Chanyeol, Baekhyun'un odasının perdelerini yavaşça kapatırken, kısa olan yatağının içinden tıpkı bir çocuk gibi sızlandı.
''Chanyeol,'' dedi ellerini belinin altında bağlayarak, ''Jongin hala gelmedi.''
Uzun çocuk gözlerini öfkeyle kısarak ona bakarken, koltukta oturan Hara telefonunu kapatarak sessizce onları gözetlemeye başladı. Chanyeol sinir krizlerini hala atlatabilmiş değildi, o yüzden birinin onu gün içinde kontrol etmesi gerekiyordu. Eğer psikolojik destek almaya başlamadan önce geçirdiği krizler kontrol edilmezse, kendisine ve çevresine ciddi zararlar verebilirdi.
''O hergelenin seni geciktirmesine açıkçası şaşırmadım,'' dedi dev, homurtuyla.
Baekhyun dudaklarını büzdü, ''O hiç geç kalmaz, bir kere,'' dedi çocuksu bir ses tonuyla.
Chanyeol kafasını çevirip gözlerini siyah perdeye dikti. Bu çok fazla acıtıyordu.
Sevgilisinin, sevmediği birini ona karşı savunması.
Bütün hücrelerini paramparça ediyor ve vücudunu ateşlerde yakıyor gibiydi.
''Eminim,'' dedi Chanyeol dişlerinin arasından ancak bunu o kadar kısık bir sesle söylemişti ki kendi kulakları bile zor duymuştu. Gözlerini kapatıp bir süre öyle bekledi, ardından yüzünü Baekhyun'a çevirdi, kısa çocuk oturduğu yerden küçük gözleriyle onu izliyordu.
''Chanyeol, yanıma oturur musun?'' dedi ona gülümsemeye çalışarak.
Kahverengi saçlı, uzun çocuk onun önündeki sandalyeye yöneldi, ''Tabi,'' diye mırıldanmıştı ayrıca da. Oturduktan sonra ona baktı. Küçük ve sevimli gözler onu deli ediyordu.
''Bana kendinden bahset,'' dedi Baekhyun gülümseyerek.
Bu cümle nedense Chanyeol'ü de gülümsetmişti, ''Beni zaten tanıyorsun,'' dedi ancak bir az sonra, bunun çok yanlış bir cümle olduğunu anlamıştı.
Baekhyun onu tanımıyordu. Çünkü o hafızasını kaybetmişti.
Hayat, beni her zaman bu gerçekle baş başa bırakmak zorunda mısın? Diye düşündü Chanyeol öfkeyle.
''...'' Baekhyun, parıldayan gözleriyle ve ifadesiz yüzüyle ona sessizce bakarken, Hara da çaktırmadan onları izliyordu. Chanyeol'ün cevaplarını ve Baekhyun'un sorularını merak etmişti.
''Bana soru sorarsan, sana ayrıntılarıyla anlatırım,'' diye mırıldandı saçları dağılmış olan Chanyeol.
Baekhyun, buna karşılık olarak parmaklarını dudaklarına götürdü, biraz düşündü, aklına gelen şey ile yüzü aydınlanmıştı,
''Chanyeol, bana sevdiğin şeyi söyle,'' dedi gülümseyerek.
''Sensin,'' dedi çikolata kahvesi gözlü çocuk.
Hara onun bu cevabına içinden gülerken Baekhyun şaşkınlıkla, ''Ha?'' dedi.
''Sensin işte. Bana sevdiğin şeyi söyle dedin.''
Baekhyun'un kaşları yavaşça yukarı kalktı, ''Ama bu...''
''Sevdiğim sensin. Seni seviyorum,'' dedi Chanyeol düz bir sesle.
Kısa olan onun gözlerinin içine baktıktan sonra derin bir nefes aldı ve gülümsedi, ''Peki, tamam... Neleri izlemeyi seversin?'' diye sordu çocuk tekrardan.
''Seni,'' dedi Chanyeol bir saniye bile düşünmeden.
Hara bu cevaba güldü, Baekhyun ise şaşkın bir şekilde bakmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Remember
Fanfiction''Bilmiyorsun. Nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun. Sanki göğsüne balon yerleştirmişler ve o balonun havası yavaş yavaş kaçmaya başlıyor. Ve eğer tamamen biterse, öleceksin. O şekilde nefes alıyorsun. Sen vücuduna batırılan iğnelerle ya...