Liam, Harry, Louis ve Zayn'i bize doğru koşarken görmeseydim onu pataklamak üzereydim. Louis ve Zayn o kas yığınını tutarken Harry'de beni zapt etmeye çalışıyordu. Liam gidip Stefunny'e sarıldı. Ona ben sarılmak istiyorum, Liam'ı bile kıskanıyordum. Doğum günüm güzel(!) geçiyor, evet harika.
"İyi misin? Stefunny?" Stefunny Liam'a cevap bile vermedi, sadece ifadesiz gözlerle bana bakmayı sürdürdü. Louis ve Zayn o pisliği buradan uzaklaştırdıkları zaman Stefunny Liam'ın kollarından uzaklaştı.
"Yalnız kalmalıyım." Kısık bir sesle konuşmuştu. Ona sarılmak istiyorum, sımsıkı sarılmak ve bir daha bırakmamak. Yapmaya çalıştım ama beni göğsümden iterek engelledi.
"Benden uzak durun, lütfen." Sakin bir ses tonuyla konuşmayı sürdürüyordu. Bu hiç iyi değil. Ya kendine bir şey yaparsa? Ne yapabilir ki en fazla gider, gider ve doğum günümde beni yalnız bırakır. Şu anda onu yalnız bırakmak en iyi olacaktır. Çocuklara gitmemizi işaret ettim ve o ise bahçenin arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. O duvarlar ardına kaybolana kadar izledim.
***
Yaklaşık yirmi dakikadır Stefunny'den bir haber yoktu, merak etmeye başlamıştım. Belki gitmiştir. Ama gitmesini istemiyordum, doğum günümde tek istediğim şey o ve onun gülüşüydü. Doğum günüm için Louis'in planladığı bir oyunu oynamak üzereydik. Oyundan önce ona bir baksam iyi olurdu.
"Ben birazdan döneceğim." Haber verdikten sonra bahçeye çıktım ve gözlerimle her yeri taradım. En sonunda gözlerim o güzellikle buluştu. Pek iyi görünmüyordu, koşarak ona yakınlaştım. Beni görünce lensli gözlerini bana dikti.
"N'oldu?" Sadece omzunu silkti, çok hızlı nefes alıyordu. Sanki yorulmuş gibiydi.
"Kriz mi geçirdin?" Buna da başını yukarı aşağı sallayarak cevap verdi.
"Peki o zaman benimle beraber partiye geri döner misin? İyi hissediyorsan tabii? Yoksa seni eve..."
"Seni bekleyen bir parti var içeride." Gözlerime bakmamakta kararlıydı. Elimi eline kenetledim ve bana bakmasını sağladım. Kriz geçirdikten sonra bir vampire bunu yapmam ne kadar doğru bilemiyorum ama umrumda değil. Onun güzel yüzünü görmek için her şeyi verebilirim. Ama beklemediğim bir şey vardı. Stefunny bana hiçte hayal ettiğim gibi bakmıyor.
"Bunu bir daha yapma! Sevgilimle kavga ettikten sonra hemen bana asılacak kadar çaresiz misin?" Gerçekten diyecek bir şeyim yoktu. Elini elimden hızla ayırdığında kalbimi de ortadan ikiye ayırdı. Kırık kalbim, kan emici(m) ve ben konuşmadan tekrar partiye döndük. Güya parti benimdi değil mi? Ortalıklarda görünmüyorum kimsenin taktığı yok. Gerçi çoğu sarhoş olmuş kendi dünyasında.
Partiye dönmeden önce onu durdurdum.
"Bize zarar vermemek için mi uzaklaştın?" Bir kaç saniye ayağıyla yerde daireler çizerek düşündü. Böyle tıpkı bir çocuk gibi görünüyor. Şirin, masum, tatlı, güzel, etkileyici...
"Belki..." Ah evet, soru sormuştum değil mi? Unutmuşum. Tabii ki onu süzdüğümden falan değil. Hem neden onu süzeyim ki? Güzel bacakları yüzünden mi? İnce beli, saçları, dudakları... Bu bir şeyi açıklamaz.
"Sen neye bakıyorsun?" Yakalandım! Mmm, bu durumlarda en iyi şey iltifat etmek. Bunu Harry'den öğrendim. Kadınlar konusunda en bilgili o.
"Ne kadar iyi olduğuna." Yüzüne şaşkın bir yüz ifadesi yerleştirdi ve parmağıyla kendini gösterdi.
"Ben mi? Ben mi iyiyim?" Büyük bir kahkaha attı. Tamam belki biraz saçmaladım ama düzeltebilirim.
"Evet ne var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never The Same
Fiksi PenggemarDaha önce bazı nedenlerden dolayı sildiğim hikaye tekrar karşınızda. Sizi temin ederim bir daha silinmeyecek. Bu yüzden okumanızı öneririm ;) Her şey en iyi arkadaşına güvenmekte başladı. Stefunny Morgan'a en iyi arkadaşlarından biri tarafından...