Kai elindeki telefonla bir yandan konuşurken, bir yandan da kasenin içindeki mısır gevreklerinin üstüne süt döküyordu. Yüz ifadesi çok garipti. Acelesi varmış gibi görünüyordu.
''Ne?!''diye bağırdı birden telefona doğru ve durdu, ''Bakın, bir ev arkadaşına gerçekten ihtiyacım var benim. Evet... Anlıyorum. Evet. NE?!'' Bağırırken kafasını aşağıya indirdi, gözleri büyüdü; şişeden kaseye aktardığı süt taşmış ve yere damlamaya başlamıştı.
''Lanet olsun,''diye mırıldandı esmer çocuk, ''Yo, hayır, size demedim. Her neyse, bakın. Herhangi biri olabilir. Nasıl biri olduğu umrumda değil, her şeye razıyım. Yalnızca okul saatlerimiz birbirine uysun ve ve yurt kirasına dahil olsun. Evet, sizden yalnızca bunu istiyorum ben.''
Şişeyi lavoboya bıraktı ve elini alnına koyup gözlerini kapadı ve ek olarak da derin bir nefes aldı.
''Tanrım...'' Süt hala bangodan yere doğru şıp şıp sesleri bırakarak damlamaya devam ediyordu, ''Bana ne zaman geri dönebilirsiniz?''diye sordu Kai telefondaki kişiye, ''Çünkü bu çok acil bir durum.'' Telefon hattındaki diğer kişinin cevap vermesini bekledi, ''Yarın?! Pekala, çok teşekkür ederim! Evet, cevabınızı bekliyorum! İyi günler!''
En sonunda telefonu kapadı ve nefesini dudaklarından rahatlıkla bıraktı.
*
''Kim Jongin?''diye sordu görevli kapının önünde bekleyen esmer çocuğa.
Kai toparlandı ve ayağa kalktı.
''Evet, buyrun benim,'dedi gülümseyerek.
''Ben yurt müdürüyüm, dün benimle konuşmuştun,''dedi adam da ona minik bir tebessümle karşılık vererek.
''Ah, evet,''dedi Kai. Ellerini kapının kasasına koydu, ''Bu arada ben Kai, bana Kai derler. Jongin yerine Kai derseniz memnun olurum.''
Adamın gözleri şaşkınlıkla büyüdü ancak ardından küçüldüler. ''Tabii.'' Yüzünde derin kırışıklıklar olan yaşlı adam arkasına döndü ve Kai birden minik, sarışın bir çocuğun adamın arkasından çıktığını gördü. Şaşırmıştı çünkü çocuğun ne ara geldiğini görmemişti. Şaşırmıştı çünkü... Çocuk çok güzeldi.
Beyaz teniyle kaplanmış narin alnını saklamak istercesine dökülen sarı saçları vardı ve gözleri harikaydı. Kahverengi ve biraz da yeşilin karışımından oluşan renkle, Kai'ye bakıyordu. Aşırı derecede sevimliydi ve Kai'nin sevimli şeylere karşı bir zaafı vardı. Sarışın çocuğu oracıkta kucaklayıp tokatlayarak sevmek istedi.
''Kai, bu yeni ev arkadaşın Lu Han.''
Luhan nazik bir şekilde gülümsedi. Pembe ve yumuşak görünen güzel dudakları yukarıya doğru kıvrıldı.
''Acilen ev arkadaşı istiyordun ve bende sana buldum. İyi anlaşmaya çalışın, Lu Han burada yeni, kendisi Çin'den geldi ve ona yardımcı olman gerek. ''
''Ç-Çinli mi?''diye sordu Kai ürkekçe sorarak. Bu soruya karşı Lu Han gülümsedi.
''Evet ama Korece'yi senden daha iyi bildiğime eminim.'' Esmer olan bu sesi duyunca dişlerinin görünmesine engel olamadı. Sesi... O bile çok tatlıydı!
Voah.
Ancak...
Küstahtı, ha?
Kai sinsice gülümsedi ve elini küçük çocuğa doğru uzattı.
''Tanıştığımıza memnun oldum, Han,''dedi sırıtmasına devam ederek.
''Luhan yeterli. '' Ve minik çocuk, esmer olanın elini sıktı. Kai sarışın olanın ellerinin ne kadar küçük olduğunu düşünmeden edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Remember
Fanfic''Bilmiyorsun. Nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun. Sanki göğsüne balon yerleştirmişler ve o balonun havası yavaş yavaş kaçmaya başlıyor. Ve eğer tamamen biterse, öleceksin. O şekilde nefes alıyorsun. Sen vücuduna batırılan iğnelerle ya...