatsız etekleri giymek zorundayım?

Ben buyum.

Ben buyum.

Ben buyum.

_______________________________________

Kendi hikayesine benim kadar aglayan bir geri zekali daha var midir ki?

Teknik olarak yarın olmadı ama yine de olsundu. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsuuun.

Ve bir de

UÇMAYA DEVAM EDİN 🎈

Erkek Fatma | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin