Chapter 17-I Can't Forget-

123 13 40
                                    

Ne olursa olsun olgunlukla karşılayıp gözünden bir damla yaş akmayan ben, şimdi durduk yere ağlıyor muyum? Belki durduk yere değildir. Karnımdaki kasılmalara ve kalbimde oluşan acıya neden olan duygudur belki beni ağlatan. Ama bu duygu da ne? Hayatımda daha önce hiç yaşamadığım ve beni hıçkıra hıçkıra ağlatan. Evet, gözyaşlarıma hıçkırıklar da eklendi. 

Bu duygu suçluluk olabilir mi? Olabilir. Çok canım yanıyor,  bu duygu canımı çok yakıyor. Bana ne yaptın Niall? Gidip ona bana bu duyguyu yaşattığı için öfkemi yüzüne püskürtmek istiyorum.

Ayağa kalktım ve odamdan çıkmak için ilerledim. Tek istediğim biraz yüzümü yıkayıp kendime gelmek, buna ihtiyacım var. Burada ergenler gibi ağlayamam ben. Bir an bütün oda karardı ve destek almak için duvara tutundum.

"Lanet olsun, lanet olsun!" Duvarı yumruklamaya başladım, yumrukladığımın Niall olmasını isterdim.

"Ne yaptın bana Niall?" Kendi kendime sakince konuşmaya başladım.

"O gün beni umursamasaydın ne olurdu sanki? Benin gibi birine neden aşık olursun ki? Beni ne hale getirdiğinin farkında mısın? Neden Niall, neden? Sevme beni, vazgeç benden. Unut bütün yaşananları ve hayatlarımıza devam edelim." Hayatımda hiç ağlamadığım kadar sesli ağlamaya başladım. Beni duyamayacakları için mutluyum, salonda oturdukları sürece sorun yok. Kapımın yavaşça açılma sesiyle sustum, hala kafamı koluma yaslamış duvara dönük duruyorum.

"Stefunny?" Veronica'nın sesiydi bu, yavaşça kapıyı kapatıp yanıma geldi.

"N'oldu sana?" Cevap veremedim, sesimdeki güçsüzlüğü anlamasını istemedim. Daha ne kadar kötü durumda olabilirim ki zaten.

"Stefunny? Stefunny!" Beni sertçe kendine döndürdü. Ağlamaktan yanmakta olan gözlerimi gözlerine diktim.

"Aman tanrım sen ağlıyorsun!" Hala boş boş suratına bakmaya devam ediyorum. En iyi arkadaşıma rezil oldum, arkadaşım bana aşık oldu, zaten bir vampire dönüştüm, diyecek söz mü kaldı sanki?"

"Neden ağlıyorsun? Biri bir şey mi yaptı?" Hiç beklemediği bir zamanda Veronica'ya sıkıca sarıldım ve başımı omzuna gömdüm. Hıçkırıklar tekrar geri geldi, gözyaşlarım ise zaten hiç durmamıştı. Kesik kesik aldığım nefeslerimin içinde Veronica'ya olanları anlatmaya çalıştım.

"Venn...Niall...bana...aşık...olmuş" Her kelimeden sonra nefesim kesiliyor ve duruyordum.

"Ne! Sen bunun için mi ağlıyorsun. Gerçekten saf gerizekalısın sen! Niall Horan sana aşık olmuş ve sen burada hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun. Mutluluk gözyaşları olamaz değil mi bunlar?" Başımı zorlukla hayır anlamında salladım ve konuşmaya devam ettim.

"Ama...ben... Brendan'la çıkıyorum." Bu cümleyi söyledikten sonra daha da sesli ve şiddetli ağlamaya başladım. Şu anda ağlamaktan çok anırıyor gibi olduğuma eminim.

"Ayrıl ondan, burada Niall Horan'dan bahsediyoruz Brendan'da kimmiş?"

"Yardımcı olmuyorsun Venn! Lanet olsun kötü durumdayım anlamıyor musun? Niall benim yüzümden çok mutsuz, benim yüzümden! Suçluluk duygusu tüm bedenimi sardı!"

"Stefunny sen gerçekten kötüsün."

"Hele şükür anlayabildin!"

"Ve galiba Niall'da anlamış."

"Ne?"

"Cama bak." Bakışlarımı pencereye geçirdiğimde bana bakan bir çift mavi gözle karşılaştım. Bu ne yaptığını sanıyor böyle. Artık ne üzüntü ne de suçluluk var içimde, sadece nefret. Bu nefreti gözlerime de yansıtıp camı açtım.

Never The SameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin