P.S: Medyadaki resimleri dikkatli inceleyin lütfen :')
*
Chanyeol, yapılan iğnelerden ve yediği yemeklerin içine gizlice konulan ilaçlardan dolayı bir hafta boyunca uyudu. Arada sırada hemşireler tarafından uyandırılıyor ve ihtiyaçları karşılanıyordu. Ancak zihni o kadar bulanıktı ki ne yediğinin ya da ne içtiğinin farkında bile değildi. Hafta boyu yaşadığı ve ya gördükleri şeyleri hatırlayamıyordu ama buna rağmen aklında biri vardı, o da Baekhyun'du.
Bir haftanın sonunda kendiliğinden uyandı Chanyeol. Doktorlar ona iğne yapmayı kesmişlerdi ve artık anti-depresan almadığı için rahattı. Gözleri ilk önce, şeffaf odadaki makinelerle buluştu. Bu makine, uyuyan Chanyeol'ün daha rahat nefes almasını sağlıyordu ama kahverengi saçlı çocuk bunu saçma buluyordu. O deli değildi. Hele hasta, hiç değildi. Yalnızca öfke kontrolüyle ilgili sorunları vardı ve bu da vücuduna yansıyordu.
Kirpiklerini kırpıştırdı ve bulanıklıkla örtülenmiş gözleri yavaşça temiz bir görüntüye ulaştı. Aklına bir sürü soru gelmişti.
1) Ben kimim?
Ancak bu sorunun cevabı, birkaç zihin çalıştırmasından sonra beynine dolmuştu. Onun adı Chanyeol Park'tı, 23 yaşındaydı ve üniversite öğrencisiydi. Ağabeyi ve karısının evinde, sevgilisi Baekhyun'la kalıyordu. Eşcinseldi ve küçük bir not, kendinden bile sevdiği kişi, yani Baekhyun bir kaza sonucu hafızasını kaybetmişti.
2) Ne zamandır uyuyorum?
Bilmiyordu. En son hatırladığı şey yemek yediğiydi. Lezzetli bir tavuk. Ardından uyuyakalmıştı ve o andan sonra aklına bir şey gelmemişti.
3) Burada ne bok yiyorum?
Sevgilisi Baekhyun'un geçirdiği araba kazasından sonra buraya gelmişti ve doktorlar Chanyeol'ün ardı ardına geçirdiği 3 krizden sonra hastalığının sebebini bulmaya çalışmışlardı. Ama o hasta falan değildi. Normalde buna karşı çıkardı ama Baekhyun'la aynı hastanedeydi. Hatta aynı koridorda. O yüzden sustu ve aptal doktorların tüm saçmalıkları üzerinde denemesine izin verdi.
Chanyeol tüm soruları ve onların cevaplarını zihninden uzaklaştırdı ve yorgun gözleri makinenin renkli kablolarından, şeffaf camdan onu izleyen o piç doktora yöneldi. Küçük adam, korku dolu bakışlarıyla onun 2 katı olan-dev- Chanyeol'e bakıyordu. Birkaç dakika boyunca birbirlerine baktılar, ardından adam cesaretini topladı ve içeri girdi.
Sedyeye ulaştığında Chanyeol hiçbir tepki vermedi, aslında istiyordu ama damarlarında kalan son birkaç damla anti-depresan sinirlerini dışarı vurmasını engellemişti.
''Merhaba bay Park,''dedi doktor gülümseyerek.
Ancak Chanyeol ifadesiz bir yüzden başka bir tepki vermedi.
''Merhaba,''dedi en sonunda.
Adam ilerledi ve elini Chanyeol'ün alnına koydu. Sıcak tenindeki ölüm soğukluğunda eli hissedince titredi kahverengi saçlı çocuk.
''Bir haftadır uyuyorsunuz.'' Chanyeol bunları duyunca gözlerini yavaşça kırptı.
''Hissedemiyorum,''diye mırıldandı hafifçe, ''Bunun nedeni ne?''
Çekik gözlü ve siyah saçlı doktor yavaşça gülümsedi.
''Sizi sakinleştirmemiz ve başka bir kriz geçirmemeniz için size ilaç vermemiz gerekiyordu. 1 hafta boyunca da tahlillerimizi gerçekleştirdik.''
''Öyleyse,''diye mırıldandı Chanyeol, ''Neyim olduğunu artık söyleyecek misiniz?''
''Bir şeyiniz yok,''dedi doktor gülümsemeye devam ederek, kahverengi saçlı genç onun bir doktor olduğunu ve bu saçmalıkların hepsini sadece onu iyileştirmek için yaptığını biliyordu. Öyleyse sorun neydi? Neden adama gıcık oluyordu ki?
''Nasıl neyim yok?'' Chanyeol tek kaşını kaldırdı, ''Boşu boşuna mı 1 hafta uyudum yani?''
''Aslında tamamen yok değil, çok kötü bir şeyiniz yok demek istemiştim.''
''Ee? Söyleyecek misiniz?'' Chanyeol sert bakışlarla bakmaya devam etti.
''Sizi psikiyatri bölümüne sevketmeye karar verdim, oradaki psikologlarla konuşmanızı istiyorum.''
Bunu duyan Chanyeol adeta çıldırdı. Psikolog? Yatağında yavaşça doğruldu ve karışmış saçlarını umursamadan,
''Şimdi de bana deli muamelesi mi yapıyorsunuz?!''dedi bağırarak.
''Bay Park, ben öyle bir şeyden-''
''Ben deli, manyak ya da benzeri bir şey değilim. Beni psikiyatri bölümüne yollamak için bir nedeniniz yok.''
''Baskı altında ve yorgun hissediyorsunuz, ayrıca da kan basıncınızda kronik bir yükselme var. Bunların hepsi duygusal ve zihinsel nedenlerden kaynaklı. Ayrıca biliyorsunuz, sizi psikiyatri bölümüne sevketmem sizin 'deli' olduğunuz anlamına gelmiyor. Yalnızca hastalığınıza neyin neden olduğunu öğrenmek için daha derinlere inmek zorundayım. Biraz anlayış gösterin lütfen.''
Chanyeol'ün gözleri kocaman oldu ve adama daha da dikkatli baktı.
''Burada söz konusu olan kişi benim,''dedi yüksek sesle, ''Bunun farkında mısınız?''
''...''
''Bu hastane de bulunma nedenimi siz de çok iyi biliyorsunuz. Hasta olmak ve sürekli yaşadığım krizler benim umrumda değil. Benim tek istediğim şey, hafızasını kaybeden Baekhyun'a, her şeyi tekrardan hatırlatmak.''
''...'' Doktor sustu ve ona baktı.
''Ne kadar acı verici bir durum olduğunu tahmin bile edemezsiniz,''diye mırıldandı Chanyeol yorgunluktan çatlamış sesiyle, ''Mutlu olduğunuz anlarda yanınızda olan o sevdiğiniz kişiyi düşünün.''
''...''
''Düşündünüz mü?''diye sordu Chanyeol birkaç dakika sonra. Siyah saçlı yaşlı adam kafasını yavaşça salladı ve,
''E-evet,''diye cevap verdi.
''Şimdi, sevdiğiniz kişinin her şeyi unuttuğunu hayal edin. Her şeyi. Sizi hatırlamıyor. Beraber yaşadıklarınız tüm anıları unutmuş. Nasıl hissettirebilir bu sizce?''
''...'' Doktor sustu. Bunu hayal bile edememişti. Çok acı vericiydi çünkü, canı yanmıştı.
Chanyeol hafifçe gülümsedi, ''Kalbinizin acıdığını hissettiniz, öyle değil mi?''
''...'' Doktor kafa salladı.
''O zaman artık bana hak verebiliyorsunuzdur.''
''... Evet.''
''Bana yardım etmek ister misiniz?''diye sordu Chanyeol kısık bir sesle.
''Elbette isterim. Bunun için buradayım.''
Chanyeol mutlulukla gülümsedi.
''Öyleyse, şimdi Baekhyun'la konuşmama izin verin,''dedi.
#lovewillrememberfacts Ben, Going to Hell isimli KaiHan ficinin yazarıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Remember
Fanfiction''Bilmiyorsun. Nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun. Sanki göğsüne balon yerleştirmişler ve o balonun havası yavaş yavaş kaçmaya başlıyor. Ve eğer tamamen biterse, öleceksin. O şekilde nefes alıyorsun. Sen vücuduna batırılan iğnelerle ya...