Güneş, herkese yararı dokunan güzel ışınlarını dünyaya doğru savururken kuşlar ötmeye başladı. O melodik ses her yere dokunurken sarı parıltılar, bir evin üst katının penceresinden girmiş ve tüm odaya yayılmıştı.
Baekhyun, burnuna dolan bir kokuyla açmıştı gözlerini. Bu koku oldukça tanıdıktı, duygularının da tamamıyla alıştığı sezi artık onun kişisel alarmı gibi olmuştu.
Her sabah cennetten geldiğini sandığı bu kokuyla uyanıyordu, içeriğinin ne olduğunu ise bilmiyordu. Tarif edilemeyecek kadar muhteşemdi.
Elini yavaşça oynatınca koku daha da yayıldı ve Baekhyun onu doyasıya içine çekti. Kafasını yavaşça kaldırınca parıldayan beyaz teni gördü; ve elbette ki hayatında rastladığı en güzel yüzü.
Canlı bir heykel gibiydi, elmacık kemikleri ve dolgun dudakları özenle oyulmuştu, şekilli burnu ince bir köprü gibi yüzündeydi. Kısacası, özenle yaratıldığı vücudunun her kısmından belli oluyordu.
Baekhyun içindeki dokunma istediğini daha fazla tutamadı, elini yavaşça kaldırdı ve parmaklarını yumuşak ciltte gezdirdi.
Heykele benzeyen vücut huzursuzca kıpırdandı ve gözkapaklarını kıstı.
Her sabah böyle oluyordu.
Baekhyun harika kokuyla uyanıyordu ve Chanyeol'ün yüzünü okşayıp ona sevgi sözcükleri söylüyordu. Chanyeol onu altına alıyor ve gıdıklıyordu, çünkü onun kahkahalarına bayılıyordu.
Beyaz tenli çocuk kafasını yavaşça kaldırdı ve sevgilisi ona dikkatle baktı. Yanağını yastığa bastırdığı için izi çıkmıştı ve çabuk geçecek gibi görünmüyordu.
''Günaydın,''diye mırıldandı kumral saçlı olana, sesi fazlasıyla çatallaşmıştı. Ama buna rağmen o derinden gelen sedanın tonu, gerçekten muhteşemdi.
Baekhyun gülümsedi, o kadar güzeldi ki bu dünyadaki her şeyi iyileştirebilirmiş gibi geliyordu.
''Günaydın.''
Kahverengi saçlı olan elini yavaşça kaldırdı ve kumral saçları okşadı, diğeri onun yüzündeki sevgiyi gördü. Kumral olanın bileğini sıkıca kavradı ve onu altına aldı. Harikaydı, fazlasıyla harika.
''Baekhyun,''diye mırıldandı yavaşça. Gözlerini çocuğun gözleriyle buluştu.
Baekhyun gülümsedi, ''Hım?''diye mırıldandı durgun bir sesle.
Chanyeol onu dudaklarından öpmek için yavaşça yaklaştı ancak o sırada aşağıdan tanıdık bir ses duyuldu. Baekhyun bu sese de alışmıştı.
''HEY! SİZİ LANET OLASICALAR! ÇABUK AŞAĞI GELİN VE KAHVALTIYI HAZIRLAMAMA YARDIM EDİN!''
Sesi duyan Baekhyun yüzünü buruşturdu, Chanyeol ise yavaşça kıkırdadı.
''Abim sesleniyor.'' Kahverengi saçlı çocuk üstünden kalkarken kumral olan gözlerini kısarak mırıldandı.
Chanyeol onun üstünden yavaşça kalktıktan sonra derin bir nefes alıp bıraktı ve gerindi. Eklemlerinden minik çatırtı sesleri geliyordu. Bu onu rahatlatmıştı.
''Basit bir kahvaltı hazırlamak, bu kadar zor olmamalı,''diye homurdandı. Baekhyun güldü.
''Abimle alay etme.''
''Peki peki.'' Elini uzatıp sevgilisinin kalkmasına yardımcı oldu.
Baekhyun kalktıktan sonra dolaba yöneldi ve üstündeki gri tişörtü çıkardı. Chanyeol ise yatağa tekrardan oturmuştu, arkasından onu ve muhteşem vücudunu izliyordu. Kar tanesinden bile beyaz vücudu, anlatılamayacak derecede güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Will Remember
Fanfiction''Bilmiyorsun. Nefes almanın ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun. Sanki göğsüne balon yerleştirmişler ve o balonun havası yavaş yavaş kaçmaya başlıyor. Ve eğer tamamen biterse, öleceksin. O şekilde nefes alıyorsun. Sen vücuduna batırılan iğnelerle ya...