Bu sefer hello değil de.
Sürpriiiiiz😹
Hayde bakalım devamı..
☆
Başım da his ettiğim ağır ağrı ve güneşin gözüme vuran ışıkları ile zorda olsa gözümü açmaya çalıştım.
Kafamı hareket ettirip camdan dışarı bakmak isterken başımda his ettiğim ağrı ile hafif inledim.
Dün...
Gözümü kapatıp dünü hatırlamak istercesine kendimi sıktığım da annem olacak kadının bana o lanet olası yemek te dedikleri gözümün önüne gelmedi değil.
*Dün akşam*
Oturmuş yemek sofrasında tabağım da ki etimi çatalımla oyarken Ömer ağa beyin seslenmesi ile bakışlarımı onlara çevirdim.
"Kızım yemeği sevmediysen başka bir şey hazırlatalım."
Ona onun gibi içten bir gülümseme bağış etmek istesem de içim de ki öfke ve sıkkınlık yüzünden hafif tebessüm edip cevapladım: "Teşekkür ederim ağa bey. Yemeklerin hepsi çok güzel görünüyor ben aç değilim sadece."
Ömer ağa bey kafasını sallayıp yanında yer alan üvey babama döndüğün de bende bakışlarımı karşım da oturan Tuna Keskin'e sonra ise yanımda oturan annem olacak kadına çevirdim.
Bana baktı.
Artık dayanamayıp içim de saatlerdir tuttuğum soruyu yönelttim ona.
"Ne işiniz var sizin burada? Hayatımı mahv ettiğin yetmedi de gelip yarattığın eserimi bakmak istedin?"
Ömer ağa beyin karısı Öykü abla yanında oturan 4 yaşında ki küçük kızlarının elinden tutup ayağa kalktı ve uzaklaştılar oradan.
Üvey babamın sert sesi ile ona çevirdim nefret dolu bakışlarımı.
"Kendine gel İrem! Haddini aşma!"
Elimde ki çatalı tabağıma sert bir şekilde bırakıp ayağa kalktım.
"Sesinin dozunu ayarla! Sen bana emir veremezsin!"
Tuna ve Ömer ağa bey de ayağa kalkınca her şey tamamlanmıştı.
Ömer ağa beyim üvey babam olacak Adnanı sakinleştirirken annem olacak Efsun konuştu.
"O senin baban! Asıl sen öyle konuşamazsın!"
Küçük bir yapmacık kahkaha atıp onun sözüne karşılık dim dik durdum.
"Babam mı? Benim ne annem var, ne de şerefsiz beni satacak bir babam!"
Alayla bunları söylediğim de Efsun'un eli kalktı gözlerimi kapatıp ondan gelecek tokadı beklerken hiç bir tepki gelmediğin den gözlerimi açtım. Tuna annemin kalkan elini hava da sert bir şekilde tutmuş ve değersiz bir şeymiş gibi bırakmıştı geri.
"Doğru konuş! Senin gibi bir kızım olduğu için utanıyorum! Yaptığın muameleye bak! Senin için onca şey yaptı o!"
Kahkaha attım!
"Ne yaptı Allah aşkına bir anlatsana? Sattı mı mesela?! Hiç tanımadığım birine para karşılığı şirketi için sattı! Ah ne güzel iyilik!" diyip alayla alkışladım etrafıma bakarak.
Ömer ağa beye bakışlarımı yönettiğim de ise kaşlarını çatıp bende olan bakışlarını Adnana çevirdiğini fark ettim. Bilmiyordu...
"Ne istedin de vermedik? İstediğin her şeyi yaptık senin için! Nankör!"
Annemin o sözleri ile güldüm alayla sandalyeyi kaldırıp yere bıraktım sert bir şekilde irkilip bir iki adım geriledi.
"Hiç bir şey yapmadın lan sen! Anneannem yaptı her şeyi! Öldükten sonra bırakıp gittin lan sen beni! Yalnız kaldım ben, üşüdüm! Sarılmadın! Sevmedin! Parayla hiç kimse bir şey yapılmaz!" deyip ayağımı sertçe yere vurdum.
Annem ağlıyordu.
"Ne sarılmak İrem?! Yaşına bak birde sarılmak diyor! Bir şey yapmadım öyle mi? Sen şu adamın tırnağı bile olamazsın! Nankör evlat!" dediği sözlerle kalbime bir hançer saplanmış gibi oldu.
Böyle sıktıkça sıktı birisi sanki. Dağıttı.
Kolundan tutup sürüklemeye başladım onu ve kendimden hiç beklemediğin kelimeleri sarf ettim.
"Çıkın gidin evimden! Hiç bir şeye değmiyorsunuz!" diyip kapıya attığım da bana bakıyordu arkasından kocası ve Keskin erkekleri geldiğin de onlar yanımda durarken Adnan karısının yanına geçti.
"Size yemin ediyorum, ben İrem Afra Keskin o şirketi de, hayatınızı da başınıza yıkacağım!" diyip kapıyı kapattım.
Bana şaşkınlıkla bakan Keskin erkeklerine döndüm. Şevkatle bakan Ömer ağa beyi den sadece özür dileyip odama çıktım.
*Şimdi*
Gözlerimden bir damla istemsizce akarken silip doğruldum yataktan. Sonrası yok, balkona gelmiştim ama sonra bir şey yok.
Yüzümü ellerimle sıvazlayıp başımda ki ağrıyı azaltmak istedim ama inatla çatlıyordu.
Ayaklanıp ayaklarımı sade ve kusursuz parke de sürüyerek odanın kapısına doğru ilerledim.
Kapıyı hafif açıp hizmetçilerin birinden ağrı kesici istedikten sonra kapıyı kapatıp savaş alanına dönüşmüş balkona geçtim.
Ne olmuş burda böyle?
Yere yan üstü düşmüş sandalyelerden birini alıp manzaraya karşı koyduktan sonra oturdum.
Kapının açılış ve adım sesleri ile ilacımı getirdiklerini anlamıştım.
Balkon da bir diğer sandalyenin düzeltip yanıma koyunca kafamı çevirip gelene baktım.
Öykü abla...
Kendime gelip dikleşince omzumu sıvazlayarak rahat olmamı söyledi. Sakinleştim.
Yanıma oturup suyu ve baş ağrısına karşı hapı uzatınca alıp teşekkür ettim. Tam suyu içecektim ki pişman bir yüzle dikleşip ona döndüm ve mahçup bir halde özür diledim.
Gülümsedi.
"Bak İrem... dün olanlar önemli değildi. Anlıyorum seni. Çok ayıp ettin de demiyeceğim. Eminim sebebi var. İşte o sebebi bana anlatır mısın?"
Durdum önce. Anlatmalı mıydım?
"Öykü abla sebebi başka sefere saklasak ama ona karşı nefretimi anlatayım."
Kaşlarını çatıp merakla bakmaya başladı bana.
"Benim Tuna dan haberim yoktu bile. Bir kaç kere önüme çıkıp kayıp olmuştu sadece. Sonra işte bir kaç gün önce yazdı bana numaramı buldu. Aradı. Açtım. Bana karımsın dedi. O zaman bildim ben Keskin gelini olduğumu..."
Öykü abla önce kaşlarını çatıdı sonra devam etmemi istermiş gibi yüzüme bakmaya başladı.
"Annemi aradığım da şirket için anlaşma yaptığınızı söyledi. Dün bundan Ömer ağa beyin haberi olmadığını bile fark ettim. Bana para yollayacağız diyerek boş bir kağıda imza attırmış kargoyla onlara yollatmışlar dı. Evrak falan dediler. Tuna kendi iste ile mi evlendi bilmiyorum ama ben bu eve bile kendi isteğim ile gelmedim. Şimdi evde beni bekleyen tek ailem arkadaşım var ve ben ona kaç gün oldu ulaşamıyorum."
Öykü abla kucağına koyduğu eliyle dizimi sıvazlayıp mahçupca gülümsedi bana saçlarımı okşayıp konuştu.
"Belki senin buraya gelişin kötü oldu ama... umarım çok güzel hayatın olur. Yarın şoföre söyler arkadaşını getirtiriz buraya. Şu imza konusunu konuşacağım. Yalnız değilsin. Unutma. Ben de senin bir ablanım artık kuzum."
Tataaaaam bölüm geldi hemde en uzunundan seviyorum sizi 😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutsuz Son \ UlRem
Teen FictionBende böyle olmayı seçtim işte. İnsanların karanlığına karşı içimdeki ışığı seçtim. Benim hayatım, benim kararlarım olan dünyayı seçtim. İREM AFRA IŞIK... *** "Mutsuz son olur mu sevgilim?" Sor...