Çınar'dan
Yeliz karnını tutarak bana gülerken ben de kalkmaya çalışıyordum.
Hayin kadın*
Kazasız belasız kalktığımda bizimkiler odaya damlamıştı.
“N'oldu, oğlum?”
Sinirle Yeliz'e baktım. “Bir şey yok, baba. Sadece yaslanırken düştüm.”
O an Tunç da gülmeye başladı. “Düşmüş!” diyip hunharca gülüyordu.
Bakın, net olarak söylüyorum; bu çocuk ciddi bir sadist! Birisi düştüğünde nefessiz kalana kadar güler.
“Çok komikti, Tunç!” diyip Tunç'la beraber daha şiddetli gülmeye başladı.
“Abim zaten çok komik düşer!” Ya senin için komik düşmeyen biri var mı acaba, bacaksız?
Onların kahkahalarla gülmesine dayanamayan Candan ve babam da gülmeye başladılar.
YALNIZ BEN GÜLÜNECEK BİR ŞEY GÖREMİYORUM BURADA!
Onlara göz devirip somurttum. Yerimden kalkıp Tunç'u kucaklarken diğerlerini itekledim.
“Dışarıda gülün!” diye tısladım.
“Abi, bir kere daha düşsene.” Yok, yok, bu çocuk kesinlikle beni kardeşim değil. Olsa olsa kardeşim kılığına girmiş bir düşmandır.
“Tunç!” diye tısladım.
Onları kapı dışarı ettikten sonra masaya geri döndüm ve oturdum. Yeliz, gözlerinden gelen yaşları silerken gülmeye devam ediyordu.
Dayanamayıp kollarımı iki yana koyup kıskaca aldım. “Yemin ediyorum, hemen gülmeyi kesmezsen seni öperim! Hem de dudaktan...” Adeta tıslamıştım. Çünkü fazlasıyla sinirliydim ama yine de onu öpecek değildim.
Gözlerini kocaman açıp ağzını kapadı iki eliyle.
Dudaklarım iki yana kıvrıldı. Yaklaşıp elinin sırtını öptüm.
Ben de iyi alıştım ha! Az şerefsiz değilim.
“Ha şöyle. Şimdi ziyafet çekelim.” diyip tepsiye döndüm. Favorim olan kurabiyeden başlayıp meyve suyunu elime aldım. Üzerindeki şaşkınlığı atınca o da yemeye başladı.
“Sürekli beni öpüp durma.” diye homurdandı. Küçük domuzcuk...
“Sürekli öptüğüm söylenemez.”
Hışımla başını çevirdi. “Söylenemez mi? Gün içinde en azından 10 kere öpüyorsun. Yalama yaptı yüzüm be!”
Kahkaha atan artık bendim. “Korkma, öyle yalama olmaz.” diyip yine burnunu sıkıştırdım.
O da tabii ki elime geçirdi bir tane.
“Hem belki sen de intikam almak için beni öpebilirsin. Yanlış anlama, sadece intikam.”
Ya ya bakışı atıp “Kesinlikle ve bu da senin hoşuna gitmez asla, öyle değil mi?” dedi.
“Asla!” diyip sırıttım.
“Üzerinde kendi intikam yollarımı kullanmamı istemiyorsan bence sus.”
Hemen hayali bir fermuar çektim ağzıma. Malum kıymetlimisss...
Tebessüm edip yemeğine döndü.
Birlikte ama sessizlikle atıştırırken Yeliz, arada sevdiğine dair mırıltılar çıkarıp başını bana dönüyor ve kafasını sallıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Fatma | Texting
Short StoryYeliz: Sen kime bakmıştın? B.N: Sana. Yeliz: Ben kimim, beyin fakiriiiii? B.N: Kalbimin sahibi. Yeliz: Te allam Yeliz: Allah aşkına, siktir git bi' başımdan yaa! Yeliz: Deli, deliyi bilmem nerde bulurmuş. B.N: Onu bilmem de ben, seni sahada bulmuşt...