-9-

1.1K 82 3
                                    

Hello💫

Şarkıyla okursanız sevinirim.

Hayde okuyak...

Hiç görmek istemediğimiz birileri arkadaşlarımız, dostlarımız ya da ne bileyim öğretmenlerimiz olur ya... hiç yoktan sevdiğimiz adam belki...

Peki annemiz olur mu?

Benim oldu mesela.

Sesini duymak istediğimiz. Korktuğumuz da, üşüdüymüz de, ağladığımız da, sevindiğimiz de koşacağımız anneye. Gece yattığımız da masalımızı okuyup ta öpüp koklayarak üstümüzü örtüp 'iyi geceler' diyen anneye...

Hepimizin ihtiyacı vardır aslında.

Benim de en çok ona ihtiyacım var..

Ama ben annemi görmemeyi seçtim. Kaçıp saklanmayı. Küçük bir çocuk gibi bir köşeye sığınarak ağlamayı...

Keskin malikanesinin balkonun da oturmuş manzarayı izlerken içtiğim dokuzuncu viski bardağını da sertçe koydum önüm de ki camdan masaya.

Yanımda his ettiğim gölge ile bakışlarımı o tarafa çevirdiğim de o adamı gördüm.

Önüme döndüm...

Bu sessizliğin nedeni ne bilmiyorum ama bildiğim tek şey gözlerim de ve yanağım da his ettiğim ıslaklık.

Farkında olmadan ağlıyor muşum.

"Neden öyle yaptın?"

Kafamı çevirip soruyu yönelten Keskin adamına baktım sadece.

Gülerek önüme döndüm ve viskiyi bardağa doldurup kafama diktikten sonra konuşmaya başladım.

"Boktan bir haldeyim bu aralar." diyip derin bir nefes aldım. Devam ettim.

"Öyle bir boşluktayım ki. Düşsem... Düşemiyorum. Kalksam... Kalkamıyorum. Çaresizliğin en dibine vurmuşum.. Ne yapacağımı bilemiyorum. İşte öyle..." diyip ona döndüm.

"Boktan bir haldeyim bu aralar...
Ne kimseye ait ola biliyorum.
Ne de kimse bana.
Güvensizim..."

"Aylarca yanında olan insanın, yanında olmadığını anlayınca.. Güvensizleşiyorsun insanlara..."

"Beklediğin mutluluğu elinden aldıklarında, umudunun kapılarını kapattıkların da bu hale geliyor insan ister istemez. Gülesin var da gülemiyorsun, ağlayasın var ağlayamıyorsun.. Bir bok çukuruna düşmüş gibisin. Bok içine batmış kendinde temiz bir yer arıyor muşsun gibi..."

Önüme döndüğüm de ayaklarımı uzattığım masa dan indirdim ve ayağa kalktım. Sendeledim ilk önce.

Elim de ki viski bardağını alıp yere atarak kırdım. Tuna bana sadece bakıyordu. Düm düz...

Kahkaha attım kırılan bardağa bakarak.

"Bak kırıldı. Onarsanıza şimdi. Eski haline getirin! Hadi!"

İçin de olan küçük çiçekli vazoyu da alıp yere attığım da bir kere daha kahkaha attım.

"Gördün mü düzelmiyor!"

Artık delirmişcesine orada ne bulunuyorsa atıp kırmaya başladım ve tek bağırdım bunlar oldu..

"Kırıldıkça kırılıyor. Parçalanıyor. Düzelmiyor! Düzelmeyecek! Olmayacak! Kalacaksın böyle çaresizce! Bakacaksın kırılanlara! Ama düzeltemeyeceksin! Vazoya çiçek koymak isteyeceksin! Bardağa viski koyup içmek isteyeceksin ama olmayacak yapamayacaksın!"

Yere çöküp bağıra bağıra ağlamaya başladım sadece.

Etrafıma sarılan kollarla bana sarıldığını anlamıştım.

Öylece kaldık...

Tüm gece. Saniyelerce, dakikalarca, saatlerce. Kıpırdamadan..

Ben bağırarak ağlarken oda beni sımsıkı sarmalarken bana sarılırken kaldık öyle.

Hiç konuşmadan. Hareket etmeden. Hayallerimin, umutlarımın geri dönmesini bekleyerek kaldık öyle.

Artık yavaş yavaş sakinleştiğim de gücüm olmadığını anlayıp gözlerimi kapatacakken ondan duyduğum tek söz bu oldu.

"Özür dilerim..."

Farkındayım bölüm çok kısa ama niye ise gerisi gelemedi. Umarım beğenirsiniz. Yeni bölüm de her şey ap açık açıklanacak o zaman İrem in niye böyle olduğunu anlayacaksınız.

Sizi seviyorum 🌸

Mutsuz Son \ UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin