-15- (part iki)

835 69 6
                                    

Çok beklemetme den seke seke geldim😋 neyse hadi geçelim 💕

Dediğim yerden şarkıyı açınız lütfen.
Müslim babamızın hastasıyız bu arada😇

Siz hiç duydunuz mu?

Neyi diye sorarsanız anlatayım.

İnsan yıla nasıl ve kimle girerse öyle de devam edermiş tüm 364 günü.

Şimdi yıla Tuna Keskin ile gireceğime mi yanmalıyım yoksa Işıklı yol da huzurla sakin sakin girmek isterken nerede gireceğimi bilmediğim için mi muamma.

*

Karanlık sokaklar da ellerim ile oynayarak araba da ilerlerken yanımda tüm sertliği ile oturan Keskin erkeğine çevirdim bakışlarımı.

Arabayı sürerken ciddiyet ile önüne bakıyor du.

İncelemeye koyuldum.

Uzun biçimli kirpikleri, ay ışığının vurduğu kadarıyla belli olan ela gözleri. Muazzam bir manzaraya yol açıyordu.

Ah!

Siktir!

Ne diyorum ben böyle?!

"Amma inceledin. Geldik hadi inin lütfen Keskin hanım."

"Sana bakmıyorum ben. Cam dan dışarı bakmak istedim." diyerek kapıyı açıp aşağı indim.

Biraz ilerleyip kollarımı göğüsüm de birleştirdim.

Tuna yanıma gelince toprak ve çamurlu yol da ilerlerken yavaş yavaş görünen ışıklar ile nereye geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.

Biraz daha geldiğimiz de gülümsedim.

Işıklı yol'um...

Tuna'ya dönüp baktığım da ellerini pantolonunun cebine sokmuş bana bakıyordu gülerek.

"Sen? Benim buraya gelmek istediğimi nereden anladın?"

Gülerek yanıma geldi ve elim den tutarak beni biraz daha ileri götürdüğün de yemek masası gördüm iler de.

Sandalye mi çekince ikiletme den oturdum.

Oda geçip oturunca boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Hatırlıyor musun sen bankta oturmuştu. Senin yanına ilk geldiğim an."

O zaman sakin ve bir o kadar sikik bir hayata sahiptim. Şimdi ise...

Şimdi evliyim, karşımda ise bilmem.

Sahi?

Tuna benim neyim oluyor du?

Sorduğu soruyla kafamı aşağı yukarı salladım.

Devam etti.

"Seni aslın da burada görmüştüm. Ellerin cebin de öyle yıldızlara bakarak ilerliyordun. O an karşıya bakınca gözlerin de ki orman yeşilini gördüm."

(Şarkıyı açınız)

Ayağa kalkınca yanıma gelip ayağa kaldırdı.

"İrem Afra Keskin..."

Yüzüne şaşkın şaşkın bakarken ağzımdan bir "Hı..?" nidası döküldü.

Kulağımın arkasına yaklaştı yavaşça.

Gözlerimi kapadım.

"Eğer seni üzdüysem sarıl bana. Olur mu?"

Kollarımı kaldırıp boynuna doladım.

Nefesini vererek konuşmaya başladı.

Ne oluyor bana?

"Senin hayatını mahv ettiysem...
Affet..."

Kulağımın arkasın da sıcacık, yumuşak dudaklarını his ettiğim de nefesimi tutmuştum.

Zaman durmuştu sanki.

O an tek duyduğum şey bana,

"Senin ile keçireceğim bu yıl için teşekkür ederim."

Defterimin ilk sayfasın da TUNA KESKİN yazılmıştı.

Büyük ve güzel harflerle.

Çalan şarkı ile gözlerimi kapadım.

Oda kollarını belime sarınca yavaş yavaş sallanmaya başladık durduğumuz yerde.

İkimiz.

Benim nefes bulduğum yol'um.

Keskin erkeği.

Yeni sayfam...

"Eve gidecek miyiz?" diye sordum bir kaç dakikanın ardından titrek çıkan sesim ile.

Dayanamıyorum.
Nefes'im kesiliyor.

"Bundan sonra sadece arkadaş olsak olur mu?" dedi oda şehvet dolu sesi ile.

"Olur."

"Beni sen den uzak bırakmasan olur mu?"

"Olur."

Ayrıldık karşısın da durdum ve sakince ona baktım.

Bir süre önce bana Keskin kim diye sorsalar sürekli karşıma çıkan ve aklıma takılan bir adam derdim.

O an benim yanım da oturduğun da içime düşen o sıkıntı mı desem yoksa rahatlık mı. Adlandıramadığım o duygu ile bürünmüştü içim.

O gün den sonra Keskin kadını olduğumu ögrendigim o an o hissin öfke olduğu bariz ortaya çıkmıştı.

"Sana teşekkür etsem olur mu?"

Yönelttiğim soruyla gözlerini gözlerime çıkarıp cevap verdi,

"Olur."

"Teşekkür ederim." dedim fısıltılı sesim ile.

Sabahına neler olacak ona Allah kerim di.

Bu andan sonra nasıl olacağız büyük soru işareti barındırıyordu içim de.

Ama bu defterimi güzel yazacağım kesin.

İkinci part da geldiii.

Bu aralar Tuna beyin komik hallerini, bizim atarlar prensesinin utangaç hallerine şahit olacağız anlaşılan.

Hayırlısı.

🎈❤


Mutsuz Son \ UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin