Chapter 10 -Black Disaster-

185 20 4
                                    

UFAK BİR NOT!

Merhaba! Sizden bir ricam olacak. Lütfen şu vote şeysine bastıktan sonra bir de yorum yapsanız olur mu? Düşüncelerinizi önemsediğimi biliyorsunuz.

Üstelik ben Never The Same'i eski konumuna getirmeye çalışıyorum ve kimsenin önemsememesi buna yardımcı olmuyor. Umarım dikkate alırsınız. Eğer dikkate alırsanız çok sevinirim. 

İyi okumalar...

Benim kulak tırmalayan sesim yüzünden Niall telefonunu düşürdü. Perdeyle beraber telefonumu kapattıktan sonra dün yerde ezdiğim lensime baktım. Yenisini alsam iyi olur. Tekrar dolabımın başına geçtim, ben neden bu tişörtü giydim ki? Annemle babam geldi artık, şirin kız havamı takınmam gerek.

Dolaptan şirin bir elbise çıkarıp giymek üzere yatağıma koydum. Ben ıslak pantolonumla mı yatmışım? Üstüme yapışmış kahretsin, çıkarmak çok zor olucak. Pantolonumun düğmesini açtım ve çekiştirmeye başladım. Eğer çıkmazsa bir makas işimi görebilir. Bir kez daha sertçe aşağı çekince pantolon çıktı. Geri mi giysem acaba? Çünkü pantolonun siyah boyası bacaklarımda! Nedir benim bu şanssızlığım? Gidip aldığım dükkanın sahibinin kafasına bu pantolonnu fırlatmam gerek! İndirimden almıştım ve boya verebileceğini tahmin etmemiştim! Aptal, aptal!

Elbise giyemem uzun bacaklı bir pijama altı iyi seçenek gibi görünüyor. Pijamaları yatarken giysem daha iyi olurdu ama şu anda da işimi görür. Daha sonra bir banyo yaparım, uzun bir banyo. Hatta çok uzun bir banyo.

Saçımın karışıp kabarmış olmasını umursamadan perdeyi ve pencereyi açtım. Niall hala odasında ama bu tarafa bakmıyor. Dikkatini çekmeliyim.

"Pişt!" Bu kötü bir fikirdi, penceresi kapalıyken beni nasıl duysun ki? Ne yapmalıyım? Evet buldum! Önümde duran çalışma masamdan(orada çalıştığım falan yok) bir defter alıp kağıt kopardım. Kağıdı Niall'ın camına fırlatıp düşüşünü izledim. Niall'ın ilgisini çekmeyi başardım, yüzünde büyük bir gülümsemeyle penceresini açtı.

"Pijamalarını akşam giymen gerekmiyor muydu?" Dedi alaycı bir şekilde. Ama benim konuşmamam gerek, annemlerim odası yan tarafta. Beni duymalarını istemem. Niall'a elimle sus işareti yaptıktan sonra kağıt kopardığım defteri alıp üzerine "Annem ve babam uyuyor sessiz ol." Yazıp gösterdim. "Tamam." Anlamında başını salladıktan sonra anladığım kadarıyla bir şey aramaya başladı. 

O da bir defter almıştı ve bir şeyler yazıyordu. Bana doğru çevirdiğinde "Soruma cevap verecek misin?" Yazıyordu. Defterime "Bunu bende biliyorum." Yazdım ve defteri gösterdikten sonra bacağımı gösterdim. Şaşkınlıkla ağzı "o" şeklini aldı. Sonra defterine hızla bir şeyler yazdı. "N'oldu?" Yazıyordu. "Sen söyle, beni havuza atıp kıyafetlerimin ıslanmasını sağlayan kim?" Bunu deftere yazma gereği duymamıştım. Ama o deftere "Üzgünüm." Yazdı. "Sorun değil, grup evine kaçta geleyim."

"Akşam ben seni alırım."

"Tamam." Tüm bunları da deftere yazma aracılığıyla konuşmuştuk. Başka bir şey yazmasını beklemeden camı kapattım ve odamdan çıktım. Annemde aynı anda benimle beraber çıktı.

"Günaydın anne."

"Günaydın, bakıyorum da iyisin."

"Evet, ama bir an önce kahvaltı etmezsek iyi olamayacağım."

"Saat on bir buçuk normal."

"On bir buçuk mu? O kadar oldu mu?"

"Evet uykucular, o kadar oldu. Sende aynı baban gibisin." Ben kimse gibi değilim ne saçmalıyor! Ben kendim gibiyim.

Never The SameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin