29. Bölüm - Draculalalala.

5.4K 429 42
                                    

Kai bulanık gözlerini açtığında, bir süre her şeyin netleşmesi için bekledi. Ve gözleri ışığa alıştığı zaman ilk olarak beyaz duvarı gördü ve ardından göğsüne üflenen sıcak nefesi ve bedeni fark etti.

Luhan.

Sarışın olan minik bedenini Kai'nin dev vücuduna bastırmış bir şekilde uyuyordu. Uyurken kirpikleri kırpışıyordu ve bu çok tatlıydı. Esmer olanın yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu, dudakları yukarı doğru daha da çok kıvrılırken yaklaştı ve parmağıyla uyuyan Luhan'ın yüzünü okşadı.

Kai'nin her zaman yapmak istediği bir şey vardı, uyuyan sevgilisini yada erkek arkadaşını öpmek.

Ancak bir an duraksadı, Luhan'la o... Sevgili miydi ki? Sarışın olan dün gece seks sırasında ona, onu 'sevdiğini' söylemişti ancak bunu ciddi bir şekilde mi söylemişti, yoksa orgazmın etkisiyle mi söylemişti?

Kai bilmiyordu.

Luhan uyanıp belamı sikmeden önce biraz bu andan faydalanmam lazım, diye düşündü.

Uyuyan bedenin alnındaki yumuşak sarı saçları hafifçe itip, eğildi. Gözleri bir süre inceledi, ardından gülümsedi ve pembe dudaklara küçücük bir öpücük kondurdu.

Luhan'ın lezzetli dudaklarının tadı gerçekten çok güzeldi, o kadar mükemmel kokuyorlardı ki esmer olan sonsuza dek onlara yapışık bir şekilde yaşayabilirdi. Alt dudağını ağzına alıp hafifçe emince yumuşak bir şapırtı sesi çıkmıştı. Ve tam o sırada, öpüldüğünü hisseden Luhan huzursuzca kıpırdandı.

Kai yanındaki vücudun titreştiğini hissedince geri çekilip ona baktı. Uyanıyordu.

Esmer olan uzun parmaklarıyla ince yüzün etrafını okşamaya devam ederken Luhan gözlerini birkaç kez kırpıştırdı. Ve bulanıklıktan kurtulunca ona gülümseyerek bakan güzel yüzü görmüştü.

Kai.

Kai?

''Kai?'' diye mırıldandı sarışın çocuk hala ona bakmaya devam ederken, esmer olanın yüzünde nazik bir gülümseme vardı ancak bu gülümsemenin altındaki kuşku ve korku görülemiyordu. En azından Luhan fark etmemişti ama Kai korkuyordu.

Luhan'ın dün geceyi hatırlamamasından korkuyordu.

''E-Evet,'' diye mırıldandı parmakları hala çocuğun yanaklarını okşarken.

Luhan garip bir yüz ifadesiyle ona baktı. Bu o tıpkı beraber uyudukları gecenin ertesi sabahında ona bağırdığı anki yüz ifadesine benziyordu. Kai'nin parmak uçları titremeye başladı.

''Kai, benim popom acıyor,'' dedi Luhan dudaklarını büzerek ve Kai'nin vücuduna sardığı kollarını daha da sıkarak.

Bunu duyan esmer çocuğun gözleri genişledi ve dudaklarının arasından nefesini yavaşça bıraktı, Luhan her şeyi hatırlıyordu ve... Poposu acıyordu.

''Sana ağrı kesici vereceğim,'' diye mırıldandı Kai parmaklarıyla onun yanaklarının üstünü bir kez daha okşayarak. Bunu duyan Luhan acısına rağmen Kai'ye gülümsedi ve utangaç bir şekilde kafasını yana eğdi.

Kai, diğerinin gözlerinin içine aynı şekilde gülümseyerek bakıp onu okşarken Luhan gözlerini kapatıp bedenini onunkine yasladı.

''Çok tatlısın,'' diye fısıldadı esmer olan onun dudaklarına doğru. Sarışın çocuk da mutlulukla gülümserken,

''Biliyorum,'' dedi, ''Beni geri çeviremeyeceğin kadar çok tatlıyım.''

İkisi de Luhan'ın sözlerine gülerken oda perdeden giren rüzgarla serinlemişti.

*

Chanyeol yüzündeki büyük korkuyla doktora bakarken, doktorda birleştirdiği parmakları ve kararlı bakışlarıyla ona bakıyordu.

''D-Delirmek mi?'' diye fısıldadı uzun olan gözlerini hafifçe kısarak.

Doktor başıyla onayladı, ''Evet,'' dedi, ''Delirmek.''

''...''

Doktor gözlüklerini çıkarıp masanın üstüne nazikçe yerleştirdi. Bu konuda çok derin bir şekilde düşünmesi gerekiyordu. Psikoloji yeteneklerini bunun için kullanmak kolaydı, ancak bireyin kişiliği ve ruh hali bunun için yeterli olmayabilirdi.

''Bir şey söyleyebilir miyim?'' diye sordu Bay Ming, Chanyeol'a.

Chanyeol, ''Tabii,'' derken kafasını salladı.

Doktor derin bir nefes alırken kafasını kaldırıp Chanyeol'a baktı. Çocuğun çikolata kahvesi gözleri arzu ve hırsla resmen cayır cayır yanıyordu.

''Sizce de... Bu yaptığınız biraz... Bencilce değil mi?''

Bunu duyan Chanyeol kurumuş boğazında oluşan yumruyu istemsizce yuttu. Doktor belki de haklıydı.

Ama bu işten Chanyeol'ün hiçbir çıkarı olmayacaktı ki, o sadece sevgilisinin mutlu olmasını istemişti. Eskileri hatırlamasını ve eski hatıralarıyla tekrardan mutlu olmasını... O yalnızca bunu istiyordu.

''Böyle bir şey söz konusu bile değil,'' dedi Chanyeol, ''Ben yalnızca onun mutlu olmasını istiyorum Bay Ming, tıpkı eskisi gibi.''

Doktor gözlerini tekrardan kapadı, Chanyeol kararından vazgeçecekmiş gibi görünmüyordu.

''Pekala... Bu işi ne zaman yapmamı istiyorsunuz?''

Doktor ona sorusunu yöneltince uzun boylu çocuk büyümüş gözleriyle ona baktı. ''Baekhyun'a da söylemek istiyorum, bunu kabul edecektir. ''

''Anlıyorum, siz hazır olunca bu işe başlarız.'' Chanyeol kafasıyla onayladı ancak midesindeki küçük kurt hala onun içini kanatarak deşmeye devam ediyordu.

Chanyeol Baekhyun'u bu riske atmalı mıydı?

Ya daha da kötü olursa?

Ama peki...

Baekhyun geçmişini yeniden hatırlarsa?

Chanyeol kendini uzun, asma bir köprüdeymiş gibi hissetti. Eğer yürümezse, asma köprü yıkılacak ve uçurumdan aşağı düşecekti. Ancak eğer yürürse, yine aynısı olacaktı.

Gözlerini doktora bakarak hafifçe kırptı.

''Emin misiniz?'' diye sordu, Bay Ming.

Emin? Chanyeol tabii ki de emindi. Hem de hiç olmadığı kadar. Baekhyun'a her şeyi hatırlatacaktı, penceredeki kuşların sesini, sevişmelerini, ilk tanıştıkları anı ve diğer hatıralarını. Onu yeniden mutlu edecekti, tıpkı eskisi gibi.

Chanyeol gülümsedi, doktor şaşırmıştı çünkü onun daha önce böyle gülümsediğini görmemişti.

''Hiç olmadığım kadar eminim,'' dedi Chanyeol.

Ve yüzünde tekrardan o zafer dolu gülümseme vardı.

Y/N: Kısa ve boktan bir bölüm olduğu için çok üzgünüm asdfsdfjksgsjkdg Moralim biraz bozuk çünkü tam üç adet Koreli Flower Boy tarafından reddedildim –biri bana friend diyo- ve bu çok koydu asdfsdfkjsdkjgkjdglksdg neden anlattığımı bile bilmiyorum... Ama gerçekten çok koydu T.T Her neyse, iyi okumalar ve teşekkürler :'3

Note2: Bu bölümü 3 kez yükledim çünkü ilk seferlerde bildirim gitmemiş, umarım bunda gider... Çok sinirlendim nys.

Love Will RememberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin