Aradan iki hafta geçti, Kai ve Luhan yanlışlıkla öpüştükleri günden beri birbirleriyle konuşmuyorlardı. İkisi de birbirleri için gölge gibiydi sanki, karanlıkta giden ve gelen gölgeler. Kai neden konuşmadıklarını biliyordu... Öpüşme yanlışlıkla olsa bile ikisi de birbirine yaklaşmaktan sakınıyordu.
Baekhyun'u bayağıdır görmemişti ve onu görmeyi istiyordu. Ama bunu yapamazdı. Çünkü Chanyeol söylediği şeylerde çok haklıydı. O Baekhyun'un sevgisini hak etmeyecek kadar kötü biriydi ve bundan sonra ikisinden de uzak duracaktı.
Böylece Chanyeol'ün acısını bir nebze de olsa azaltabilirdi belki. Nasıl olsa Baekhyun'un Chanyeol'e aşık olduğunu biliyordu ve onu artık zorlamamalıydı.
İntikam almaya çalışmakla veya almakla hiçbir şey elde etmezsiniz. Aksine, bunu yapmaya çalışmak size zarar verir.
*
Baekhyun, elindeki kumandayla koltuğun kanepesinde otururken, gözleri karşısındaki televizyonu dikkatle izliyordu. Bu akşam, Chanyeol'la birlikte, eskiden çok sevdikleri bir filmi izlemeye karar vermişlerdi, evde de ikisinden başka hiç kimse yoktu. Hara ve Junmyeon birlikte bir arkadaşlarının evine bir geceliğine kalmaya gitmişlerdi.
Chanyeol, bunu neden yaptıklarını çok iyi biliyordu ancak Baekhyun saftı. Canları sıkıldığı için gittiklerini sanmıştı ancak amaçları çok belliydi; ikisini yalnız bırakmaya çalışıyorlardı. Baekhyun hastaneden çıktığından ve Kai'yle her gün konuşmayı bıraktığından beri Chanyeol'la daha da çok yakınlaşmıştı.
Baekhyun, habersizce televizyondaki reklamları izlerken, içerden Chanyeol'ün sesini duydu,
''Baek! Mısıra tereyağı istiyor musun?!'' diye bağırmıştı Chanyeol.
Baekhyun sanki onu görebilecekmiş gibi çevirdi kafasını ve yumuşak bir sesle, ''Evet,'' dedi.
''Pekala, birazdan geliyorum,'' dedi Chanyeol adeta gülümseyen sesiyle.
Kumral olan da sakin bir şekilde gülümsedi ve kafasını çevirip televizyonu izlemeye devam etti. En sevdikleri filmin ne olduğunu bilmiyordu, birazdan sevgilisi getirip televizyona takacaktı. Belki romantizm seviyor olabilirlerdi? Ya da bilim kurgu olabilir miydi? Baekhyun, hafızasını kaybettiğinden beri hastanede sıkıldığı için her gün film izliyordu ve birçok ünlü filmi şimdiden halletmişti bile.
*
Chanyeol, yaklaşık 10 dakika sonra içeri geldi, elinde kocaman bir kase vardı ve içi patlamış mısırla doluydu. Kaseyi Baekhyun'a verdikten sonra televizyona gitti, dvd sürücüsüne cd'yi takarken, koltukta oturan çocuk merakla onu izliyordu.
''Ne izleyeceğiz?'' diye sordu Chanyeol yanına oturduğunda. Gözleri dikkatle ondan uzun çocuğu izliyordu, ve aşk dolu gözlerini.
''Titanic,'' diye fısıldadı Chanyeol gülümseyerek.
Baekhyun'un gözleri şaşkınlıkla açıldı, ''Aa, ben o filmi izlemiştim Chanyeol.''
''Ne ara izledin?'' diye sordu Chanyeol kumandayı alırken.
''Hastanede kimse yokken sıkılıyordum ve bay Ming bana bir sürü film getiriyordu, ilk izlediğim buydu, sanırım.''
''Hım, eskiden de en sevdiğin film buydu. Yalnız kaldığımızda izlerdik hep.'' Chanyeol mırıldandığında Baekhyun ona gülümsedi.
''Bir kez daha izleyeceğiz demek... Bu fikri sevdim.'' Chanyeol eğilip dudaklarını onun alnına bastırdığında Baekhyun bir kez daha gülümsedi. ''Hadi, başlasın.''
*
Ancak Baekhyun'un o büyük heyecanı yaklaşık 30 dakika sürmüştü. Filmin daha ortasına gelmeden Chanyeol'ün kollarında uyuyakalmıştı, üstelik de biraz horulduyordu. Chanyeol bu halden memnun olmadığını söyleyemezdi, Titanic yerine uyuyan tatlı Baekhyun'u izlemek daha eğlenceliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Remember
Fanfic''Bilmiyorsun. Nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun. Sanki göğsüne balon yerleştirmişler ve o balonun havası yavaş yavaş kaçmaya başlıyor. Ve eğer tamamen biterse, öleceksin. O şekilde nefes alıyorsun. Sen vücuduna batırılan iğnelerle ya...